Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, FETÖ soruşturması kapsamında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli 21'i asker, 3'ü sivil 24 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesinde, eski binbaşı Baykal sarsıcı itiraflarda bulundu.
Abone olDenizci eski Binbaşı Murat Baykal, 1998, 1999 ve sonrasındaki Harp Okulu mezunlarından kurmay subayların büyük çoğunluğunun FETÖ üyesi olduğunu düşündüğünü söyledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli 21'i asker, 3'ü sivil 24 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesinde, sanıklarından eski Binbaşı Murat Baykal'ın, "Burak, beni yaklaşık 1,5 saat mesafedeki Pensilvanya'daki Fetullah Gülen'in çiftliğine götürdü. Hafta sonunu Pensilvanya'da geçirdik. Orada 2 gece kaldık. 2012 yılı Kasım ya da Aralık ayıydı. Fetullah Gülen'in hasta olduğu söylendi. Onunla görüştürülmedik. Diğer kişilerin verdikleri dersleri dinledik." ifadesine yer verildi.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığında binbaşı rütbesiyle görevli NATO subayı Murat Baykal, iddianamede yer alan ifadesinde, Ankara Yenimahalle Yunus Emre Ortaokulunda 3. sınıf öğrencisiyken Ağustos 1990'da Basınevleri semtine taşındıklarını, buradaki evlerinin yakınlarında bir öğrenci evi bulunduğunu, ders çalışmak için bu eve gidip gelmeye başladığını anlattı.
SINAV SORULARI ÖRGÜT TARAFINDAN ALINDI
Kuleli Askeri Lisesinin 1991'deki sınav sorularının örgüt tarafından alındığını söyleyen Baykal, "Sınava yakın bir dönemde bu öğrenci evinde bana 200'e yakın soru verildi. Sınava girdiğimde sorulan soruların yaklaşık 80'inin bu sorulardan olduğunu gördüm. Bana bu sınavın sorularını gittiğim evin abisi olan ODTÜ öğrencisi olduğunu hatırladığım Serdar veya Ekrem isimli kişi vermişti. Hatırladığım kadarıyla bu kişinin gerçek ismi Ekrem, kod adı ise Serdar'dı. İki ismini de kullanıyordu." dedi.
Kuleli Askeri Lisesi sınavlarının hem yazılısını hem de mülakatını kazandığını anlatan Baykal, sağlık nedeniyle elendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Aynı yıl Deniz Askeri Lisesi sınavlarına da girdim. Bu sınavın soruları örgüt tarafından temin edilmemişti. Zor bir sınavdı. 1990 yılı Deniz Askeri Lisesi sınavının sorularının sızdığı belirlendiğinden 1991 yılındaki sınavda önlem alınmış ve sorular sızmamıştı. Ben Deniz Askeri Lisesi sınavını soruları almaksızın kendi hakkımla kazandım. Bu sınavda herhangi bir kopya olayı olduğunu sanmıyorum.
1991 Eylül ayında İstanbul'a giderek Deniz Askeri Lisesinde öğrenim görmeye başladım. Yatılı olarak okuyordum. 1991 Eylül ayından 1992 Şubat ayındaki ara tatile kadar geçen sürede Serdar isimli şahıs İstanbul'a geldi. Onunla Kadıköy İskelesi'nde buluştuk. Nerede olduğunu hatırlamadığım bir örgüt evine gidip risale sohbeti yaptık. Deniz Askeri Lisesinden benden başka gelen kimse yoktu.
1992 yılı yaz tatilinde Ankara'ya gelince Basınevlerindeki öğrenci evine giderek Serdar'la görüştüm. Serdar beni Serdal kod adlı birine devretti. Serdal, İstanbul Teknik Üniversitesi mezunuydu. Çok fazla hatırlamıyorum. Ancak bir yerde öğretmenlik yaptığını sanıyorum. Serdal, Ankara'da yaşıyordu ancak İstanbul'a gidip geliyordu. Ben daha sonra Serdar isimli şahısla olan irtibatımı kestim.
Deniz Askeri Lisesinin 1. ve 2.sınıflarında zaman zaman Ankara'dan İstanbul'a gelen Serdal ile görüşmeye devam ettim. Kadıköy, Eminönü, Beşiktaş veya Sirkeci vapur iskelesinde onunla buluşuyorduk. Onunla bir yere sohbete gidiyorduk. Gittiğimiz yerde Fetullah Gülen'in vaaz kasetlerini dinliyordum. Fetullah Gülen'in ve Said Nursi'nin kitaplarını okuyup, namaz kılıyorduk. Benden başka gelen askeri lise öğrencisi yoktu."
KENDİMİ BOŞLUKTA HİSSEDİNCE YENİDEN ÖRGÜTLE İRTİBAT KURMAYA BAŞLADIM
"Serdal" kod adlı abisinin lise 2'nin sonu veya lise 3'te kendisini bir öğrenci grubuna katmak istediğini anlatan Baykal, "Şu anda Gölcük veya Aksaz'da görev yapan Deniz Kurmay Yarbay Halil Arslan ile aynı grupta yer aldık. Halil Arslan, Deniz Askeri Lisesinde benimle aynı sınıfta öğrenim görüyordu. Ben gruba girince Halil Arslan'ın abisi olan ismini hatırlamadığım kişiye devredildim. Serdal ile irtibatım kalmadı. Halil Arslan ile mizaçlarımız farklı olduğundan grup işi yürümedi. Üç ay kadar gruba devam ettikten sonra kopuşum başladı. Sohbetlere gitmemeye başladım. Daha sonra da tamamen irtibatım kayboldu. 1995 yılı yazında Deniz Askeri Lisesinden mezun olurken tamamen kopmuştum." ifadelerini kullandı.
1995-1999 yılları arasında Tuzla'da bulunan Deniz Harp Okulunda öğrenim gördüğünü ifade eden Baykal, bu dönemde ve daha sonra Gölcük'te bulunan Fatih Fırkateyni'nde görev yaptığı 5 yıl boyunca örgütle herhangi bir irtibatının olmadığını söyledi.
Baykal, ifadesini şöyle sürdürdü:
"İstanbul'da cemaat evlerine giderken Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde öğrenim gören İbrahim isimli bir kişiyle arkadaş olmuştum. O dönemde onunla birlikte Galatasaray'ın bazı maçlarına gittik. Ancak arkadaşlığımız normal bir arkadaşlıktı. Örgüt maksatlı bir irtibatımız yoktu.
2004 yılında benim Tuzla'da bulunan TCG E-3 gemisine tayinim çıktı. Bu gemi eğitim botuydu. Deniz Harp Okulu öğrencilerine eğitim veriyorduk. Ben üsteğmen rütbesiyle bot komutanı olmuştum. 2005 yılının ortalarında ben kendimi boşlukta hissedince İbrahim isimli arkadaşım aracılığıyla yeniden örgütle irtibat kurmaya başladım. İbrahim beni Çekmeköy'de ikamet eden ve serbest çalışan Koray isimli şahısla tanıştırdı. Ben Koray'ın evine gidip gelmeye başladım. Yalnız gidiyordum. Artık evlenmeyi düşünüyordum. Evlilik konusunda da bana yardım edileceği vadedilmişti. Koray beni üstü olan Yavuz isimli şahısla tanıştırdı. Koray'ın gerçek ismi İlyas olabilir. Yavuz'un gerçek ismini bilmiyorum. Yavuz İGDAŞ'ta danışman olarak çalışıyordu. Gözlüklü, kısa boylu, benden 7-8 yaş büyük birisiydi. Yavuz ve Koray 2006 yılı içerisinde beni eşim Reyhan Baykal ile tanıştırdılar. 1 yıl kadar görüştükten sonra 2007 yılı Temmuz ayında evlendik. Eşim tanıştığımızda son sınıf öğrencisiydi ve cemaat evlerinde kalıyordu. 2006 yılında üniversiteden mezun oldu. Eşim 1 Eylül 2016 tarihli KHK ile meslekten ihraç edildi. Ali Semerkandi İmam Hatip Ortaokulunda matematik öğretmeni olarak görev yapıyordu.
Ben 2005 yılı Aralık ayında yapılan 2006 kurmaylık sınavını kazanamadım. O dönemde İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yapıyordum. Yeterince çalışamamıştım. Bana henüz yeterince güvenmediklerinden ve ben de pek çalışmadığımdan dikkat çekeceğini düşünerek kurmaylık sınav sorularını bana vermemişlerdi."
KURMAYLIK SINAVİ İÇİN SORULAR GETİRİLDİ
Koray kod adlı ağabeyin kendisini 2007 yılında kurmaylık sınavlarına hazırlanması için yönlendirdiğini anlatan Murat Baykal, "O dönemde Koray'la sohbetlere gidiyordum. Koray 2007 kurmaylık sınavından 7 ay kadar önce bana bir USB verdi. Bu USB'nin içinde sınavda çıkacak konulara ilişkin geniş bir kaynak vardı. Ben bu USB'deki verilere çalıştım. Sınav zamanı yaklaştıkça bana başka USB'ler de getirdi. Ben bu USB'lerdeki örnek sorulara da çalıştım. Ben eşimle evlenmeden bir süre önce kurmaylık sınavını kazandım." diye konuştu.
İstanbul Levent'te bulunan Harp Akademileri Komutanlığında, 2007 yılında kurmaylık kursuna başladığını kaydeden Baykal, kursa başlayınca Koray ve Yavuz ile olan irtibatının kesildiğini belirtti.
Baykal, "Yavuz biraz daha geri plandaydı. Daha çok Koray ile görüşüyordum. Kursa başlayınca Koray beni Selim diye birine devretti. Selim İstanbul'daki bir özel okul veya dershanede öğretmendi. Selim onun kod adı olabilir. Çengelköy'de kayınvalidesine ait olan apartmanda ikamet ediyordu. Ben 2007-2009 yılları arasında kurmaylık kursundayken sürekli Selim'in Çengelköy'deki evine gidip geldim. Ben tektim. Benden başka bu eve gelen kursiyer yoktu." dedi.
EŞİMLE BERABER PENSİLVANYA'YA 2 KEZ GİTTİK
Genelkurmay Başkanlığı Harekat Başkanlığı Harekat Şubesine "Kurmay Yüzbaşı" rütbesiyle 2009'da atandığını belirten Baykal, şöyle devam etti:
"Selim, Ankara'ya gelerek beni Yıldırım adında birine devretti. Yıldırım öğretmendi. Onunla kısa bir süre görüştüm. Etlik'te bir eve 2-3 kere gittim. Yıldırım, benimle birlikte Genelkurmay Başkanlığında çalışan Deniz Kurmay Binbaşı Bekir Kuşcan ve Deniz Kurmay Yüzbaşı Haydar Erdoğan'ı grup yaptı. Daha sonra Yıldırım, üçümüzü Etlik'te GATA'nın karşısında eczane çalıştıran, Vanlı, Mahmut isimli kişiyle tanıştırdı. Bununla da kısa bir süre görüştük. Bekir, Haydar ve ben 2-3 kez Etlik'teki evine gidip, sohbete katıldık. Aynı şekilde Fetullah Gülen kasetleri dinledik. Risale ve Fetullah Gülen kitapları okuduk. Mahmut daha sonra üçümüzü birden Sami isimli şahsa devretti. Sami isimli şahsın evi Balgat'ta MHP Genel Merkezine 5 dakikalık mesafedeydi. Sami, Türk Telekom Genel Müdürlüğünde yönetici kademesinde çalışıyordu. 2012 veya 2013 yılında Sami'nin Türk Telekomdan Dışişleri Bakanlığına geçtiğini öğrendim. 1 yıl dolmadan bu şekilde biz üç abi değiştirdik. Telefonla hiç irtibat kurmuyorduk. Bu kişilerin telefon numaraları bende yoktu.
2011 yılında Haydar Erdoğan'ın tayini Aksaz veya Gölcük'teki bir gemiye, Bekir Kuşcan'ın tayini ise Gölcük'e çıktı. Ben Genelkurmay'da çalışmaya devam ettim. Sami 2011 yılı içerisinde Temmuz, Ağustos gibi beni Macunköy semtinde oturan ve Samanyolu Fen Lisesinde öğretmen olan Nevzat isimli şahsa devretti. Ben yalnız başıma 2 haftada bir Nevzat'ın evine sohbete gitmeye başladım. 2012 yılında Deniz Karargah Subaylığı kolej eğitimi için Amerika'ya gidecektim. Gitmeden önce Nevzat beni ismini hatırlamadığım ve Amerika'da eğitim gören kişilerle ilgili faaliyetleri organize ettiğini sandığım bir kişiyle tanıştırmıştı. Benden Amerika'da bu kişiyle irtibatlı olmamı istemişti.
Ben 2012 yılı Temmuz veya Ağustos ayı içerisinde Amerika'ya gittim. 11 ay kadar Amerika'da Washington'a 5 saat mesafedeki Rhode Island eyaletinde kaldım. Gittikten 2,5 ay kadar sonra irtibat bilgilerimi Washington Ataşeliğine verince, Burak isimli bir şahıs beni Amerika'dan aldığım telefon hattım üzerinden aradı. Üç saatlik mesafedeki New Jersey'den yanıma geldi. Burak, Amerika'da yaşayan ve takı işleri ticaretiyle uğraşan bir kişiydi. Onunla Türkiye'de hiç görüşmemiştim. Beni sohbete çağırdı. Görüşmeden yaklaşık 1,5 ay kadar sonra bu şahsın New Jersey'deki evine gittik. Burak, beni yaklaşık 1,5 saat mesafedeki Pensilvanya'daki Fetullah Gülen'in çiftliğine götürdü. Hafta sonunu Pensilvanya'da geçirdik. Orada 2 gece kaldık. 2012 yılı Kasım ya da Aralık ayıydı. Fetullah Gülen'in hasta olduğu söylendi. Onunla görüştürülmedik. Diğer kişilerin verdikleri dersleri dinledik. Burak, bazı hakim savcıların da şu anda Pensilvanya'da olduklarını söylemişti. Ancak, ben bu kişilerle tanışmadım. Kim olduklarını bilmiyorum. Birbirlerini tanıma ihtimali olan kamu görevlileri orada aynı ortama sokulmuyorlardı. Amerika'da Burak isimli şahısla ilerleyen zaman diliminde bir kez daha görüştüm. Onunla yine Pensilvanya'ya gittik, 1 gün kaldık. Amerika'ya giderken ücretsiz izin alarak eşimi de götürmüştüm. Eşim de benimle birlikte Pensilvanya'ya 2 kez gitti. Eşler genelde ev tipi yerlerde kalıyorlar. Erkeklerin gittiği büyük alana gelmiyorlardı."
SERKAL SARAL İLE KARŞILAŞTIM
Türkiye'ye, 2013 yılı Haziran ayında döndüğünde Gölcük'te görev başladığını bildiren Baykal, "Gölcük'e atanınca Nevzat beni Kocaeli'de ikamet eden ve bir devlet okulunda öğretmenlik yapan Cengiz isimli şahısla tanıştırdı. Ben 4-5 kez onun evine sohbet amaçlı gittim. Evi Yuvacık civarındaydı. Açık adresini hatırlamıyorum." bilgisini verdi.
Gölcük'te 3 ay çalıştıktan sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığına tayini çıktığını ifade eden Baykal, şunları kaydetti:
"Ankara'ya dönünce birkaç ay kopukluk oldu. Cengiz isimli şahıs, 2014 yılı Şubat ayı içerisinde beni Çankaya Birlik Mahallesindeki Anafartalar Kolejinde Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Aygün Akgündüz'e devretti. Evindeki kapıda da bu isim yazılıydı. Ancak Asım kod adını kullanıyordu. Aygün ile görüşmemde kopukluk olunca ben Sami isimli şahsın Balgat'taki evine gittim. Sami'nin kapısında Deniz Kurmay Albay Serkan Saral ile karşılaştım. Serkan Saral o dönemde Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Harekat Şube Müdürüydü. Saral'ın eşi ve çocukları da yanındaydı. Zile yeni basmışlardı. Birbirimizi gördük. Konuşmadık. Ben geri döndüm."
Sami isimli kişinin Balgat'taki evinde her hafta çarşamba günleri sistematik toplantılar yapıldığını, bu toplantılara "sivil abi"lerin katıldığını aktaran Baykal, şunları söyledi:
"Daha sonra 2014 yılı Şubat ayından itibaren 2 haftada bir Aygün'ün Çankaya Birlik Mahallesinde bulunan evine gitmeye başladım. Eşim, o dönemde önce doğum yapıp sonra da doğum iznine ayrıldığından, Ankara'da bir süre tek kaldım. Annemin evinde kaldım.
2014'ün şubat ayı içinde Aygün, benden ByLock programı yüklememi istedi. Google Play'dan indirdiğimi hatırlıyorum. 17-25 Aralık olaylarından dolayı görüşmeleri aksattığımdan bu programı yüklememi istemişti. Ben 2-3 ay kadar öteledikten sonra programı indirmiştim. Programı indirdikten sonra Aygün bana 8 haneli bir şifre verdi. Aygün'ün ByLock'taki kod adını hatırlamıyorum. Benim kod adımı da hatırlamıyorum. Ben ByLock aracılığıyla sadece Aygün ile irtibat kurmuştum. Aygün, hangi tarihte nerede buluşacağımı yazıyordu. Ben aksatarak ve arayı açarak zaman zaman görüşmeye gidiyordum. Ben 2015 yılında Aygün'le aramı daha da açtım. ByLock programının yüklü olduğu Samsung Note 3 marka telefonumu 15 Mayıs 2015 tarihinde Ostim'deki bir restoranda kaybetmiştim. Ben daha sonra Note 4 marka bir cep telefonu satın aldım. Aygün bu telefonuma da ByLock yüklememi istedi. Ancak ben kabul etmedim.
Ben duygusal olarak kopukluk yaşamaya başladığım ve artık yapılanmanın bir suç örgütü olduğunu anladığımdan mesleğimden istifa kararı aldım. 2015'in Temmuz ayında istifa edecektim. Ancak henüz emeklilik hakkı kazanmamıştım. Eşim 'önce bir iş bul, sonra istifa et' deyince, haklarımın kaybolmaması için istifa etmekten vazgeçtim. Bu amaçla 2015 yılı Eylül ayında Personel Atama Dairesine gemi komutanlığı ve 2. Komutanlığı görevimden feragat ettiğimi belirtir bir dilekçe verdim. Kurmay olduğum ve bu dilekçenin amirallikten feragat anlamına geldiği için, bu dilekçe dikkat çekti. 2015 yılı Kasım ayında da bu konudaki tayin anket formunu düzenleyerek teslim ettim.
Ben görüşmeleri aksattığım için bu dönemde Aygün beni Anafartalar Kolejinin kurumsal cep telefonundan aradı. 2016 yılı Ocak ayındaki 1 aylık NATO görevi için İngiltere'de bulunduktan sonra da Aygün beni aramaya devam etti. 17 Şubat 2016 tarihinde Aygün'ün evine gittim. İlerleyen dönemlerde de beni telefonla rahatsız edince 2016 Mayıs ayında yine Birlik Mahallesindeki evine gittim. Ancak evini taşımıştı. Evde başka birileri vardı. Sonraki tarihlerde de beni aramaya devam etti. Başta telefonu açmadım ancak daha sonra telefonu açınca bana Mücevher Kent Sitesi H 5 Blok Daire No:4 adresine taşındığını söyleyince mayıs ayının son günlerinde belirttiği eve mecbur kaldığımdan gittim. Emekliliğim doluncaya kadar bu kişiyi idare etmeyi ve yapıdan kurtulmayı amaçlıyordum. Belirttiğim adresteki evdeyken Aygün Tango benzeri bir programı tablet bilgisayarıma yüklemek istedi. 'Tabletini getir' dedi. Soruşturma aşamasında ben bu programın Eagle olabileceğini değerlendirdim. Yanımda tabletim yoktu ve çocuğun kullandığını söyleyip kabul etmedim. 2016 yılı Haziran ayında Aygün beni evine iftar amaçlı çağırınca, ben eşimle birlikte iftara gittim. Burada da Aygün yine tabletimi getirmemi, program yükleyeceğini söyledi.
ByLock programı vasıtasıyla sadece Aygün ile irtibat kurmuştum. Onunla buluşma tarihi hususunda yazışıyorduk. Başkaca bir kişi ile görüşmedim. ByLock dışında bir program da kullanmadım. Eşim de ByLock kullanmamıştır."
15 Temmuz'daki darbe girişimiyle alakası olmadığını savunan Baykal, "Darbenin olduğu zamanda ben Deniz Kuvvetleri Komutanlığı NATO Plan Subayı olarak görev yapıyordum. O gün mesai saatleri içerisinde herhangi bir şüphe uyandırıcı bir durum görmemiştim. Ancak sınıf arkadaşım olan ve karargahta Dönüşüm Şube Müdürü olarak görev yapan Kurmay Yarbay Özer Zeren ile öğleden sonra karşılaşınca Harekat Başkanlığının karşısındaki koltuklarda oturup kahve içmiştik. Özer Zeren tedirgindi ve terliyordu. Ne olduğunu sorunca bir kaç gün önce çiğ köfte yediğinden rahatsız olduğunu ifade etmişti. Sonradan ben onun o gün izinli olmasına rağmen karargaha geldiğini öğrendim. Tedirginliğinin de darbenin stresinden kaynaklandığını anladım. İrfan Arabacı da son dönemde sürekli odasında diğer amiraller Murat Şirzai, Oğuz Karaman, Hasan Kulaç ile görüşüyordu." beyanında bulundu.
YDS SORULARINI DA VERDİLER
Baykal 2011'deki Yabancı Dil Sınavı (YDS) sorularının da Yıldırım kod adlı örgüt abisi tarafından kendisine verildiğini belirterek, şunları anlattı:
"Sicil amiri pozisyonundaki örgüt üyeleri kendileri gibi örgüt üyesi olan askerlere olumsuz sicil vermezler. Kendilerinden olmayan kişilere ise olumsuz sicil verirler. Takdir belgeleri de bu şekilde verilmektedir. Darbe girişimi nedeniyle tutuklanan İrfan Arabacı, Sinan Azmi Tosun ve Olcay Yüksel benim sıralı amirlerimdir. Bana bu yıl takdir vermemişlerdi. Bunu benim örgütten ayrılma niyetimin olduğunu anladıklarına bağlıyorum. İrfan Arabacı, Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Azmi Tosun'un isimleri Aydınlık gazetesinde FETÖ'cü amiraller olarak çıkmıştı. İsimleri biliniyordu. Ben bu haberden sonra Sinan Azmi Tosun'un terfi ederek Harekat Başkanı olduğunu görünce bu haberin asılsız olduğu kanaatine yetkililer tarafından varıldığını düşünmüştüm. Olcay Yüksel benim ilk amirimdir. Onun FETÖ'cü olup olmadığını bilmiyorum. Bana öyle bir imaj vermemiştir. Astsubay çocuğudur. Balyoz mağdurları içinde çok sayıda arkadaşı vardır. Olcay Yüksel de emekli olmayı düşünüyordu. Cemaatçi ise de benimle aynı pozisyonda olduğunu sanıyorum."
Baykal, 1998, 1999 ve sonrasındaki Harp Okulu mezunlarından kurmay subayların büyük çoğunluğunun FETÖ üyesi olduğunu düşündüğünü bildirdi.
Etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini söyleyen Baykal, adını verdiği örgüt mensuplarını fotoğraflarından teşhis etti.