BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Denizlerdeki şifalı hayat tehlikede

Bilim adamları çevre kirlenmesi, düzensiz balıkçılık, kimyasal atıklar nedeniyle uyardı.

Abone ol

Bilim adamları denizlerdeki yaşamın tıpta bir çok hastalığı iyileştirebilecek potansiyele sahip olduğunu, ancak kirlenme ve canlıların yokolmasıyla bu potansiyelin de sonsuza dek yitirileceğini vurguluyorlar. Tıpta hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların hammaddeleri doğadaki yüzbinlerce bitkiden elde ediliyor. Ağrı kesiciler ve antibiyotiklerin önemli bir kısmı denizaltı canlılarından, deniz diplerinde yaşayan bitkilerden sağlanıyor. Bilim adamları çevre kirlenmesi, düzensiz balıkçılık, kimyasal atıklar ve küresel ısınmadan dolayı bu canlıların yok olma tehlikesi altında oldukları yönünde uyarıyorlar. Tür sayısı milyonları bulan denizaltı canlılarından insanoğlu tarafından tanınanların sayısı, sadece yüzbinlerle ifade ediliyor. Yokolma süreci bu şekilde devam ederse, bir çok hastalığa şifa verecek bitkiler tıp tarafından keşfedilmeden, ebediyen yeryüzünden silinecekler ve insanoğlu bunları geri getiremeyecek. Avrupa Okyanus Bilimleri ve Teknolojileri Konferansı’nda (EurOCEAN 2004) konuşan bilim adamlarının yeryüzünün kaderi ile ilgili ortak kanısı bu. Hollanda Institute of Ecology’de görevli Dr. Carlo Heip “yaşamın ilk olarak denizlerde geliştiği için, deniz altının karaya göre çok daha yüksek bir çeşitliliğe sahip olduğunu, ancak bu çeşitliliğin henüz insanoğlu tarafından keşfedilemediğini” söyledi. EVRİM SONUCU ZEHİR ÜRETİYORLAR Tür sayısı milyonları bulan denizaltı canlılarından insanoğlu tarafından tanınanların sayısı, sadece yüzbinlerle ifade ediliyor. Okyanus içinde barındırdığı canlılara son derece güç bir ortam sunuyor. Evrimin doğal etkilerini aşmak için canlılar, kendilerince ayrı bir evrimden geçiyorlar. Bir çok organizma zorlu şartlarda ayakta kalmak için moleküllerini daha dayanıklı hale getiriyorlar. Molekül evrimi, örneğin, bir canlının etrafına zehir saçmasına da vesile olabiliyor. Deniz kumuna çakılı olarak yaşayan ve hareket edemeyen canlılar, değişen koşullara ayak uydurma sürecinde kendilerini örtmek için yeni kabuklar bağlıyor ve dış etkilere karşı korunmaya çalışıyorlar. ZEHİR İLAÇ OLUYOR Bilim adamları ise bu tip canlıları inceliyor, hücre fonksiyonlarından yararlanarak ilaç yapımında kullanmak üzere fikir alıyorlar. Örneğin, istiridye gibi deniz kabuklularının salgıladığı ve normal şartlarda insanlar üzerinde zehirli etki yapan okadaik asit toksini, eğer bilim tarafından işlenirse kanser tedavisinde olumlu katkıları oluyor. “Kanserle mücadelede çalışan bilim adamlarının hücre büyümesini önleyen molekülleri araştırdıklarını” belirten Stazione Zoologica’da görevli doğabilimci Anton Dohrn, “Güneydoğu Asya’da bataklık bölgelerde yaşayan zehirli yılanların ağrı kesici ve sakinleştirici ilaçlar için önemli potansiyel taşıdıklarını” ifade etti. İNSANLIĞIN VEBALİ Yokolma süreci devam ederse, şifalı bitkiler keşfedilmeden, ebediyen yeryüzünden silinecekler ve insanoğlu bunları geri getiremeyecek. Okyanuslar tüm mikrobiyolojik zenginliklerine karşın insanoğlunun yıkıcı etkisi nedeniyle bu çeşitliliği yitiriyorlar. Düzensiz avlanma nedeniyle besin zincirindeki tuna, köpekbalığı, kılıç balığı gibi belli bazı balıkların azalmasının etkisi mikrobiyolojik düzeyde dahi hissediliyor. Bilim adamları küresel ısınmanın denizlerdeki asidite düzeylerini değiştireceğini ve bunun bir çok canlı için ölümcül etki yaratacağını anımsatıyorlar. Avlanma ve kirlenme sonucu kimi canlılar kendi doğal ortamlarının dışına göç etmek zorunda kalıyorlar; bu göç sonucunda göç edilen yerlerdeki eko-dengeler değişiyor, ki bu da uzun vadede canlıların ayakta kalmalarını zorlaştırıyor. Kaynak: NTV-MSNBC