BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Deniz Fener'i savcılarından büyük skandal

Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılar, HSYK'nın da incelemeye aldığı ciddi bir hukuk skandalına imza attı.

Abone ol

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Deniz Feneri e.V soruşturmasını yürüten savcılar hakkındaki "Evrakta sahtecilik ve usulsüz yazışma" iddialarını incelemek için iki başmüfettiş görevlendirdi. 137 klasörden oluşan soruşturma dosyasını da incelemeye alan müfettişler iddialara ilişkin bir rapor tutacak.

RTÜK eski Başkanı Zahid Akman'ın avukatı Hakan Yıldız tarafından HSYK'ya verilen şikayet dilekçesinde, İstanbul Ticaret Odası ve şirketlere gönderilen mahkeme kararının tahrif edildiğine dikkat çekildi. Yıldız tarafından HSYK'ya verilen şikayet dilekçesinde Deniz Feneri e.V soruşturmasını yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren hakkında 6087 Sayılı Kanunun m. 14/4-a hükmü ve diğer mevzuat hükümleri dikkate alınarak; herhangi bir kasıt, kusur veya ihmali olup olmadığının tespiti var ise gerekli disiplin işleminin tesisi için gerekli soruşturma açılması talep edildi.

SÜRE DOLDUKTAN SONRA

Dilekçede mahkemenin açık ret kararına rağmen savcılığın şirketlerin varlıkları açısından tedbir uygulanması için müzekkere yazdığı, el koyma kararlarında mahkeme kararının tahrif edildiği, İstanbul Ticaret Odası'na tahrif edilmiş bu mahkeme kararının gönderildiği belirtiliyor. HSYK'ya yapılan suç duyurusunda Zahid Akman'ın gözaltına alınmasına ilişkin mahkeme kararı olmadan savcılık talimatıyla yakalama işleminin uygulandığı ve gözaltı süresi dolduktan 13 saat sonra sorgu işleminin başlatıldığı belirtiliyor. Benzer uygulamanın aynı davada yargılanan diğer kişilere de uygulandığı ifade edilmişti.

Soruşturmayı yürüten savcılar ile ilgili soruşturma esnasında birçok iddia gündeme gelmişti. Savcılık sorgusu aşamasında Kanal 7'nin Finans Müdürü Erdoğan Kara'nın baskıyla itirafçı yapılmak istendiği öne sürülmüştü.

HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUN

Soruşturma ile ilgili bir başka şüpheli durumun ise Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik'e yönelik iddialar oluşturuyor. Halen tutuklu bulunan Çelik hakkında Almanya'daki soruşturmada herhangi bir tanık ifadesinde dahi suçlanmadığı ve hakkında takipsizlik kararı verildiği biliniyor. Buna karşın Ankara'daki savcılık makamının zanlı lehine bu kararı görmezden gelmesi dikkat çekiyor. Soruşturma aşamasında savcıların, şüphelilerin avukatlarına bilirkişi raporunun tamamlanmasını beklediklerini, raporun hazırlanmasından sonra tebligatla ifadeye davet edeceklerini söylemelerine rağmen gözaltılara başvurmaları da tartışma konusu olmuştu.

BİLİRKİŞİ RAPORU 15 AY GECİKTİ

Gözaltı ve ifade alma işlemleri ile mahkeme kararlarının bazılarının hukuka aykırı olduğu ortaya çıkmıştı. 6 ay içinde hazırlanması gereken bilirkişi raporu 21 ay geçmesine rağmen hazırlanmadı. Bu konuda avukatların taleplerini dikkate almayan soruşturma savcıları bilirkişi raporunun hazırlanması ile ilgili bir adım atmadı.

TERCÜME SKANDALI YAŞANMIŞTI

Bu arada savcıların mahkemenin zanlı lehine verdiği kararın üzerini kapatması akıllara Almanya'daki Deniz Feneri e.V. davasında yaşanan tercüme hatasını getirdi. Almanya'daki davaya ilişkin dosyada geçen 'Başbakanlık' kelimesi 'Başbakan' olarak tercüme edilmiş ve davayla Başbakan Erdoğan ilişkilendirilmek istenmişti. CHP tarafından siyasi malzeme yapılmaya çalışılan ifade daha sonra Alman makamlar tarafından "Tercüme hatası yapıldı. Başbakan değil, Başbakanlık" şeklinde düzeltilmişti.

ÜST MAHKEME GEREKÇEYİ DEĞİŞTİRDİ

Öte yandan Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi'nin RTÜK eski Başkanı Zahid Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Genel Müdür Yardımcısı İsmail Karahan ve Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik'in tutuklama kararına Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde itiraz edilmişti. Sulh Ceza Mahkemesi'nin "Kaçma ve suç delillerini karartma" şüphesiyle verdiği tutuklama kararına yapılan itirazı değerlendiren 6. Ağır Ceza, tutuklama gerekçelerini ilginç bir şekilde "Sanık, tanık ve 3. kişilere baskı yapmak" şeklinde değiştirdi. Hukukçular, üst mahkemenin yeni gerekçeler üretmesinin hukuka aykırı olduğuna dikkat çekiyorlar.

Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V Derneği hakkında gurbetçi vatandaşlardan topladığı 41 milyon avroluk paranın bir kısmını amaç dışında kullanmasıyla ilgili iddialar üzerine Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde dava açılmıştı. Davada, derneğin muhasebe sorumlusu Firdevs Ermiş, yardım için toplanan paralarla gayrimenkul alındığını ve şirketler kurulduğunu iddia etmişti. Almanya'daki davada 1 yıl 10 ay hapis cezası alan Ermiş'in iddiaları ile yürüyen Ankara'daki soruşturmada Almanya'da haklarındaki tüm iddialardan aklanan isimlerin tutuklanması dikkat çekti.

KARARIN İKİ MADDESİ KAPATILDI

Zahit Akman'ın avukatları tarafından savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren ile ilgili HSYK'ya yapılan suç duyurusunda şöyle denildi:

Savcılık Makamı'nın Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2009/563 D.İs sayılı kararını resmi kurumlara ve müvekkiller ortak olduğu şirketlerin yetkililerine tebliğ ederken savcılığın bir kısım taleplerini reddeden (b) ve (c) numaralı hüküm fıkralarının kapatılarak çoğaltıldığı, böylelikle tahrif edilmiş nüshaların ilgililere tebliğ edildiği,

Mahkemenin ret kararına rağmen İstanbul Ticaret Odası'na tahrif edilmiş mahkeme kararının gönderildiği,

Mahkemenin ret kararına rağmen bir kısım müvekkillerin ortak olduğu Yeni Dünya İletişim A.Ş.'ye ait Pendik Tapu Sicil Müdürlüğü, Sarıyer Tapu Sicil Müdürlüğü'ndeki taşınmazlara tedbir kararının mahkeme kararı yok sayılarak müvekkiller aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanmasının sağlandığı,

Ayrıca bu amaç uğruna mahkeme kararının tahrif edilmesinin dahi göze alındığına dair kuvvetli olgular bulunmaktadır.

Bu uygulama şirketlerin ekonomik mahvına neden olacak ağır sonuçlar doğurmaktadır.