Başbakan Erdoğan’ın dershane eleştirisi tartışılıyor...
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dershane eleştirisinden sonra dershanelerin gerekliliğinden, öğretim seviyesine, yeterliliğinden, gerekliliğine bir çok konu tartışılmaya başlandı...
‘Soymuyoruz devlete vergi veriyoruz’
Final Dergisi Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Celil VARDAR:
SAYIN Başbakan’ın bu tepkisinin çok doğru olduğunu düşünmüyorum; bunlar çok sert ifadeler. “Dershaneler anne babaları söğüşlüyor” ifadesini kabul etmiyoruz, biz devlete vergi veriyoruz. Okullardaki sınıf ve seviye farklılığını ortadan kaldırırsak dershanelere ihtiyaç kalmayabilir ama bu çok uzun bir çalışma gerektiriyor. Öğretmen kaynaklarını, bu kaynakları nasıl yetiştirdiğimizi ve geliştirebildiğimizi gözden geçirmek gerekiyor. Okullarda ne öğretiyoruz, sınavlarda ne soruyoruz bunlara bakmak gerekiyor.
Türkiye’de ortaöğretimi üniversiteye giriş sınavları belirler hale geldi, oysa tam tersi olması lazım. Ortaöğretimde ne öğretiliyorsa sınavda da onun sorulması lazım. Yukarının aşağıyı belirlememesi lazım, sıkıntı burada. Dershane ihtiyaçtan doğmuştur, kimse silah zoruyla gelmiyor, ihtiyacı olduğu için geliyor. Her insan farklı kapasiteye sahiptir, bazısı bir kere okuyunca anlar bazısı beş kere okuyunca anlar. Okullarda herkes bir kategoride kabul ediliyor, öğrenciler de yeteri kadar anlamadıklarını düşünerek, eksik kaldıklarını düşündükleri yerde destek veren kurumlara yöneliyor. Dershaneleri kapatırsanız gider özel ders alırlar.
‘Okullar eğitim veremediği için dershaneler var!’
Akasya Koleji Kurucusu, Özel Okullar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Nurullah DAL:
DERSHANELER ihtiyaçtan, ihtiyaçda üniversite giriş sınavlarının yapısından doğmuştur. Okulda verilen eğitim, yapılan sınavla örtüşmüyor, çocuklar sınava hazırlanma ihtiyacı hissediyorlar. 2 milyon öğrenci sınava giriyor, 700 bin öğrenci yerleşebiliyor. Bu yetenek, eğitim ölçme değil, sıralama imtihanıdır. Bu yarış olduğu müddetçe, bir koltuğa on bin kişi oturmak istediği müddetçe bu iş böyle gidecek. Başbakanımız, aileler cephesinden konuşuyor ve bir ebeveyn olarak bakarsanız doğru da söylüyor. Ama dershaneler cephesinden bakarsanız yanlış ifadeler olduğu kanaatindeyim. Dershanelerin aileleri sömürdüğü ifadesine katılamıyorum, mevcut durumun sistemden kaynaklandığını görmek lazım. Evet çok para harcanıyor ve dershanelerde eğitim verilmiyor, sınavdan sonra hepsi unutuluyor.
Aileler açısından bu böyle; Başbakanda aile babası kimliğiyle böyle söylüyor. Velilerin isyanını dile getiriyor. Ancak dershanelerinde bir maliyeti var. Yarış yükseldikçe de fiyatlar 2 bin TL’den 20 bin TL’ ye kadar çıkıyor. Bu düzen ancak talebi ortadan kaldırırsanız düzelir. Üniversite arzını çoğaltmamız gerekli. Okullar arasındaki makas farkını kapatmamız gerekli. Temel eğitim her okulda verilmeli. Zoraki bir sistemle dershaneleri kaldırırsanız yeraltına inerler, vergisiz, kayıtsız daha da ağır şartlarda devam ederler. Özel şirketler üniversite açmak için teşvik edilmeli, kontenjanlar artmalı ve bu tansiyon düşmeli.
'Hak etmedikleri paraları alıyorlar devlet el atsın’
Türk Eğitim-Sen Başkanı İsmail KONCUK:
MAALESEF dershaneler bugüne kadar kendilerini okulların yerine koydu. Hatta dershanelerin varlığı, okullardaki ders işleyişlerini de bozdu. Öğrenciler artık okulda öğretmenlerini dinleme gereği duymuyor, “Nasıl olsa dershanede öğrenirim” diyor. Maalesef böyle disiplinsiz bir ortam oluştu okullarımızda, bundan öğretmenlerimiz de rahatsız. Dershanelerin bu özelliği tabii ki ortadan kalkmalı. Ancak Türkiye’de sınava dayalı sistem olduğu sürece dershanelerin varlığını reddedemeyiz. İnsanlar dershaneyi bir ihtiyaç olarak görüyor.
Dershaneler vatandaşı söğüşlüyorsa, hükümetin bu söğüşlemeye engel olması lazım. Hak etmediği paraları alan dershaneler varsa, devlet her alanda standart getirdiği gibi dershane ücretlerine de bir standart getirmeli. Hatta özel okul, anaokulu ve üniversite ücretlerine de bu standardı getirmeli. Vakıf üniversitelerinde yönetim kurulları her sene kafasına göre fiyat tespit ediyor, devlet buralarda da söğüşlemeyi önlemeli. Ortada bir söğüşleme varsa ve Başbakan bunu tespit etmişse o zaman gereğini yapmalı, önleyecek tedbirler ortaya koymalı, bunlara müsaade etmemeli.