BIST 9.684
DOLAR 34,64
EURO 36,46
ALTIN 2.912,54
HABER /  GÜNCEL

Denktaş 'Evet' olursa çekilirim

Programda Kıbrıs'ın dününü bugününü bütün ayrıntılarıyla anlatan Denktaş, hükümetin baskı yaptığını söyledi.

Abone ol

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, referandumda evet çıkarsa, 13 Haziran'daki seçimlere adaylığını koymayacağını belirterek, ''Ben devleti sonuna kadar korumuş kişi olarak köşeme geçeceğim'' dedi. Kendisinin, 24 Nisan'da yapılacak referandum konusunda hayır cephesinin lideri olmadığını belirten Denktaş, ancak devleti ortadan kaldıran, egemenliği inkar eden, yok farz eden bir anlaşmaya hayır demesinin, kendisi için sadece bir reaksiyon değil aynı zamanda bir görev olduğunu söyledi. Denktaş, ''Halkımın hayır demesini istemem ise, bu önümüze konulan paketin bizi hayıra götürmeyeceğini gördüğüm içindir'' dedi. Her iki tarafın da Annan Planı'nda birçok kısmın değişmesi gerektiğini söylediğini ifade eden Denktaş, şöyle devam etti: ''Uyum yok. Uyumsuzluğu referanduma sunuyorlar. Referandumda eğer bu uyumsuzluk evet oylarıyla geçerse, kavgayı biz uyum sağlandıktan sonra başlatacağız. Çok uyumlu bir kavgaya girişeceğiz. Allah korusun. Bir şey olacağını biliyorlar. 6 bin, 7 bin BM askeri getiriyorlar. 'Niye yapıyorsunuz' dedik, 'başlangıçta olaylar çıkacağını biz de biliyoruz, onun için getiriyoruz' dediler. Böyle şey olur mu. Olaysız bir memleketi sen olaylı bir hale getir. Bunu açık açık söylediler.'' ''EKONOMİYE DARBE VURULACAK" Uyum sağlanmadan iki tarafın da evet demesi halinde özellikle mal-mülk konusunda içeride çetin bir kavganın başlayacağını dile getiren Denktaş, ekonomiye darbe vurulacağını, ekonomik kriz ve kaos ortaya çıkacağını savundu. Bazı konuların konuşulmasına müsaade edilmediğini, müzakere yapılmadığını anlatan Denktaş, ''Zemin hazırlanmadı, gerçeklere bakılmadı. Başkalarının, Amerika'nın, İngilizin, AB'nin çıkarı için ortaya bir paket konuldu'' dedi. Denktaş, ''Evet deseydiniz, ya da derseniz Nobel alacağınıza inanıyor musunuz'' sorusunu, ''Halkımdan öyle bir tekme yiyeceğim ki evet dersem, nereye gideceğimi ben de bilemeyeceğim'' şeklinde yanıtladı. Görevini yaparak halkı ikaz ettiğini belirten Denktaş, ''Ben evet desem ve korktuğum başlarına gelse sorumlu olacağım. Şimdi rahatlıkla söyleyebiliyorum. Ben sorumlu değilim. Ben sizi ikaz ediyorum, size tehlikeleri gösteriyorum. Şimdi oyunuzla kendi kaderinizi siz tayin edeceksiniz. Ondan sonra da 'aman ha' dediğinizde sakın bana gelmeyin'' şeklinde konuştu. Türkiye'de hükümetin referandumdan evet çıkmasından yana olduğunu kaydeden Denktaş, ama tüm diğer partiler ve temas ettiği kurumların mütereddit olduklarını, Annan Planı'nın sakıncalı noktalarına işaret ettiklerini söyledi. Denktaş, MGK tarafından yapılan açıklamada da kararın hükümette olduğunun belirtildiğini ifade ederek, ''Ama onun içerisinde bu bazı zorluklara işaret edildi'' dedi. Rauf Denktaş, masaya oturmadan önce yapılması gereken pazarlıklar yapılmadığı ve yaptırılmadığı için müzakerelerin başarıya ulaşmadığını kaydetti. ''DEFTER BÜYÜDÜ, 9 BİN SAYFALIK PLAN OLDU'' Görüşmelerdeki yöntemi eleştiren Denktaş, ''BM temsilcisi aramızda olsun dendi. Bir şartla kabul edeceğimi söyledim. Gözlemci sıfatıyla. Ve De Soto gözlemci olarak geldi. Elinde küçücük bir defter ve kalem vardı. Ben gözlemciyim, ben duvarda sineğim derken, duvarda akrep oldu. Defter büyüdü ansiklopedi oldu, 9 bin sayfalık plan oldu. Kim verdi kendisine bu hakkı, kimse vermedi'' şeklinde konuştu. Kendisi için herhangi bir zorluk bulunmadığını kaydeden Denktaş, şöyle dedi: ''13 Haziran'da seçimler olacak. Bu seçimlere, eğer evet çıkarsa ben adaylığımı koymayacağım. Zaten koymama gerek yok, ben son senemi yapacaktım. Ben devleti sonuna kadar korumuş kişi olarak köşeme geçeceğim.'' OĞLUMUN PARTİSI EVET DERSE BENİM İÇİN YIKIM OLUR KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Demokrat Parti'nin referandumla ilgili görüşüne ilişkin, ''Oğlumun partisi 'evet' derse benim için yıkım olur. Ama kimseyi de karşıma alıp 'niçin böyle dedin' deme hakkım yok'' dedi. Denktaş, Hulki Cevizoğlu'nun hazırlayıp sunduğu programda, kendisine haksız eleştiriler yapıldığı belirterek, ''30-40 yıldır eğer biz orada bu direnişi göstermeseydik, Türkiye bu kararları alıp bize 'bunları görüşeceksiniz, sakın boyun eğmeyin' demeseydi, Enosis çoktan gerçekleşirdi. Enosis'i engelledik. Şehitlerin ruhlarını rencide edecek tavizlerde bulunmayı kendimize yakıştırmadık'' diye konuştu. Türkiye'siz bir Kıbrıs'ta huzur ve güvenin olmayacağını vurgulayan Denktaş, güvenli bir ortamın sağlanması ve Rumların eski fikirlerinden vazgeçtiklerini göstermeleri halinde, var olan korkularının giderilmiş olacağını ifade etti. ''FİKİR AYRILIĞINI ŞİDDETE DÖNÜŞTÜRMEYELİM'' Denktaş, şöyle devam etti: ''Ama 14 Eylül'ü, Yunan katliamını anma günü olarak anmak için bir yasa geçirdiler. Bunlar var karşımızda. Türk askerini çekiniz, yapay bir anlaşma ile bizi 700-800 bin Rumla karşı karşıya bırakınız... İki kesimli bir anlaşma diyorlar. Bizim istediğimiz kesim bu değildi ki. Rum tarafı yüzde yüz Rumlardan oluşuyor, Türk tarafına da yüzde 33 Rum girecek. 19 yıl sonra da bütün Rumlar hiç ayırım olmaksızın ada sathına yayılma hakkına sahip olacak.'' Halkın arasında fikir ayrılıkları bulunduğuna işaret eden Denktaş, ''Bir fikir ayrılığı var. Bunu belli bir şekilde yürütelim, aman sakın hiddete, şiddete dönüştürmeyelim. Çünkü çok ızdırap içinde olan insanlar var. 'Ben 30-40 yılımı buraya vermişim, şimdi Rum gelip beni atacak ha' diyenler var. Onlara da sesleniyorum; soğukkanlı olalım, neticeyi görelim. Her iki tarafta şiddete başvuralım diyenler var. Bunlar beni korkutuyor'' diye konuştu. Konuşmasında özeleştiri de yapan Denktaş, kendilerinin de bugüne kadar bazı hataları bulunduğunu, eğitim sistemindeki bazı aksaklıkların, gençler arasındaki din ve vatan duygusunu zayıflattığını kaydetti. Rauf Denktaş, ''Bir hatamız da biz KKTC'yi kurduktan hemen sonra yapmamız gerekeni yapmadık. Görüşmeleri hemen kesmekti o. Ve Rumlara, 'şimdi bizi ayrı egemen halk ve devlet olarak kabul ediyor musunuz? Federasyona gideriz' diye diretmekti'' dedi. DP'NİN GÖRÜŞÜ Oğlu Serdar Denktaş'ın lideri olduğu Demokrat Parti'nin görüşüne ilişkin bir soru üzerine de Denktaş, ''Serdar'ın bana söylediği, 'ben partimin ne düşündüğünü öğrenmek istiyorum'. Parti içi referandum yapıyorlar. Buna ihtiyaç duyduğuna göre demek ki parti içinde 'evet' diyenler de var. Bunlar ne kadardır, bunu tespit etmek istiyor'' diye konuştu. Serdar Denktaş'ın İsviçre'deki görüşmelerde katkısının büyük olduğunu belirten KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, şöyle devam etti: ''Bunu dıştan görmeyenler, 'babasına karşı çıktı' diye kendisini suçlayanlar var. Bunlar hem onu, hem beni üzüyor. Çünkü böyle bir durum yok. Serdar vatansever ve Anavatana bağlı, akıllı bir kişidir. Partisinin görüşünü öğrendikten sonra herhalde pazar gününe kadar rengini açıklar. Demokrat Parti devlete sahip çıkma misyonuyla kurulmuştur. Bu misyon gereği ümit ederim ki 'hayır'lar baskın çıkacaktır. Beklentim budur. 'Evet' çıkarsa, Serdar'ın kendisinin karar vermesi lazım. Tehlikeleri daha somut görmektedir. Serdar da bir parti lideridir. Ümit ederim ki benimle ters düşecek bir durum hasıl olmaz. Ama düşerse yine oğlumdur, medeni ilişkilerimiz devam eder. Temennim Demokrat Parti'nin kuruluş ilkelerine uygun hareket etmesi ve devlete sahip çıkmasıdır. Oğlumun partisi 'evet' derse benim için yıkım olur. Ama kimseyi de karşıma alıp 'niçin böyle dedin' deme hakkım yok. Serdar'ın partisi ne derse desin, 'evet' diyeceğine inanmak istemiyorum.'' ''RUMLAR FAZLA BİR ŞEY KAYBETMİYOR" Oylanacak Annan Planı'nda Rumların müşterek devlette büyük ağırlığı olan bir unsur olduklarını ve fazla bir şey kaybetmediklerini dile getiren Denktaş, ''Ama biz karma bir devlete kavuşuyoruz. Egemen değiliz. Bize verilmiş görünen haklar da derogasyonlar daimi kalıcı olmadığı için zaman içerisinde alınıp götürülecektir'' diye konuştu. Kendi insanlarının ne olacağını düşünmek zorunda olduğunu, devleti korumakla mükellef bir makamı işgal ettiğini kaydeden Denktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Türkiye'nin önünde engel olmak istemeyiz. Ama Türkiye'nin tanıdığı bir devletin insanlarıyız. Türkiye'den bu korunmanın eksiksiz yapılmasını bekliyoruz. Eğer Türkiye'nin normları, kriterleri, Kıbrıs'a bakışı değişmişse, bunu açıklıkla söylemek lazımdır. Yoksa Annan Planı'nı uygulamak suretiyle korunabileceğimize biz inanmıyoruz.''