Geçirdiğimiz travmaları biz unutsak bile bedenimiz unutmuyor.
Abone olGeçmişte yaşadığımız olumsuz olayları zamanla unuturuz veya hatırlamak istemeyiz. Üzerinden zaman geçtikçe hatırlamadığımızı fark ederiz. Fakat hiçbir zaman mutlak bir unutma olmuyor, çünkü aslında beynimiz yaşadığımız hiçbir olayı silmiyor. Nasıl mı? Olağanüstü durumları beyin sosyal hafızaya alıyor. Diyelim ki bir psikolojik travma yaşadınız onun ile ilgili bilgiler sosyal belleğe alınıyor. Burası bizim ruhsal ve psikolojik ilişkilerimizi kontrol ediyor. Psikolojik travmalar sosyal belleğe kaydediliyor ama biz bunu isteyerek yapmıyoruz. Yani istesek de istemesek de yaşadığımız travmalar beynimizin sosyal hafıza denilen bölümünde depolanıyor. Beynimiz bu yaşanan olayları yaşadığımız gibi bize hatırlatmıyor. Bunlar bize panik atak, mide ve bağırsak hastalıkları olarak geri dönüyor.
TRAVMA MERKEZİ SOSYAL HAFIZA
Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Uzman Dr. Mehmet Yavuz beynimizin tıpkı bilgisayar misali belleklere ayrıldığını söylüyor. Beynimiz, ön bellek, ana bellek, bir de sosyal bellek olarak üçe ayrılan bölümlerden oluşuyor. Ön bellek kısa hafızayı depoluyor. Günlük hayatta kullandığımız yol tarifleri, telefon numaraları gibi... Bu bilgiler kısa bir süre sonra silinebiliyor. Ana hafıza ise önem verdiğimiz ve önemsediğiniz şeyler oluyor. Beyin öğrenmek istediğiniz şeyleri ana belleğe kaydediyor. Yaşadığımız travmalar zamanla veya çeşitli tedavi yöntemleriyle hafızadan silinebiliyor ancak bedenimiz bu travmayı unutmuyor. Sosyal hafızaya kaydedilen travma anındaki bedensel tepkilerimizi bedenimiz ileriki dönemlerde hatırlayarak bize o anları tekrar yaşatıyor .
NE ZAMAN ORTAYA ÇIKACAĞI BELLİ DEĞİL
Yavuz, beynin travmayı hatırlamasının farklı şekillerde ortaya çıktığını söylüyor. Bazı durumlarda zihnimiz tarafından bastırılmış, hatırlamakta zorlanan sahnelerin bedenimiz tarafından hatırlandığını belirten Dr. Mehmet Yavuz, bedenimizin verdiği tepkileri dikkatlice izlemenin yaşadığımız travma ve sonrası hakkında oldukça önemli bilgiler verdiğini söylüyor. "Kişi yaşadığı travmayı çoktan unutmuştur ama bu olay bir kere sosyal hafızaya kayıtlanmıştır. Buradan hiç beklenmedik zamanlarda bedensel dille hatırlanan travmayla kişi kalp krizi, mide kanaması ya da felç geçirdiğini düşünür. Böylece panik atak denilen olay gelişir. Kişinin mutlu anında bile, birden sosyal hafızanın harekete geçtiğini ve kişiye aynı tepkisel olayı yaşattığını belirten Dr. Yavuz, çoğu kez vücudun abartıya kaçtığını ve kişiye ölüm korkusu yaşattığını söylüyor.
HAFIZA BOZUKLUĞU PİSKOPAT YAPIYOR
Bir hafızada yaşanılan olaylar ve bilgi çok uzun yıllar durabiliyor. En son öğrendiklerimiz en çabuk hatırladıklarımız oluyor diyen Yavuz, zeki insanlar bu hafızaları daha uzun sürede tutuyorlar. Bunun sonucu olarak panik atak rahatsızlığı zeki insanlarda, özellikle de zeki bayanlarda görülüyor. Sosyal hafıza aynı zamanda günlük hayatımızdaki ilişkilerimizi de belirliyor. Sosyal hafızanın görülen, yaşanılan olaylarla beraber eğitimle de şekillendiğini vurgulayan Dr. Yavuz, anti sosyal, psikopatik kişilerde sosyal hafıza bozukluğu olduğunu ifade ediyor. Travmanın ortaya çıkması içinse belli bir zaman yok. "Hemen de otuz yıl sonrada ortaya çıkabilir" diyor Dr. Yavuz.
"KAFANA TAKMA GEÇER" LE OLMAZ
Yaşadığımız olumsuz olaylar karşısında halk arasında sıkça söylenen "kafana takma geçer" lafı aslında o kadar da basit bir şey olmadığını söyleyen Mehmet Yavuz, bir durumdan etkilenip etkilenmemenin o kişinin iradesinde olmadığını belirtiyor. Düşünce virüsü dediğimiz obsessiyonlar varlığına dikkat çekiyor. "Bu durumda beyin sürekli takıntı ve vesvese şeklinde fikirler üretir. Kişi kendisi ne kadar isterse istesin bunun önüne geçemez".
Bu rahatsızlıkların tespit etmenin yolu ise bir takım psikolojik testler uygulamaktan geçiyor. Bu tür hastalarda genelde kalp, kronik kabızlık sendromu, gibi hastalıklar olarak ortaya çıkıyor. Dr. Yavuz tedavi için çevresel koşulların düzeltilmesi, ilaç tedavileri, terapiler ve TMS ile beyin resetlemesi yöntemini öneriyor.
DEPRESYON ERKEKLERİ ÖLDÜRÜYOR
Ülkemizdeki psikolojik rahatsızlıkların ilk sıralarında depresyon geliyor. Bunun sebepleri arasında teknolojinin gelişimi gösteren Dr. Mehmet Yavuz, elektromanyetik kirliliğin insanların psikolojik dünyasını etkilediğini söylüyor. Depresyon vücut direncini düşürüyor ve kanser gibi hastalıklara yakalanma oranını arttırıyor. Yavuz, "Kadınlar erkeklerden daha çok depresyona giriyor. Bunun sebebi çevresel ve hormonal şartlar. İster istemez erkeklere göre dirençleri daha düşük. Stres karşısında kadınlar psikolojik aşınma yaşarken erkekler fizyolojik aşınma yaşarlar. Kadınlar daha çok depresyon ve bunalım yaşarlar fakat erkekler daha çabuk ölürler" diyor.