Dersimlilere karşı zehirli gaz ve yangın bombalarının kullanıldığı ortaya çıktı.
Abone olDersim’den Ankara’ya gönderilen raporlarda kadın ve çocukların imha edildiği soğukkanlı şekilde anlatılıyor. Raporlarda Dersimlilere karşı zehirli gaz ve yangın bombalarının da kullanıldığı yeralıyor.
6 Haziran 1938’de İçişleri Bakanı Şükrü Kaya Başbakan Celal Bayar’a yazdığı “çok gizli” ibareli yazıda Tunceli Harekâtı’na katılacak birliklerin tam listesini sunar ve bir hafta sonra harekât başlar.
ÜYE SAYISI 5 BİN ANCAK ÖLDÜRÜLEN 13 BİN
Mercan Deresi, Kalan Deresi, Ali Boğazı, Merho Deresi, Laç, Dest gibi hem yoğun asinin bulunduğu hem mağaralar ve sarp kayalıklar nedeniyle coğrafi engellerin bulunduğu bölgeler ilk ve en önemli hedeflerdendir. Tank ve uçakların da katıldığı operasyon şiddetli çarpışmalarla başlar. Bu çağrılara uymayan aşiret üyelerinin sayısı bir çok kaynakta en fazla 5 bin kişi olarak gösteriliyordu. Ancak, 2 Kasım 1939’da tutulan resmi listeye göre 13 bin 806 kişi öldürülmüş; 2 bin 967 kişi sağ yakalanmış; 4 bin 616 kişi de teslim olmuştu. Bütün bu operasyonlar boyunca 199 şehit verilirken, 354 asker de yaralanmıştı.
HESAPLAR TUTMUYOR!
Star'ın haberine göre, coğrafi açıdan çok zorlu; mağaralar, sivri kayalıklarla dolu dağlara sığınmış ve her karışını avucunun içi gibi bilen binlerce silahlı Dersimli neredeyse 1’e 65 zayiatla çarpışmıştı... Hesabı bozan neydi? Ya isyancıların sayısı binleri bulmuyor; ya ölenlerin çoğu silahsız sivillerdi... Hangisi doğruydu? Dersim’le ilgili neredeyse yarım asırdır tarafların birinin “katliam” diğerinin “isyanın bastırılması” dediği tartışmayla ilgili devletin gizli arşivlerindeki belgeler ne diyordu?
BELGELER DE TUTARSIZ
10’dan fazla belgede ölenlerin sayısıyla askerin kayıpları arasında derin bir tutarsızlık var. Kimisinde yüzlerce isyancı öldürülürken orduda bir kaç asker yaralanıyor. Kimi olaylar ise açıkça bir yargısız infazı çağrıştırıyor. Bunlara genellikle “esir köylülerin veya esirlerin kaçmaya kalkışmaları sırasında meydana gelen olaylar” ibaresi vurulmuş. Bir seferde 42, bir seferde 49 kişi “kaçarken” vurulmuş...
KAÇMAK İSTEYENLER İMHA EDİLDİ!
En tuhafı da bazen sayı bile verilmiyor; sadece, “imha edildiler” denilerek geçiliyor telgraflarda, raporlarda, mesajlarda... bir sayı bile olmuyorlar ölürken... Örneğin 3. Umum Müfettişi Orgeneral Kazım Orbay 12 Ağustos 1938’de bizzat Başbakan Celal Bayar’a geçtiği telgrafta 7. Kolordu’nun günlük çalışmalarını özetlediği 1. maddede “dünkü tarama sırasında mukavemet eden Zel dağının 2 kilometre güneyindeki Demenanlıların Korpuk köyü bu sabah teslim olmuşlarsa da sevkleri esnasında kaçmak isteyenler imha edilmiştir” diyor.
DURMAYINCA 'İMHA' EDİLDİLER
Devletin gizli arşivindeki resmi belgeye göre, 1938’de bir orgeneral Başbakan’a bir köy halkının imhasını sayılarını bile verilmiyor... 19 Ağustos’ta Kalosan Deresi Sin nahiyesinde tarama yapılırken karşı koyduğu ifde edilen “haydut ve şeriklerden” tek çatışmada 290’ının öldürülmesi... Keza, Başbakanlığa çekilen bu telgrafta, “Mazgirt’ten son kafile olarak toplanan 41 Demananlı ve 11 Haydaranlı haydut sevkleri esnasında kaçmışlar ve dur emrine itaat etmediklerinden imha edilmişlerdir” cümlesi de aslında o gün o bölgede neler olduğunu çok iyi anlatıyor... Benzer şekilde 281 kişinin tek seferde ve neredeyse nasıl öldürüldüğü bile açıklanmadan imha edildiği yazılıyor
İKİ KADIN 8 ÇOCUK 'İMHA' EDİLDİ
Tunceli Valisi’nin 16 Eylül 1938’de geçtiği telgraftaki soğukkanlı ifade ise kan donduran cinsten. Vali, şu cümleleri kullanıyor: “elli yedinci alayın takviyeli bölüğü Tackerek civarında haydutların ateşine uğramış ve yarım saat müsaderede dört erkek iki kadın sekiz çocuk imha edilmiştir... mutat makamlara arz edilmiştir.”
KÖY BOŞALTMA, YAKMA...
Belgeler sadece “yargısız infaz” ihtimalini güçlendiren; resmi rakam olan 13 bin 800 kişinin ölüm nedeni ve hatta gerçek rakam konusunda kafaları karıştırmakla kalmıyor. Gerek askerler gerekse uçaklar çok sayıda köyü bombalama, yakma, boşaltma icraatlarında bulunuyor.
YAKICI VE BOĞUCU BOMBA İSTEDİ!
30 Mart 1937’de, Tunceli Valisi Alpdoğan’ın Başbakanlığa yazdığı yazının 2. maddesinde “Tayyare Alay Kumandanından yangın ve Milli Müdafaa’dan yakıcı ve boğucu gaz bombaları istedim” cümlesi de artık kimi uygulamaların inkar edilemeyeceğini ortaya çıkaran bir başka örnek... Dikkat çeken bir yazışma da Kırmızı Mağara denilen yerle ilgili. Derin ve geniş olduğu için çok sayıda Dersimlinin sığındığı anlaşılan mağaraya muhtemelen bomba yanında boğucu gaz bombaları da atılıyor. Çarpışmalar süresince mağaradan onlarca ölü çıkıyor. Bunların 10’u ise çocuk...