BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,64
ALTIN 2.958,60
HABER /  GÜNCEL

DERGİ - Yurtdışından sonra memlekete alışma sorunu

Yurtdışında bir süre yaşadıktan sonra ülkesine geri dönenlere uyum sorununu kolaylaştırıcı tavsiyeler…

Abone ol

Bazıları, yurtdışında yaşarken memleketinizde bir ev almanızı ve tatillerinizi orada geçirmenizi öneriyor. Böylece geri döndüğünüzde yabancılık çekmeyeceğinize inanılıyor.

Quara adlı paylaşım sitesinde paylaşılanlar arasında ayrıca kurslara yazılmak, yarım zamanlı bir işte, hatta gönüllü çalışmak gibi yeni insanlarla tanışmayı sağlayacak tavsiyelerde de bulunuluyor. Fakat yeni arkadaşlarınıza yaşam hikayenizi bir anda anlatarak yormamanız, kendinizle ilgili bilgileri zamana yayarak yavaş yavaş vermeniz öneriliyor.

Uzun bir aradan sonra ülkenize geri döndüğünüzde uyum sağlamanın zor olabileceği belirtilerek büyüdüğünüz yerden ziyade, insanların yeni kişilere alışkın olduğu bölgelere yerleşmenin daha mantıklı olduğu söyleniyor.

Bıraktığınız gibi mi bulacaksınız?

Ankete cevap verip tavsiyelerde bulunanlardan biri de beş farklı ülkede yaşamış olan Laura Hale. Kendi ülkenize geri dönerken farklı bir ülkeye taşınıyormuş gibi hareket etmek gerektiğini söyleyen Hale, geri dönüldüğünde karşılaşılacak kültür şoku, izole olmuşluk hissi ve sistemin işleyişini anlamakta zorluk çekme konusunda uyarıyor.

Mühendis Don Mettitt ise geri dönüldüğünde her şeyin bırakıldığı gibi kalacağını düşünmenin yanlış olduğunu söylüyor. “İnsanlar değişmiş, arkadaşlarınız yol almış olacaktır. Geri dönüşünüz de ülke dışına çıkışınız kadar zor olabilir. Sizin ise her şeyi aynı şekilde bulma beklentiniz bunun etkisini daha da artırır,” diyor.

Bir süreliğine Çin’de yaşamış olup da sonra tekrar Batı’ya dönenler için bu geçiş süreci daha da sancılı olacaktır.

Elliot Chen’e göre, yeniden ABD’ye dönmek oldukça zor bir uyum süreci gerektirmişti. Chen şöyle yazıyor: “Çin’de yaşarken herhangi bir rahatsız edici durumla karşılaştığımda bunu kültürel farklılıkla gerekçelendirip kendime bağlayabiliyor, hatta bu durumu ilginç buluyordum. Fakat ABD’ye döndüğümde artık o illüzyonum kalmamıştı.” Chen, kendisini en çok korkutan sohbet konularının el temizleme jeli, yeni spor hareketleri, fantezi sporlar ve gayrimenkul yatırımları hakkında olduğunu belirtiyor. Yaşadığı kentin aşırı düzenli olduğunu söyleyen Chen “Sigara içecek bir yer bile yok,” diyor.

Yeni deyimleri anlamak

Bir süre Çin’de yaşadıktan sonra yeniden New York’a dönen Matt Schiavenza ise bazen temel iletişimde bile zorluk çektiğini, kullanıma yeni girmiş argo deyimleri anlamadığını, çamaşır kurutucusu gibi bazı aletlerden habersiz olduğunu fark ettiğini belirtiyor.

Geri döndüğü ilk yıl Schiavenza Çin’i çok özlemiş. Öyle ki üniversiteye gittiğinde Çinli arkadaşlar edindiğini, Çinlilerin düzenlediği etkinliklere katıldığını, hatta kız arkadaşının bile Çinli olduğunu söylüyor. Ayrıca New York’un kendisine ne kadar pahalı geldiğini anlatıyor.

Sonunda “büyüyü bozmak” için kısa süreliğine Pekin’e geri dönmüş. “Çin ile ilgili hoşuma giden şeylerin yok olduğunu, hatta internetin yavaşlığı, hilebaz taksi şoförleri, gıda zehirlenmesi gibi şeylerin canımı sıktığını fark ettim,” diyor.

‘Hayalet şehir’

Çin’de dört ay kalıp teknoloji sektöründe çalıştıktan sonra California’ya geri dönen Jim Broiles, önce mavi gökyüzünü ve düzenli trafiği görmekten mutluluk duyduğunu, ama sonra izolasyon ve sıkılma duygusunun ağır basmaya başladığını söylüyor. “Sanki hayalet bir şehirde yaşıyordum. Yemekler sıkıcıydı, alışveriş sıkıcıydı. Kimse yoktu. Yüzlerini inceleyeceğim, her metrekaresinde yaşamlarını gözlemleyeceğim insanlar yoktu,” diyor.

Broiles, işyerinde de insanların sanki pekmez havuzundalarmış gibi hareket ettiklerini, oysa Silikon Vadisi gibi hızlı gelişmelerin olduğu bir yerde çalıştığını, ama bunun Çin’deki ortama kıyasla ne kadar farklı olduğuna dair fikir verebileceğini belirtiyor.

Bu makalenin aslını ’da okuyabilirsiniz.

Dergideki diğer makalelere .