BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  MEDYA

Dershaneler ne zamandan beri ibadet mekanı?

Özlem Albayrak'tan cemaate veryansın! Yazar öyle sert bir yazı yazdı ki.

Abone ol

Yenişafak Gazetesi yazarı Özlem Albayrak açtı ağzını yumdu gözünü.

"AK Parti Kemalistleşti mi?" başlıklı yazısında cemaate yüklenen yazar, zaamnında "Kemalistlerin" yaptıklarını yazarak, cemaate, "herşeyden daha büyüğü ve önemlisi dindarların 80 yıldır sırtlarında bir yük gibi taşıdığı suçlu psikolojisini hafifleten bir hükümeti; camileri kapatıp ahırlara dönüştürme gibi uygulamalarıyla bildiğimiz Kemalistlerle karşılaştırmaya içiniz elveriyor diyelim; peki Kemalist otoritenin bırakın varlığına kastetmeyi, uygulamalarına itiraz edenlere neler yaptığını bilmez misiniz?" diye yüklendi.

İşte Özlem Albayrak'ın cemaati çok kızdıracak o yazısı...

AK PARTİ MUHALİFİNE DÖNMÜŞ BAZI YAZARLAR

Bir süredir medyada AK Parti'nin giderek Kemalistleştiği tezi üzerinden fikirsel bir nosyon tabanı oluşturuluyor. Tezin katılımcılarını iyi tanıyorsunuz, Hasan Cemal ve Mehmet Altan gibi köşelerini kaybettikten sonra iflah olmaz birer AK Parti muhalifine dönüşmüş bazı yazarlar; bir süredir hükümeti seçim dışı yollarla devirmeye ahdetmiş gibi gözüken paralel örgütü destekleyen cemaat medyası ve benzerleri...

KEMALİZM ARGÜMANINI ÖNE SÜRÜYORLAR 

İlk bölümdekiler, hükümetin otoriterleştiğini söyleyerek yeni Kemalizm argümanını öne sürüyorlar. İkinci kısım olan cemaat ise, 'Kemalistler de dini yasaklamaya çalışmıştı' gibi yakıştırmalarla hem hepimizin gözleri önünde girdikleri somut çatışmaya ahlaki/dini bir temel inşa etmiş, hem de bu noktada ilk grubun söylemleriyle buluşmuş oluyorlar.

DERSHANELER NE ZAMANDAN BERİ İBADET MEKANI? 

Hükümetin yasaklamaya değil ama bir eğitim reformu çerçevesinde kaldırmaya çalıştığı dershaneleri kastederek, dinin yasaklandığını iddia edenlere, ilk sorulacak olan 'dershaneler ne zamandan bu yana ibadet mekanı sayılır oldu' sorusudur.

İÇİNİZ KEMALİSTLERLE BU HÜKUMETİ KARŞILAŞTIRMAYA NASIL ELVERİYOR? 

Dinin tahkimi için değil ama, dindarların kamusal alanda eşitliğinin sağlanması için herkesin bal gibi bildiği adımlar atan; sözgelimi, başörtüsü yasaklarına üniversitelerde son veren, 80 yıldır ama açıktan ama örtülü şekilde illegalize edilmiş Kur'an kurslarına serbestiyet tanıyan, Siyer ve benzeri dersleri ortaöğretim kurumlarında seçmeli hale getiren, herşeyden daha büyüğü ve önemlisi dindarların 80 yıldır sırtlarında bir yük gibi taşıdığı suçlu psikolojisini hafifleten bir hükümeti; camileri kapatıp ahırlara dönüştürme gibi uygulamalarıyla bildiğimiz Kemalistlerle karşılaştırmaya içiniz elveriyor diyelim; peki Kemalist otoritenin bırakın varlığına kastetmeyi, uygulamalarına itiraz edenlere neler yaptığını bilmez misiniz?

GAYRETULLAH'A DOKUNACAK OLAN BU DİNDARLIK BİÇİMİDİR

Vergi vermeyi reddederek Osmanlı'dan miras otonom konumlarını sürdürmek isteyen Dersim halkını mağaralarda katleden –katledilen Dersimlilerin 60 bin ile 100 bin arası olduğu söylenir- bir otorite ile; kasetleri çekilebilen, telefonları dinlenebilen, Pensilvanya'dan gelen 'Arkadaş, Uzun, Boşbakan' ve benzeri 'iltifatlara' maruz kalan Erdoğan'ı aynı kefeye koyabilmek hangi tür bir dindarlığın tezahürüdür. Asıl Gayretullah'a dokunacak olan belki de bu dindarlık biçimidir, hiç düşündünüz mü?

BELKİ DE SÖZÜNÜ ETTİĞİN TAM SENSİNDİR 

Bir yandan, 'devlet içinde yeterince adamımız var; kasetlerimiz, dinleme kayıtlarımız var, seçim öncesi bunları piyasaya sürüp hükümeti halkın gözünden düşürür; AK Parti'yi bitirmiş oluruz' diyerek demokrasiye dolaylı yoldan müdahaleye kalkışacaksın, öte yandan 'Biz dindarız ve bu hükümet bizi yani samimi dindarları yok etmeye çalışıyor' diye ağlayarak dindarlığı sadece kendi grubuna indirgeyecek, böylelikle ortak muhayyilende oluşturduğun 'biriciklik' üzerinden yükselen derin ve geniş kibrini iyot gibi ortaya çıkaracaksın... Hem 'bizim kitlemiz eğitimli, AK Parti seçmeni cahil' diyerek, AK Parti'yi dönüşmekle eleştirdiğin Kemalist üsttenciliğin dikâlâsını sergileyeceksin, öte yandan 'Bunlar giderek jakobenleşti, Kemalistleşti' diyerek, jakobenliğin yukarıdan aşağıya geldiğini, elitlerin görüş ve düşüncelerine önem veren, halkın ne düşündüğüne itibar etmeyen bir sistem olduğunu unutacaksın. Belki sözünü ettiğin tam da sensindir. Zira, demokrasilerde halkın teveccühünü kazanabilmiş partilerin anlamı sadece kendilerinden ibaret değildir ve şu anda biz beğenelim ya da beğenmeyelim, AK Parti bu toplumun neredeyse yarısının iradesini temsil etmekte ve unutma sen o iradeye de karşı eylemdesin. Kaçınılmaz son olarak, tıpkı senden önce siyaset mühendisliğine girişen herkes gibi, aynı anda hem demokrasi karşıtlığına, hem de jakobenliğe savrulmaktasın.

KEMALİZM'E YAKLAŞTIĞININ FARKINDA DEĞİL MİSİN? 

Kemalizm, ortalama vatandaşın din algısı yerine kendi çerçevesini kurmuş; hem içini boşalttığı dini parçaları da kullanarak son derece mitsel/uhrevi bir bütün inşa etmiş, hem de aynı anda Batıcılığa ve modernizme talip olmuş tuhaf bir öğretiydi. Makyavelizme rahmet okutacak bir faydacılıkla yıllar boyunca ama gizli ama açıktan ayakta kalmayı ve büyümeyi ayetleri ihlal pahasına başarabilen sen; hem beddualarla, Peygamber'i rüyada görme ve benzeri mitlerle kendine uhrevi bir alan yaratıp, hem de modern ve Batılı bir yüze sahipmiş gibi bir görüntü vermekle; muhteva olarak değilse bile yöntem ve şekil açısından Kemalizm'e yaklaştığının farkında değil misin?

KEMALİZM'İN HIŞMINDAN EN AZ ZARAR GÖREN SEN OLMALISIN 

Otoriterlikse otoriterlik, yeni bir İslam yorumuysa yeni bir İslam yorumu... Yani, sence muteber bir İslam algısıyla (zalim de olsa otoriteye bulaşılmaz/gerekirse başörtüsü çıkarılabilir/gerekirse yalan söylenebilir vb) ve başka türdeki dindarlık algılarını neredeyse dindarlıktan saymamakla Kemalizme yaklaşan belki de sensindir?

Sanırım Kemalizmden en az şikayet etmesi gereken, başarılı oportunist politikalarınla bütün dini gruplar arasında, Kemalizm'in hışmından en az zarar gören sen olmalısın...

AK Parti döneminin, Kemalizmin İslamcılık ve milliyetçilik sosuyla ısıtılmış yeni versiyonu olduğunu iddia edenlere gelince... Yerimiz kalmadı, haftaya...

ÖZLEM ALBAYRAK TÜM YAZILARI