2050’de dünya nüfusu birkaç milyar daha artmış olacak. Şehirlerdeki dikey çiftlikler ve yeni ışıklandırma sistemleri gıda üretme sorununa ne kadar çözüm olabilir?
Abone ol2050’de dünya nüfusu birkaç milyar daha artmış olacak. Şehirlerdeki dikey çiftlikler ve yeni ışıklandırma sistemleri gıda üretme sorununa ne kadar çözüm olabilir?
Dünya nüfusu sürekli artıyor. Tarım sektörü bu nüfusu beslemek için büyük bir baskı altında. Ayrıca modern tarımın sürdürülebilir ve doğa ile uyumlu olup olmaması sorununu gözetmek gerekiyor. Yoksa çevreye giderilemez ölçüde hasar verip bugünkü gıda sorununu gelecekte çok daha ağır yaşamak zorunda kalabilir insanlık.
Bu sorunları anlamak için geçmişe dönüp bakmak, eskiden tarımın nasıl yapıldığını anlamak gerekiyor.
10 bin yıl önceki ilk kentler tarım alanlarına yakındı. Kent nüfusunu besleyecek tarım ürünlerine ihtiyaç vardı.
İlk tarım Türkiye'de
Ortadoğu’da ilk buğday 11 bin yıl önce Türkiye’nin güneydoğusunda ekilmişti. Tarım hızla bu bölgede yayıldı. Ur, Ninova, Eriha, Babil gibi antik kentler bu tarım alanlarının yanına kurulmuş ve uyum halinde gelişmişti. Fakat buna rağmen zamanla yıkıldılar. Kuraklık nedeniyle tek ürüne dayalı tarımdan sonuç alınamayınca, sulama kanallarıyla Ortadoğu’nun ilk tarım devriminin sonu gelmişti. Tek sağlam kalan Nil nehri sayesinde Mısır olmuştu.
Bugünkü şehirler ise farklı sorunlarla karşı karşıya. Kentleşme hızı aynı şekilde devam ederse şehir nüfusu kaldırılamaz ölçüde artacak, konut, gıda ve içme suyu sıkıntısı daha da kötüye gidebilecektir.
Fakat bu sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz değildir. Birçok kentte tarımla ilişki yeniden kuruluyor. Son 10 yıldır insanların kendilerine yakın kaynaklardan gelen ürünlere ilgi ve şehir çiftliklerinin sayısı giderek artıyor.
Şehirlerdeki tarımsal projeler arasında çatı bahçeleri ve çatı seraları, boş arazilerin tarım için kullanılması ve boş bina ve depoların dikey çiftlikler olarak kullanımı var. Bu projelerin tümü şehirlerde gıda ürünleri yetiştirmenin olanaklı olduğunu gösteriyor.
Arizona’da 1,3 km2’lik bir alanda hidroponik, kapalı mekan tarımı yapılarak domates ve salatalık üretiliyor. Yine Illinois’de 8 bin m2’lik çok katlı bir depoda balık ve yeşillik üretiliyor. Avantajları nedeniyle şehirlerdeki birçok açık hava tarım alanının yerine kapalı mekanda tarıma geçmek giderek daha fazla kabul görüyor.
Ayrıca bu alandaki teknolojik gelişmeler de verimi artırıyor. Örneğin kapalı ortamları aydınlatmada kullanılan pahalı floresan lambalarının yerini LED ışık alıyor. LED yeşil bitkilerin büyümesini sağlayan dalga boyunda bile yapılabiliyor. Böylece daha ucuza daha fazla verim alınabiliyor.
Günümüzde birçok dikey çiftlik kolay yetişen ve talebi fazla olan yapraklı yeşillik üzerinde yoğunlaşmış durumda. Fakat gelecekte tüketiciler bu çiftliklerde zararlı kimyasalların kullanılmadığı organik sebze ve meyve üretimini talep edecektir. Bu durumda tek katlı yerine çok katlı dikey çiftlikler kurulacaktır. Japonya, Kore, Singapur, ABD ve Kanada’da bu tür çiftliklerin sayısı giderek artıyor.
Şehir tarımı öyle tutabilir ki 2050’lerde kent nüfusunun gıda ihtiyacının yarıya yakını bu yolla üretilir hale gelebilir. Böylece tarım alanları lehine bozulan ekosistemler yeniden denge noktasına dönerek daha sağlıklı bir gezegene kavuşmuş oluruz.
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.