BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Depremde 21 kişinin öldüğü otelin işletmecisinden "domino etkisi" savunması

Anadolu Ajansı
Anadolu Ajansı

Malatya'da, 6 Şubat 2023'teki ilk depremde 10'u sporcu 21 kişinin hayatını kaybettiği Kırçuval Otel'in işletmecisi, savunmasında otelin "domino etkisi"yle yanındaki 2 binayla yıkıldığını öne sürdü.

Abone ol

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremde Malatya'daki Kırçuval Otel'in yıkılmasıyla ilgili hazırlanan ve bir süre önce Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, depremde yıkılan otelde 21 kişinin hayatını kaybettiği, 3 kişinin yaralandığı belirtildi.

İddianamede, otelin işletmecilerinden biri olan dönemin Battalgazi Belediye Başkan Yardımcısı Z.K'nin de aralarında bulunduğu sanıkların ifadelerine yer verildi.

Depremin ardından tutuklanan ve 3 ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan sanıklardan Z.K, oteli 2012'de devraldıklarını ve burayı kardeşiyle yönettiğini belirtti.

Z.K, oteli satın aldıktan sonra herhangi bir tadilat yapmadıklarını savunarak, 2020'de meydana gelen Elazığ depreminden sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünden görevlilerin otele baktığını ve buranın hasarsız olarak kayıtlara geçtiğini kaydetti.

Sanık Z.K, şöyle devam etti:

"Binanın taşıyıcı, kolon ve kirişlerin sağlam olduğunu biliyorum. Deprem sırasında otelin her iki tarafında bulunan binalar yıkılmıştır, yanında bulunan binaların deprem nedeniyle yıkılması neticesinde otelin de yıkılma ihtimali yüksektir yani domino etkisiyle otel yıkılmıştır. Kesinlikle bu binanın taşıyıcılarına herhangi bir müdahale olmamıştır, meydana gelen olayda benim herhangi bir kusurum ve ihmalim bulunmamaktadır. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Oteli kardeşim işletmektedir. Bu otelle herhangi bir ilgi ve alakam bulunmamaktadır. Bulunduğum görevin yoğun olması nedeniyle bu yerle ilgili herhangi bir emir ve talimat verme yetkim ve sorumluluğum bulunmamaktadır. Burayı ben işletmiyorum, ortaklığım sadece kağıt üzerindedir."

Binanın işletmecilerinden S.K. ise oteli satın aldıktan sonra herhangi bir tadilat yapmadıklarını savunarak, "Aldığımız gün ile aynı durmaktadır. Binanın taşıyıcı, kolon ve kirişlerin sağlam olduğunu biliyorum. Şirketin yetkilisi ben görünmekteyim, işletme faaliyetleri ile otelin müdürü olan Metin Işık ilgilenirdi. Metin, meydana gelen depremde otelde enkaz altında kalarak hayatını kaybetmiştir. 2012 yılında biz bu oteli banka kredisi ile satın aldık, banka eksperleri gelerek bu binaya baktılar, bu binanın sağlam ve elverişli olduğunu görmeleri üzerine bize kredi vermişlerdir. Her yıl otel ile ilgili bütün sigortaları yaptırdık. Kusur ve ihmalim bulunmamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Sanıklardan inşaat mühendisi H.D. de üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek, "Otelin projesini o gün şartlarına ve ilgili yönetmeliğe uygun bir şekilde yaptım. Daha sonra bu proje oda ve belediye sunulup onay alınıyordu. O dönemde proje sahibinin kim olduğunu hatırlamıyorum, o dönemde herhangi bir kontrol bulunmamaktaydı ayrıca zemin etüdü de yapma imkanı bulunmuyordu, betonlar elle karıştırılıp binanın yapısına dökülürdü. Herhangi bir analiz imkanı bulunmuyordu ancak o dönem hangi yönetmelik yürürlükte ise o yönetmeliğe uygun bir şekilde yaptığımızı hatırlıyorum." ifadesini kullandı.

Sanıklardan F.P. ise yapının müteahhitliğini 1997'de vefat eden babasının yaptığını, babası vefat ettiğinde inşaatın sıva işinin bitmiş durumda olduğunu sadece ince iş olan dekorasyon işinin kaldığını, kendisinin bu inşaatın yapım aşamasında herhangi bir görevinin olmadığını ayrıca yapıyı işlettikleri dönemde binanın taşıyıcı kolon veya kirişlerine herhangi bir müdahalelerinin olmadığını, binanın statiğine etki etmeyecek ufak çaplı tadilatlar yaptıklarını savundu.

 "Bina konuttan otele dönüşmüştür"

Otelin statik tadilat projesini onaylayan belediye görevlisi H.B. de binaya statik hesap raporu olmadan onay vermelerinin mümkün olmadığını, üzerinden zaman geçmesi nedeniyle belgenin arşivde kaybolmuş olabileceğini belirterek, şunları kaydetti:

"9 katlı bir binanın statik hesabı olmadan statik projesi çizilemeyeceğinden böyle bir şeye onay vermem mümkün değildir ayrıca bu binada 1994 tarihli ilk statik projede kolon sayısı fazlaydı, 1995 yılında yapılan tadilat statik projesinde ise kolon sayılarının azaltarak kolon ebatını büyütüp bu şekilde proje yapılmıştı. Benim onayladığım proje 1995 yılında yapılan tadilat statik projesidir. Daha sonra benim onayladığım statik tadilat projesinden sonra mimari tadilat projesi ile bu bina konuttan otele dönüşmüştür. Otele dönüştüğü esnada mimari tadilat projesi yeterli görülmüştür, bundan dolayı tekrardan statik proje istenmemiş olabilir. Otele dönüştükten sonrada 2 kez daha tadilat görmüştür. Bunlardan dolayı üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum."

Sanıklardan A.Y. ise binadaki kolon sayısının az görünmesiyle ilgili, "Birinci statik projede 33 adet kolon varken ikinci statik projede tadilat yapılarak 28 adet kolona bu sayı düşürülmüştür fakat tadilat projesinde görüldüğü üzere asmolen döşeme yapılmak kaydı ile kolonların ebatları büyütülerek sayısı azaltılmıştır. Asmolen döşeme olduğu için statik hesap kesinlikle yapılmıştır. Yapılmama ihtimali yoktur. Bundan dolayı benim bir kusurum yoktur, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." ifadesini kullandı.