İnsanlar çeşitli tedavi yöntemleri geliştirmeden çok önce diğer canlılar enfeksiyona karşı kendilerini korumak için zeki yöntemler geliştirdi.
Abone olİnsan hastalıklara karşı sürekli mücadele ediyor. İnsanın bakteri, virus ve diğer parazitlere karşı yürüttüğü bu mücadele çok eskilere dayanıyor ve açlık, kuraklık, yırtıcı hayvanlar kadar evrim üzerinde etkide bulunuyor.
Hayvanlar da elbette benzeri tehlikelerle karşı karşıya. Fakat onlar enfeksiyon ve hastalıklara karşı insandan çok daha önce çeşitli koruma mekanizmaları geliştirmiş. Şimdi bunlardan bazılarını ele alalım.
Somon balıkları küçükken deniz bitlerine karşı korumasız oluyor ve yaraları kolayca enfeksiyon kapıp ölebiliyorlar. Fakat somonlar daha küçük çöpçü balıklarıyla ortaklığa girip bu balıkların deniz bitlerini yemeleri yoluyla kendilerini temiz tutabiliyorlar.
1990’larda Norveç’te somon balığı çiftliklerinde yapılan bir deneyde, bir çöpçü balığının 100-150 somonu temiz ve sağlıklı tutmak için yeterli olduğunu gösterdi.
Karıncaların 'sosyal bağışıklığı'
Karıncalar da kolonilerini sağlıklı tutmak için kendilerine özgü sosyal davranışlar geliştirmiştir. Bu canlılar tek tek bireylerin kendi sağlıklarıyla uğraşmasından ziyade hepsi birlikte bir süper organizma gibi hareket ederek tüm koloniye ‘sosyal bağışıklık’ sağlamış oluyor.
Koloni içinde bir karınca öldüğünde diğer karıncalar hemen yollarını değiştirip cesedi koloni dışına taşıyorlar.
Belçika’da yapılan bir deneyde laboratuvar ortamında 50 gün tutulan birkaç kırmızı karınca kolonisinin davranışları gözlendi. Kolonilerin bir kısmına ölülerinden doğal yöntemlerle kurtulmaları için olanak tanınırken bir kısmının bu işlemleri yapması engellendi. Serbest bırakılan kolonilerdeki karıncaların yaşama şansının çok daha fazla olduğu görüldü. Ayrıca hareketleri sınırlanan karıncalar da ölülerinden kurtulmak için farklı mekanizmalar geliştirerek onlardan kaçınma yolunu bulmuştu. Ölü karıncalar özellikle larvalardan uzak tutuluyor, bir kolonide ise yapay sulama bölgesinden koparılan pamukların altında tutuluyorlardı.
2004’te San Diego Hayvanat Bahçesi’nde 60 hayvan üzerinde yapılan bir araştırmada, hayvanların parazitlerden arınmış olsalar da tüylerini temizlemeye devam ettikleri görüldü. Yani bu işlem ciltteki herhangi bir rahatsızlığı gidermek için değil, tedbir olarak yapılıyordu.
Hijyen sorunları
İnsanların da bazı hastalıklara karşı doğuştan geliştirdiği savunma mekanizmaları vardır. Mısır’daki mumyalarda ve arkeolojik kazılarda fosilleşmiş insan dışkılarındaki parazitleri inceleyen araştırmacılar, kılkurdu ve yassı kurt (karaciğer paraziti) gibi milyon yıldan fazla süreyle maruz kaldığımız parazitlere karşı yeni parazitlere oranla daha iyi bir savunma sistemi geliştirdiğimiz sonucuna varıyorlar.
Peki hastalık ve enfeksiyonlara karşı antibiyotik, hijyenik jel, antibakteriyel sabun, aşı gibi elimizdeki silahları bir kenara bırakırsak ne olur? Bizleri hasta eden mikroskobik canlılara karşı “silahlanma yarışında” insan bir süre üstünlüğü sağladıysa da, bu koruyucu önlemler bizi fazlasıyla temiz tutup zararlı parazitlerin yanı sıra yararlı mikroorganizmaları da ortadan kaldırıyor olabilir.
Bu sorunları gidermek için bazı iç açıcı olmayan yöntemler deneniyor. Örneğin yapılan deneyler bazı alerjilerin ve otoimmün hastalıklar denen kendi bağışıklık sistemimizle ilgili hastalıkların parazit solucanlar yutma ya da yararlı bakterileri vücutta güçlendirme amaçlı dışkı nakli gibi yöntemlerin işe yaradığını göstermiştir.
İnsanın diğer canlılar karşısında üstün olduğunu düşünmek hoşumuza gitse de virüs ve bakteri gibi mikroorganizmaların da bizim taktiklerimize karşı kendi savunma yöntemlerini geliştiren kurnaz canlılar olduğunu unutmamak gerekir. Bu arada hastalıklara karşı savaşta ayakta kalmamız için hayvanların temizlik davranışlarından öğrenebileceğimiz bir şeyler var mı sorusunu araştırmak da ilginç bir yaklaşım olabilir.
Bu makalenin aslını ’da okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere .