İnternethaber Editörü Deniz Temur, İnternethaber öyküsünü kaleme aldı.
Abone olDENİZ TEMUR YAZDI...
Zaman su gibi akıp geçiyor derler ya insan böyle günlerde bunu daha iyi anlıyor.
Dün patron ‘Yarın 15. doğumgünümüz sen de yazı yazacaksın’ dediğinde birden 5 yıl önce İnternethaber maceramın başladığı günlere gittik birlikte.
Ayaküstü güldük andık o günlere ve birlikte geçirdiğimiz acı tatlı 5 yılı.
Bizim hikayemizin başlangıcının tuhaflığı da patronla ikimizi her defasında olduğu gibi dün de kahkahalara boğdu.
Neden mi?
Kısaca anlatayım.
İnternethaber’den önce çalıştığım kurumda miladımı doldurmuş tırım tırım iş aradığım günlerdi.
İş arayan insanlar ne yapar?
Önce iş ilanlarını tarar, sonra kallavi bir özgeçmiş hazırlar, başlar görüşmelere o insan kaynakları senin bu insan kaynakları benim sürünür durur. Sonra telefon bekler ve çoğunlukla da o telefonlar hiç gelmez.
Benim ki bunun tam tersi oldu.
Bir iş gezisinde Hadi Bey’le tanıştık. Gezide akşam yemeğinde kalabalık bir gazeteci grubunun olduğu masada Hadi Bey’in yanına düştüm.
Sohbet sohbeti açtı. Akşamın sonunda her zaman ki net tavrıyla: ‘Gel bizimle çalış’ dedi.
Genelde işverenler alttan alır ya burada sanki iş arayan ben değilmişim de oymuş gibi ben alttan aldım. Yuvarladım, itiraf ediyorum nezaketen geçiştirdim.
Sonra bana kartını verdi ben de kendi kartımı verdim ve vedalaştık.
Giderken yine aynı net tavırla: 'İstanbul’a dönünce görüşelim, ararım seni' dedi.
Çokca iş görüşmesi yapmış biri olarak 'Biz sizi ararız' sözünün aslında bir daha görüşmeyeceğiz anlamına geldiğini bildiğimden ciddiye almadım.
'Koskoca patron beni arar mı hiç?'
Yanıldım tabi İstanbul’a dönüşün 3. gününde telefonum çaldı ve ilk fırçamı yedim.
Neredesin??
Ertesi gün soluğu İnternethaber’de aldım.
Alışkanlık ya elimde bir özgeçmişle. Ben özgeçmişimi verdim o bana 'Ne zaman işe başlarsın?' diye sordu.
O günden bu günü tam 5 yıl geçti. Çok şey öğrendim burada ama en iyi öğrendiğim şey:
'Patron dediğini yapar!' oldu.
Bazen benimle aynı işi yapan arkadaşlarım soruyorlar 'Neden İnternethaber?'
İşte tam da bu yüzden. Geçmişe dönüp birlikte gülebildiğimiz için, acımızı sevinçlerimizi birlikte paylaşabildiğimiz için.
İşimize gelirken ayağımız geri gitmediği için...
Her şey mi güzel be kardeşim. Hiç mi sıkıntı yok? diyenleri duyar gibiyim. Olmaz mı insan doğası, iş dünyası zorluklarla inişlerle çıkışlarla dolu. Bizleri de zorlayan zamanlar oldu.
Ama sonuç ortada.
Beraber miyiz?
Her zaman!