Tek suçu (!), söyleşi yapmak için kapısını çaldığı CHP'nin eski lideri Deniz Baykal'ın kapısını çalmak ve bunun devamında cinsel tacize maruz kalmaktı..
Abone ol"Süreyya'yı Taşlamak" filmini izleyenler bilir.. İran'da yaşanan gerçek bir recm olayını anlatan bu film dünyayı ayağa kaldırmıştı. Süreyya, 14 yaşında bir genç kıza göz koyan kocasının bu sapıkça evliliğine karşı koyunca, bir iftiraya kurban edilir. Komşusuyla yattığı söylenir ve recm cezasına çarptırılır.
Savunması alınmadan yarı beline kadar toprağa gömülür. İlk taş babasına, oğluna, kocasına ve en yakın dostlarına attırılır..
Bu dehşet verici olayın bir benzeri de yakın geçmişte Türkiye'de yaşandı. Bu recme maruz kalan isim bir gazeteciydi ama ondan önce bir anne ve bir eşti.. O'nun adı İklim Ayfer Bayraktar'dı.. İlk taşı tıpkı filmde olduğu gibi dostları, meslektaşları ve medya attı. Eşi ve çocuğu ise tüm güçleriyle onun yanında yer aldı.
Tek suçu (!), söyleşi yapmak için kapısını çaldığı CHP'nin eski lideri Deniz Baykal'ın kapısını çalmak ve bunun devamında cinsel tacize maruz kalmaktı..
Bu suç (!) yüzünden aylarca en ağır hakaretlere, aşağılamalara ve tehditlere maruz kaldı.
Kimileri suçsuz olduğuna kanaat getirdi, kimileri ise, "Ne de olsa kadın.. O kuyruk sallamasa Baykal baştan çıkmazdı" diyerek adeta linç etti..
Özel hayatı didik didik edildi. Hakkında olan olmayan herşey çarşaf çarşaf yayınlandı. O "Beni de dinleyin" dedikçe daha çok taşlandı, daha çok ezildi..
Taciz davası mahkemelik olunca, bir de "Gizlilik kararı" ile bu dava hakkında konuşması yasaklanınca, kısacası konuşturulmayınca, "Bir gün sıra bana da gelecek" dercesine sustu, sessizliğe büründü..
Kayıtlara düşen, savcılığın elinde bulunan tacizin ayrıntıları iddianame haline bürünüp kamuoyuna açıklanınca, o da ortaya yere çıktı..
Yaşadıklarını bu kez konuşarak değil, tarihe not düşsün diye satırlara dökerek anlatmaya karar verdi İklim Ayfer Bayraktar.. Kitabın adını da kendisini aylarca susturanlara inat, "Sıra bende" koydu..
Kitabın en önemli bölümünün "Baykal'ın tacizi" olduğunu sanıyorsanız yanılırsınız. O bölüm mecburi bir ayrıntı olarak sayfada yer almış. Ama en çarpıcı detaylarıyla.. Kitapta bu taciz dışında öyle bölümler var ki, okuyanın adeta kanını donduruyor.
Bayraktar kitabıyla ilgili şunları söylüyor: ''En ufak bir değişiklik yapmadan her şeyi dürüstçe anlattım. Durup dururken, hiçbir günahım olmadığı halde, ailemle birlikte üzerimize bir tsunami geldi ve perişan olduk''
Can havliyle "Tacize uğradım" diye haykıran Bayraktar bugün tutuksuz yargılandığı davada ‘’Silahlı terör örgütüne üye olmak ve özel hayatın gizliliğini ihlal" iddiasıyla 17 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanıyor.
Merak edenler, olayın bu duruma nasıl geldiğini, kamuoyuna yansıyan- yansımayan çok önemli ayrıntıları, Bayraktar'ın en yakın dost ve arkadaş çevresi tarafından nasıl bir anda satıldığını ve kadın yazarların linç girişiminde nasıl da en ön safta yer aldıklarını kitabın sayfalarında görebilir..