ABD’de en sevilen şarkılardan biri olan Amerikan milli marşının ilginç ve renkli bir hikâyesi var.
Abone ol13 Eylül 1814’te yağmurlu bir günde Frances Scott Key adlı 35 yaşındaki Amerikalı avukat, İngiliz askerlerinin Baltimore Limanı’ndaki Fort McHenry kalesini bombardımana tutuşunu izliyordu. 1812’de başlayan savaş 18 aydır devam ediyor, Key Amerikalı savaş esirlerinin serbest bırakılması için müzakerelerde bulunuyordu.
İngilizler Key’in çok şey biliyor olmasından korktukları için onu kıyıdan sekiz mil açıkta bir gemide tutuyorlardı. Gece İngilizlerin galip geleceğini düşünürken ertesi sabah kalktığında kalede İngiliz bayrağı yerine Amerikan bayrağını görünce rahatlamıştı Key.
Birçok tarihi eserin yanı sıra Amerikan milli marşının orijinalini de saklıyor olmakla övünen Smithsonian Enstitüsü’ne göre, Key gördüklerinden çok etkilenmiş ve bir şiir yazmıştı. Daha sonra bunu kaledeki milislerin komutanı olan kayınbiraderi Joseph H Nicholson’a göstermiş. Kayınbiraderi bu sözlerin 1775’te besteci John Stafford Smith’in bestelediği bir kısa İngiliz şarkısının melodisine çok yakışacağını söylemiş. Smith’in Londra’daki bir aristokrat kulübü için bestelediği Cennette Anakrion adlı bu şarkı 19. yüzyılda Atlantik’i aşarak Amerika’da da çok bilinir hale gelmişti.
Yıldızlarla Bezenmiş Bayrak
Kayınbirader Nicholson, Key’in şiirini Baltimore’da bir matbaada Fort M’Henry Savunması adıyla bastırıyor ve hangi tınıyla söylenmesi gerektiğini not ederek dağıtıyor. Baltimore Patriot gazetesi de bu şiiri yayımlayınca birkaç hafta içinde ‘Yıldızlarla Bezenmiş Bayrak’ adıyla ülke çapında yayılıyor şiir. Böylece Amerikan milli marşı ve şiirde sözü geçen tarihi bayrağın temelleri atılmış oluyor.
1889’da donanmanın benimsediği marşa, 1904’te Puccini Madam Butterfly operasında da yer veriyordu.
20. yüzyıl başlarında şarkının cazibesi dur durak bilmiyordu artık. Bu kadar popüler hale gelen şarkının birçok farklı versiyonu ortaya çıkmış, 1916’da Devlet Başkanı Woodrow Wilson Eğitim Bakanlığı’na talimat vererek resmi versiyonunun yapılmasını istemişti. Şarkının ilk standart hali 1917’de Carnegie Salonu’nda çalındı. Fakat ‘Yıldızlarla Bezenmiş Bayrak’ın ABD’nin resmi milli marşı olarak kabulü 3 Mart 1931’de oldu.
Şarkının bu kadar geç bir tarihte milli marş olarak kabul edilmesi bazılarını şaşırtabilir. Fakat bu durum daha geniş bir akımın yansıması olarak görülebilir. East Anglia Üniversitesi’nde Amerikan edebiyatı profesörü Sarah Churchwell birçok Amerikalının “bugün ülkemizin temelini oluşturduğuna inandığımız birçok şeyin kökeninin aslında 1920’lere ve Büyük Kriz’e dayandığından habersiz” olduğunu söylüyor.
Amerikan Rüyası
11 Haziran 1922’de Hristiyan bilim adamı Augusta Emma Stetson New York Tribune gazetesine verdiği tam sayfa ilanda “Yıldızlara Bezenmiş Bayrak asla bizim milli marşımız olamaz!” diyor ve onun “ulusun dayandığı manevi idealleri” ifade etmediğini söylüyordu. (Churchwell bunu şöyle açıklıyor: “Müzik bir Amerikalı tarafından bestelenmediği gibi, üstelik küfürbaz sarhoşların söylediği bir şarkıdan gelmeydi.”) İlan şöyle devam ediyordu: “Kongre asla en aşağılık insan duygularından gelme bir milli marşı kabul etmeyecektir. Allah korusun.”
Kongre’nin düşüncesi ise başkaydı. Yıldızlarla Bezenmiş Bayrak, 1931’de, ekonomik kriz başladıktan iki yıl sonra Amerika’nın milli marşı olarak kabul edildi. “Amerikalıların inanç yenileme ihtiyacı duydukları bir zamandı bu” diyor Chruchwell ve ‘Amerikan Rüyası’ deyiminin de tam da bu dönemde yaygınlaştığına dikkat çekiyor. Bu deyimin ortaya çıkışı ise James Truslow Adams’ın Amerika Destanı adlı kitabına dayanıyor.
Churchwell bu bağlantının çarpıcılığına da dikkat çekiyor: “Genelde Amerikalılar ülkemizle ilgili her şeyin çok çok eskilere dayandığına ve tarihin ötesine geçtiğine inandırılmaya itiliyor. Bu Amerikan Rüyası’nın önemli bir yanı ve F Scott Fitzgerald da Muhteşem Gatsby kitabında tam da buna parmak basıyor. Yani aslında anlamasak da sürekli olarak kendi tarihimize çekilmeye çalışılıyoruz.”
Bu makalenin aslını ’da okuyabilirsiniz.
Dergideki diğer makalelere .