Hollywood’da sinema sektöründe kadınların en iyi dönemlerini yaşadığını düşünüyor olabilirsiniz. Fakat veriler pek de öyle olmadığını gösteriyor.
Abone olHollywood’da sinema sektöründe kadınların en iyi dönemlerini yaşadığını düşünüyor olabilirsiniz. Fakat veriler pek de öyle olmadığını gösteriyor.
Son zamanlarda gösterime giren filmlerden bazılarının yönetmenliğini ve yapımcılığını kadınlar yapmıştı. Örneğin Kayıp Kız (Gone Girl) filminin yapımcılığını Reese Witherspoon, Aşkın Halleri (The Disappearence of Eleanor Rigby) filmini Jessica Chastain yapmıştı. Aralık’ta ise Angelina Jolie’nin yapımcılığını ve yönetmenliğini yaptığı İkinci Dünya Savaşı’na dair bir dramı anlatan Boyun Eğmez (Unbroken) vizyona girmişti. Fakat ne yazık ki bunlar istisna. Amerikan film sektöründe bu dönem aslında kadınlar için zorlu bir dönem, özellikle de en çok kâr getiren filmlerde kamera arkasında çalışan kadınlar açısından.
San Diego Eyalet Üniversitesi’ndeki Televizyon ve Film Sektöründeki Kadınları Araştırma Merkezi’nin yaptığı Selüloit Tavan adlı son araştırmaya göre, geçen yıl Hollywood’da film sektörünün her aşamasında yönetmen, yapımcı, senarist vb. olarak çalışan kişilerin sadece yüzde 16’sı kadındı ve bu oran bir önceki yıla oranla daha da düşmüştü. 2013’te yapılan en büyük 250 filmin sadece 6’sını kadın yönetmen yönetmişti. Bu veriler kadınların kamera arkası işlerde çalışma olanaklarının daha da azaldığını gösteriyor.
Stüdyo sorunu
New York’taki Film ve Televizyon Sektöründe Kadınlar adlı kurumun yöneticisi Terry Lawler, “Yönetmenlik kategorisinde kadınlar şaşırtıcı bir şekilde çok az temsil ediliyor. Yapımcılıkta durum biraz daha iyi, ama olması gereken yerde değil. Kadınlar yapımcılıkta ve giderek yönetmenlikte yüzde 50’yi bulmalı” diyor.
Bu verilerden sadece kadınlar şikayet etmiyor. Amerika’nın en büyük erkek yıldızları da kaygılarını dile getiriyor. Ben Affleck bu konudaki öfkesini şöyle ifade ediyor:
“Bu kadar az sayıda kadın yönetmen olmasının hiçbir gerekçesi olamaz. Başka bir meslekte bu düşük oranları ve eşitsizliği görseydik herkes şok olurdu.”
Belgesel ve festival filmlerinde kadın yönetmenlerin temsil oranı daha iyi. Yani kadın yönetmenler açısından girmesi giderek zorlaşan sektör Hollywood filmleri. Bunun bir nedeni stüdyoların giderek genç erkekleri hedef alan destekleyici filmlere daha fazla ağırlık vermesi olabilir. Bu filmlerde de yönetmenlik hemen hemen hep erkeklere gidiyor.
Lawler’e göre, “Stüdyoları işleten ve hangi yönetmenlerin kiralanacağına karar veren kişiler cinsiyetçi düşünüyor ve kadınların belli filmleri yönetemeyeceği yargısına varıyor.”
Bir başka neden de sahne arkası bazı işlere kadınların fazla talip olmaması.
Reese Witherspoon ise kamera önündeki başarısının kendisini yapımcılığa yönelttiğini söylüyor. Kayıp Kız’ın yanı sıra 1770 km bir maratona katılan bir kadının hikayesini anlatan Yaban filminin de yapımcısı.
Birkaç yıl önce kurdukları yapımcılık şirketiyle, Hollywood’da kadınların kamera arkası işlerde çalışma oranını yükseltmeyi hedefliyor.
'Sessiz kalıyorlar'
Fakat bu şirket film yapımcılığı sektöründe küçük bir yere sahip ve Hollywood’da tepeden bir değişim olmadığı takdirde kadın yönetmen ve yapımcıların çalışma olanakları gelişecek gibi görünmüyor.
Fakat ortada bir rehavet de var. Selüloit Tavan araştırmasını yürüten Martha Lauren, Hollywood hiyerarşisinin en tepesinde olanların bu duruma hep sessiz kaldığını söylüyor.
Birçok kadın diğer kadınlardan yardım bekliyor. Aktris Katie Holmes bu kadınların yaptıklarını öne çıkarmak ve destek olmak gerektiğini belirtiyor.
Fakat eskilerden Estelle Parsons daha aktif bir yaklaşımdan yana. “Daha ısrarlı olmamız gerekiyor. Genellikle ittirip ittirip yarıya kadar gidiyor ve biraz zorla karşılaşınca ‘Allah belasını versin, hadi bir çocuk daha doğuralım’ benzeri laflar ediyoruz. Bir araya gelmeli ve birlikte ittirmeliyiz her şeyi” diyor.
Bağımsız sektörde ve festival girişimlerinde ilerleme kaydetmek daha kolay oldu. Asıl sorun ise stüdyolarda. Martha Lauren, kadınların az temsil edilmesi sorununun ancak “dışarıdan bir organizasyonun müdahalesi ya da dava açması” sonucu bazı şeylerin değişebileceğini düşünüyor.
Radikal eylem
Terry Lawler, birlik halinde kararlı bir harekete ihtiyaç olduğu, gerekirse belli stüdyoları ya da filmleri boykot etmek gerektiği kanısında.
Kadınların yeterince istihdam edilmemesi sorunu ayrıca sadece film sektörüyle ilgili bir sorun da değil. Kadın yönetmenlere, yapımcılara, senaristlere iş vermemek seyircilere de aslında kültürel bir diyet uygulamak gibi bir şey. Ben Affleck bu durumu “Bir perspektiften mahrum kalıyoruz” diye ifade ediyor.
Terry Lawler’a göre ise “Sektörde ilginç filmler yapacak, ilginç bakış açıları getirecek yüzde 50’lik kesimin avantajını kullanmıyorsanız orada seyirci kaybediyor demektir.”
Fakat bütün bu kaygılar sadece kâr düşkünü yöneticilerle ilgili değil. Amerika’da diğer sektörlerde olduğu gibi Hollywood’da da üst yönetici kadrolarda kadınlar pek etkili değil.
Kadın film yönetmen ve yapımcılarının giderek daha az varlık göstermesi sinema sektöründe kara bir lekedir. Ne yazık ki bu fazla gündeme getirilen bir konu da değil. Yıllık Oscar törenlerinde kadın yıldızların kırmızı halılar üzerinde boy göstermesi kadınların Hollywood’daki konumunun çok iyi olduğu izlenimi veriyor.
Dört yıl önce en iyi yönetmen Oscar’ını Kathryn Bigelow’un kazanması üzerine birçok kişi bu alandaki mücadelenin kazanıldığı düşüncesine kapıldı. Fakat bu kısa zamanda zafer kazanılacak bir sorun değil. Sektördeki çoğu kadın, stüdyo filmleri yönetmenliğinde erkeklerle aynı sayısal orana ulaşmayı çok uzun ve zorlu bir mücadele olarak görüyor.
Bu makalenin İngilizce aslını BBC Culture’da okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.