BIST 9.420
DOLAR 34,48
EURO 36,38
ALTIN 2.839,94
HABER /  MAGAZİN

Deniz Sekinin sesini Başbakanlık duydu!

Deniz Seki tutuklandıktan tam 218 gün sonra hakim karşısına çıkacak. Bu duruma isyan ediyordu. Sonunda sesini başbakanlık duydu.

Abone ol

Deniz Seki, tutuklanma ile dava günü arası 218 gün olunca Başbakanlık'a başvurdu. Başbakanlık da "hak ihlali"ne dikkat çekerek bakanlığa yazı yazdı

Uyuşturucu kullanmak ve satmakla suçlanan Deniz Seki, 24 Şubat'ta tutuklandı; hakkında 24 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Ancak İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmanın tarihi 1 Ekim olarak belirlendi.

Tutuklandığı tarihle, hakim karşısına çıkacağı tarih arasında tam 218 gün olan Deniz Seki, 26 Haziran'da Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na bir mektup yazdı. Seki, tutukluluk süresinin bu kadar uzun olmasının insan hakkı ihlali olduğunu savundu.

"MAKUL SÜRE" VURGUSU

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı, bu başvuruyu ciddiye aldı ve durumun incelenmesi için Adalet Bakanlığı'na bir yazı yazdı.

Yazıda, "yargı mercilerinin görevine giren konuların incelenemeyeceği" hükmüne karşın, uluslararası mevzuatın ulusal mevzuatın üzerinde olduğu vurgulandı ve yargılamanın uzaması konusunda araştırma yapılarak bilgi verilmesi istendi.

Başbakanlık'ın yazısında, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası belgelerde yer alan "adil yargılanma hakkı" çerçevesinde "davaların makul bir süre içerisinde görülmesi" gerektiğine de dikkat çekildi.

Yazıda özetle şöyle denildi: "AİHM tarafından verilen kararlarda, sadece devletin neden olduğu gecikmelerin, 'davanın makul bir süre' içinde görülmesi şartına uyulmaması sonucunu doğurabileceği esası benimsenmiştir. Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. 19. maddede, tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı, soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme haklarının bulunduğu, 38. maddede de suçluluğu sabit olana kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı, tutuklamanın bir ceza değil tedbir olduğu ifade edilmiştir. Uluslararası mevzuat hükümleri ile tutuklu sanık vekillerinin tutuklamanın ve yargılamanın uzamasının mahkemelerin iş yüküyle bağlantılı olduğu iddiası da dikkate alınarak, bakanlığınız yetki ve görevleri dahilinde konunun incelenmesi, sonuçla ilgili bilgi verilmesi rica olunur."

SEKİ'DEN İKİNCİ MEKTUP
Bunun üzerine Deniz Seki, 16 Eylül günü avukatı aracılığıyla Başbakanlık'a ikinci bir mektup gönderdi. Seki'nin avukatı, 14 Ağustos'ta AİHM'ye başvurduklarını anımsatarak, "Devam eden ihlal nedeniyle sorunun çözümü için katkı sunmanızı, konunun mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını bir kez daha talep ve istirham etmekteyiz" dedi. Mektupta, Seki'nin AİHM'ye başvuru gerekçesi de anlatıldı.

218 gün ağır ve açık insan hakları ihlalidir'

Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde tutuklu olan Deniz Seki'nin avukatının Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na gönderdiği mektupta, "Müvekkilim tutuklanmasından tam 218 gün sonra mahkeme huzuruna çıkacak, mahkeme sorgusu yapılacaktır. Tarihte eşi benzeri az bulunur nitelikteki bu tutukluluk süresi asla makul bir süre olarak değerlendirilemez. Bu süre insan haklarını ağır ve açık olarak ihlal edici bir süredir" denilmişti. Seki'nin avukatları, Başbakanlık'ın en kısa sürede devreye girerek sorunun çözümüne katkı sunmasını ümit ettiklerini kaydetmişti.