BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Denktaş TMT'yi anlattı

Rauf Denktaş, gazeteci Nezire Gürkan'ın, ''Zirvedeki Yalnızlık Kulesi'' isimli kitabında, Rum saldırılarına karşı direniş örgütü olarak kurulan TMT'yi anlattı.

Abone ol

KKTC'nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türk Mukavemet Teşkilatı'nın (TMT) lideri veya sorumlusu addedildiği için her şeyden kendisinin sorumlu tutulduğunu belirterek, ''TMT ne yapmışsa veya yapmamışsa Denktaş'tan bilindi uzun süre'' dedi. Denktaş, TMT ile ilgili anılarını anlatırken, ''Yeraltı teşkilatına girdin mi, kullanılmayı kabul edersin demektir. Hem sen kullanacaksın, hem seni kullanacaklar. Başka yolu yok. Bir şey yapamazsın'' dedi. TMT'nin, ilk bildirisinin yayımlandığı Kasım 1957'den yaklaşık 8 aylık geçiş sürecinin ardından, Yarbay Rıza Vuruşkan'ın Ağustos 1958'de, 'Ali Çonan'' adıyla ve ''İş Bankası müfettişi'' göreviyle adaya gelmesiyle faaliyete geçtiğini anlatan Denktaş, Vuruşkan'ın teşkilat içindeki kod adının ''Bozkurt'', kendisinin kod adının da ''Toros'' olduğunu söyledi. Dr. Fazıl Küçük'ün kod adının ise ''Ağrı'' olduğunu belirten Denktaş, Dr. Küçük'ün kod ismiyle ilgili olarak bazen, ''Karın ağrısı mı?'' diye espri yaptığını, kendisinin de ''Hayır, en yüksek'' diye karşılık verdiğini anlattı. Denktaş ile Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrılmasının ardından yapılan ve ilk kez kitapta yayımlanan bu röportajda, Denktaş, TMT'nin kuruluşundan Dr. Fazıl Küçük'ün haberi olmadığını ve TMT'den önce faaliyette olan ''Volkan'' teşkilatının İngilizler tarafından kurdurulduğundan şüphe ettiğini söyledi. Denktaş, Rum avukatların davayı kabul etmediği 2 EOKA'cının savunmasını üstlendiğini de anlattı. Rauf Denktaş, Emekli Albay İsmail Tansu'nun TMT ile ilgili kitabına ilişkin görüşlerini de açıkladı. Denktaş, TMT'nin nasıl ve neden kurulduğunu ''Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu'' isimli kitapta anlatan Tansu'yu, ''Kıbrıslı Türklerin direniş mücadelesini Türkiye'nin direnişi haline getirdi'' diyerek eleştirdi. Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesi'nden emekli Albay İsmail Tansu'nun kitabının, TMT'nin gerçek tarihi olmadığını belirten Denktaş, ''Gölgede kalmış emekli bir askerin bu psikolojiyle yazdığı bir kitap. Türkiye Genelkurmayı'nın onayıyla yazılmış resmi bir kitap olduğunu sanmıyorum'' dedi. -VOLKAN'DAN TMT'YE- Denktaş, Volkan teşkilatı varken TMT'nin neden kurulduğunu, ''Saldırı altındayız, direniş gerekir, ama siyasetimizde bağlantılı bir gidişat yok. Esaslı bir şeyler yapılması gerekir, ama siyasi olarak belirlenmiş bir tutum yok'' sözleriyle aktardı. ''Volkan'ın nümayişler yapıp, bağırıp çağırmadan öte bir şey yapmadığını'' kaydeden Denktaş, TMT fikrinin böyle bir ortamda doğduğunu belirtti. Denktaş, TMT'nin ilk önce, kendisi, Dr. Burhan Nalbantoğlu ve Kemal Tanrısevdi arasında konuşulduğunu anlattı. Örgütün Türkiye'den yardım almadan ve Dr. Küçük'e haber verilmeden kurulmasına kendisinin karşı çıktığını anlatan Denktaş, aracılık üstlenmesine karşın Dr. Küçük'ün ancak ilk bildirinin ardından TMT'nin kuruluşundan haberdar olduğunu söyledi. TMT liderliğinin 1963'ten sonra Dr. Fazıl Küçük'ü çok yıprattığını, adada ve Türkiye'de ''Dr. Küçükçüler'' ve ''Denktaşçılar'' diye bazı hareketler başlatıldığını, ''Birlik beraberlik isteriz'' diye yazılar yazarak bunlara karşı çıktığını anlatan Denktaş, Dr. Küçük'ün şimdi müze olan evinin o dönemde işgal edilerek eve büyük zarar verildiğini söyledi. Bu olayların 1963 Aralık ayında yaşandığına dikkati çeken Denktaş, TMT liderliğinin Dr. Küçük'e karşı bu tavırlarının nedenlerini, ''Doktor, TMT'nin sert çıkışlarını, emir vermesini kabul etmiyordu'' sözleriyle anlattı. Denktaş, o dönemde, aracı olarak Baf'tan Lefkoşa'ya getirttiği 3-4 kişiden bazılarının, kendisi yurt dışındayken ''casusluk yaptıkları'' şüphesiyle TMT liderliğince öldürüldüğünü belirterek, ''Denktaş bizi mahsus getirtti, ondan sonra vurdurttu'' diyecekler diye ''deliye döndüğünü'' söyledi. ''Yani Denktaş da mı kullanıldı?'' sorusuna Denktaş, şu karşılığı veriyor: ''Yeraltı teşkilatına girdin mi, kullanılmayı kabul edersin demektir. Hem sen kullanacaksın, hem seni kullanacaklar. Başka yolu yok. Bir şey yapamazsın. Oldubitti. Bunu o günlerde ne ifşa edebilirsin, ne bir şey yapabilirsin. Zaten ne söylesen kim inanacak.'' ''TMT'nin Türklere karşı kurulduğunu'' söyleyenlere, ''Ya bir şey bilmiyorlar, ya istismar ediyorlar'' diyen Denktaş, özellikle Rum tarafında son zamanlarda yazılan bazı yazıların ve kitapların gerçekleri ortaya koyduğu görüşünü dile getirdi. Rauf Denktaş, Türkiye'de 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından TMT liderliğinin değiştirildiğini, Rıza Vuruşkan'ın yerine gelen Yarbay Mustafa Kaya Dağlı'nın kısa süreli görevinde ''büyük harabiyet verdiğini'' kaydetti. Denktaş, TMT'nin yeni liderinin kendisini Dr. Küçük aleyhine konuşturmaya çalıştığını, Dr. Nalbantoğlu için ölüm emri çıkarttığını anlattı. Denktaş'ın, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte Kıbrıs'a Büyükelçi olarak gönderilen Emin Dırvana ile de yıldızları hiç barışmamış. Denktaş, bu konuda şunları söyledi: ''İhtilal hükümeti problem istemiyormuş ve gelirken 'Denktaş ile ekibine dikkat et, çünkü taksimden vazgeçmediler' diye talimatla gelmiş. Kendisine, gelirken 'Bunları gözaltında tut, liderliğe dikkat' demişler.'' -TMT YEMİNİ HALA GEÇERLİ Mİ?- Denktaş, TMT yeminin hala geçerli olup olmadığının kişiye bağlı olduğunu ifade ederek ''Söyleyemezsin... Yani öyle şeyler yapıldı ki, anlatamazsın. Bazı olaylar oldu, her yeraltı örgütünde olduğu gibi olaylar oldu, ama sanki TMT bundan başka iş yapmadı noktasına getirmek isteyenler var. Onun için işin bu taraflarını söyleyemezsin'' dedi. ''Hiçbir yeraltı teşkilatının hikayesi tertemiz yazılmış değildir, yazılamaz'' diyen Denktaş, ''O günlere baktığınızda rahat mısınız, geceleri rahat uyuyor musunuz?'' sorusuna da şu sözlerle yanıt verdi: ''TMT'nin lideri veya sorumlusu addedildiğim için birçok olay benim kapımın önüne yığıldı. TMT ne yapmışsa veya yapmamışsa Denktaş'tan bilindi uzun süre. Her şey benim kapıma yığıldı ve o günden bugüne temizleyemedim. Hala yazılanlara, röportajlara bak, beni işaret ediyorlar. Ama yavaş yavaş aklanıyoruz, Rumlar da yazıyor, Türkler de. Benim içim rahattır, vicdanen çok rahatım.''