BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,17
ALTIN 2.997,82

Der Spiegel: 'Ne Ayaksın?'

Başbakanın üslubunu, marjinal grupları, ‘olmayan’ muhalefeti, dış mihrakları, iç mihrakları, geziye dair tüm yaşanılanları tartışabiliriz.

Almanya’da haftalık çıkan, Der Spiegel dergisini okumamla, Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında‘GeziParkı’ olaylarına değinerek; “Ne platformu olursan ol, ayaklar ne zaman baş oldu?” diye sorması aynı ‘an’ a denk gelir…

Başbakanın bu net ve yukardan bakan tavrına ve kibrine artık alıştım mı desem…Alıştık mı desek…

Şimdi siz beni, ‘Başbakana dokundurdum’ diye yerden yere vurursunuz…

Yazma ve çizme özgürlüğümün kapsamında diyorum ki; Gezi’de şu birkaç dil bilen, eğitimli, kültürlü, elitist dediğimiz bir güruh var ya, bizim Başbakan megalomanlıkta onları açık ara geçer…

Yanlış anlamayın bu arada güzel şeyler söylüyorum; “En büyük Başbakanbizim Başbakan” diyorum.

Ama şunu eklemeden geçemeyeceğim; Başbakan Erdoğan’ın iyi derecede İngilizcesi olsaydı,daha açıkçası, İngilizce’yi Türkçe gibi konuşuyor olsaydı, adım kadar eminim, hatta daha fazlası eminim; dünyayı parmağında oynatırdı. Yapardı!

Neyse ki; dünya bunu hak etmiyormuş diyerek son esprimi patlattıktan sonra ‘Der Spiegel’ dergisine geçiş yapıyorum…

Dergi ve gezi ile ilgili yazılanlar sadece balon. Dışı kaplama, içi boş kutucuk mu derler? Aklıma bu kadar geldi, siz tamamlayın…

_Üç milyona yakın Türkiye kökenli Almanyalının Türkçesini yetersiz gördüğümüzden değil bu yayımlanan Türkçe sayfalar diyor dergi. Bunu özellikle belirtiyor…

Ben buna, ‘’Külliyen yalan’’ diyorum…

Türkler Almanca öğrenmiyor/öğrenemiyor diye daha dün veryansın eden, aile birleşimlerinde Almanca dilini bilme şartı koyan ve daha bir sürü absürd prosedür ekleyen Almanların, Türklerin Almancasına toz kondurmaması derginin zaytung haberi diyebiliriz.

_Dünün mağduru Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarının, bugün başkalarını mağdur ettiği, artık yetenekli bir siyasetçi olmadığı, akıllı ve taktikçi yaklaşımlarının geride kaldığı belirtiliyor.

Bu yazılanlarda doğruluk payı vardır, yoktur tartışılır.

Demokratik bir ülkede yaşamıyor muyuz? Tartışacağız…

Spiegel’de çalışan herhangi bir Türk gazeteci tarafından bu yönlendirmelerin yapıldığı bariz...

Aynı gazeteci; Spiegel’in twitter sayfasında, Türkçe twittler atıyor... Almancadan Türkçeye çevirdiği cümleler de Google translate kıvamında…

Yazının devamında…

_“Erdoğan, şimdi, bir zamanlar kendisini cezalandırmış olanların araçlarıyla sürdürüyor iktidarını. Kemalistlerin on yıllar boyunca demokratikleşmeyi engellemesinin gerisinde yatan, her şeyi tek başına belirleme iddiasına sahip.” denildi.

Buyrun!

Dışarıda herhangi birini kolundan tutsan ve “Söyle bakayım şu an durum nedir?” desen, zaten siyaset de önemli bir evrim atlamış uzmanlaşmış halk, takır takır bunları saymaz mı?.

“Durum bu yani Spiegel cephesinde”…Endişelenecek bir durum yok…

Ha bu arada derginin bir tavsiyesi var; Beyaz ve Siyah Türklerin sorunları diyalog yoluyla çözmesini tavsiye ediyor.

Ben ama bu son cümlede dumur oldum. Bir Türk olarak kimsesiz hissettim kendimi iyi mi?

Elin Almanı bana öğüt veriyor; ‘’beyaz mısın, siyah mısın her ne isen iyi geçinin birbirinizle diyor.’’

Beni evimde Başbakanım azarlasın daha az rencide olurdum inanın…

Var mı bu cümlenin samimiyetsizliğinden gram şüphesi olan?

BUNLAR VARYA BUNLAR, bir de oylama yapmışlar, seçim olsa hangi parti ne kadar alır diye…

Neyse Saygıdeğer okuyucum…

Tüm bu yaşadığımız olaylar dahilinde, kafamda tek netleşmiş düşünce, Avrupa’nın gezi olayları karşısında; “Bu krizi nasıl lehime çevirebilirim?’’ arayışında olmasıdır.

Avrupa, o kadar küçük oyunlar peşindedir ki bunları görmemek için kör olmak lazımdır.

Her şeyi tartışabiliriz…

Başbakanın üslubunu, marjinal grupları, ‘olmayan’ muhalefeti, dış mihrakları, iç mihrakları, geziye dair tüm yaşanılanları tartışabiliriz. Hepsi tartışmaya açık... Ama sen gidip bu ülkeyi, ağzını sonuna kadar açmış köpekbalığı misali olan Avrupa’nın ağzına ellerinle gümüş tepside her şeyiyle sunuyorsan işte ben buna ‘dur’ derim ve sizlerin de buna artık bir son vermesini istirham ederim…

Daha iki gün önce, yine Spiegel dergisinin twitter sayfasında bizden biri; ‘ne denli şiddet’ gördüklerini yazmış; “Siz bizim gururumuzsunuz Spiegel” yazmıştı.

Fena oldum okuyunca, onlar gibi birçoklarını izledikçe…

Bizler yakın geçmişte, PKK Avrupa’da vatan hainliği yapıyor diye kendimizi yırtmıyor muyduk?

Ben benim okuyucumun durduğu yeri bildiğim için bu sözlerim, durduğu yeri, yüzdüğü suları tanımayanlara…

Binbir ricayla; ne olursa olsun, vatan hainliği yapmayın. Ülkenizi satmayın. Kapiş?

BBC’mi? O konuyla Sayın Gökçek ilgileniyor…

https://www.facebook.com/aylaname

twitter.com/Aylaname