KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş,halkın uzlamşa isteğini ancak karşı tarafın daha temkinli olduğuna dikkat çekti.
Abone olKKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 14 Aralık seçimlerinin sonucuyla halkın ''Uzlaşma istiyoruz, haklarımızı koruyun'' mesajı verdiğini belirterek, herkesin uzlaşma istediğini, ama bir tarafın daha temkinli davrandığını söyledi. Denktaş, Kıbrıs Türk halkının, Türkiye'nin garantisinin devamında, iki kesimlilikte ve egemenliğinde ısrarlı olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Denktaş, Dipkarpaz Muhtarı Emin Güngör başkanlığındaki heyeti kabulünde yaptığı açıklamada, seçim sonuçlarını yabancıların nasıl yorumladığını anlattı. Kendisiyle görüşmeye gelen yabancı diplomatların, ''Türkiye kökenlilerin köylerinden sizin düşündüğünüz gibi sonuç çıkmıştır. Gerçek Kıbrıslılar derhal Annan planı çerçevesinde uzlaşma isteriz demişlerdir'' dediğini ifade eden Denktaş, ''Bana gelen yabancı diplomatlara bunu söyletiyorlar'' dedi. Denktaş, halkı, ''Türk kökenli'' veya ''Türk kökenli olmayan'' diye ayırmadıklarını, mecliste çıkan sonucun yarı yarıya olduğunu kaydetti. GÖKTEN EURO'LAR YAĞACAK DEDİLER ''Türk kökenli'' dedikleri köylerden de karşı tarafa (muhalefete) yüzde 30-40 oy verildiğine işaret eden Denktaş, ''Ne olarak vermişlerdir kendileri bilir. Ama karşı taraf, 'Biz Annan planı çerçevesinde derhal anlaşma yaparız, yaptığımız taktirde herkese kırmızı pasaport verilecek, herkes AB'ye gidecek, gökten euro'lar yağacak, herkes zengin olacak' diye bir propaganda yaptılar, böylelikle halk bu şekilde ayrıldı'' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Denktaş, şöyle devam etti: ''Hepimiz Türk kökenliyiz, hepimiz Kıbrıslıyız ve seçimlerde oylar bu şekilde ortaya çıkmıştır ve mesaj da gayet açıktır: 'Uzlaşma istiyoruz, haklarımızı koruyun'. İki tarafın söylediği budur. Herkes uzlaşma istiyor, ama bir taraf daha temkinli davranıyor, 'haklarımızı koruyarak' diyor. Çıkan resim budur. Onun için bunu kimse sağa sola, yukarı aşağıya çekmesin. Gerçek, Kıbrıs Türk halkının uzlaşma istediğidir, Türkiye'den ayrılmamak, Türkiye'nin garantisini istediğidir ve kazanımlarını kaybetmeden. İki kesimli, egemen bir halk olarak var olalım, içimize Rum gelmesin diyor'' Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rum tarafı uzlaşma ihtiyacı duymadığı için bunca yıldır uzlaşmaya varılmadığını ifade ederek, Rumların dünyayı kandırdığını, Rum yönetimi eski lider Glfkos Klerides'in ''Biz taktik icabı masaya oturuyoruz, taktiğimiz de karşı tarafı uzlaşmaz göstermektir'' dediğini anımsattı. BAŞARIMIZ VERMEMEK ''Masada, bizden almak için oturdular, bizim başarımız vermemek olmuştur'' diyen Cumhurbaşkanı Denktaş, Rumların hiçbir zaman ''Verelim ve uzlaşalım'' diye bir yaklaşımı olmadığını kaydetti. Anlaşma için iki taraflı istek gerektiğini, ama Rum tarafında bu isteğin olmadığını belirten Denktaş, bunun da dünyanın Rumlara, ''bütün Kıbrıs'ın hükümeti'' unvanını vermesinden kaynaklandığını söyledi. Rauf Denktaş, ABD, AB, İngiltere ve Yunanistan'ın bu oyunu bildiğini dile getirerek, şöyle devam etti: ''Kendilerini bu oyunu sürdürmeleri için teşvik ediyorlar. Bunu bilmeyen galiba bizde bazı köşe yazarlarıdır ve bazı kişilerdir. Oyun budur: 'Kıbrıs meşru hükümeti adı altında bütün Kıbrıs'a sahip çıkmak.' Bizim önümüzdeki problem, 'Kabul ediyor muyuz, etmiyor muyuz?' Etmiyorsak 'Uzlaşmazsın' diyorlar bize. 'Aman bize uzlaşmaz demesinler' diye kabul edersek, Kıbrıs'ı Rumların istediği şekle sokacağız. Onun için hakikaten dikkatli, kararlı, soğukkanlı olmamız lazım. Uzlaşma yollarını tıkayan taraf olmamamız lazım. Ama yolları tıkamayacağız diye de boynumuzu kaptırmamamız lazım.'' Cumhurbaşkanı Denktaş, ekonomik açıdan yıllardır çaba gösteren Dipkarpazlılara teşekkür ederek, Kıbrıs vatandaşı olduklarını, ayrım olmadığını ve olamayacağını söyledi. ''KADERİMİZ BİR ADADA YAŞAMAK'' Dipkarpaz heyetinden bir yetkilinin söz alarak EOKA'cı Grivas'ın ''Su ile ateş, cennetle cehennem birleşirse o zaman Türklerle bir araya gelebiliriz'' dediğini anımsatarak, ''Böyle bir zihniyet taşıyan toplumla ne kadar barışık olacağız?'' diye sorması üzerine Cumhurbaşkanı Denktaş, şöyle dedi: ''Kaderimiz bir adada yaşamak. Buna biz 'Hayır' demiyoruz. Buna 'Hayır' diyen ve adayı Türkten arındırmak isteyen onlardır. Beceremediler, artık bunu kabul etmeleri, bize yaptıkları nedeniyle özür dilemeleri lazım ve yan yana iki halk olarak yaşayabileceğimizi teslim etmeleri lazım. Eşitliğimizi, Türkiye'nin garantisinin devam edeceğini teslim etmeleri lazım. Mal-mülk meselelerini de artık bir araya gelerek halletmemiz gerekir. Bunları yaptıktan sonra ve biz sağlam zemine oturduktan sonra tabiatıyla bir arada yaşayabilir insanlar. Nasıl ki şimdi kapıları açtık, gelip gidiyorlar, bizim varlığımızı, polisimizi, idaremizi kabul ediyorlar. Ama yarın sen bunları kaldır ortadan bakalım nasıl gelecekler? Onun için neleri müdafaa edeceğimizi bilerek bir barış yapmak istiyoruz, bunun üzerinde de uğraşacağız.''