Ahmet Hakan'a göre Baykal bazı konularda mükemmel, hatta mükemmel ötesi.. Ama bazı konularda ise sorunlu..
Abone olİşte Ahmet Hakan'ın kaleminden, Deniz Baykal'ın iyi ve sorunlu yanları: Deniz Baykal'ın sorunları üzerine Hitabeti iyi. Deneyimi fazla. Adı yolsuzluklara filan bulaşmamış. Meclis dışında kaldığı günden beri uğraşıyor, didiniyor, elinden geleni yapıyor. Seçim öncesi önemli isimleri partiye almayı başardı. Muhalefet lideri olarak söylenmesi gereken her şeyi söyledi, söylüyor... Kısacası Deniz Baykal, şekil-şartlar açısından mükemmel. Hatta biraz fazla mükemmel... Ama bu mükemmelliğin gerektirdiği ve hak ettiği sonuçları alamıyor, zafer kazanamıyor. Peki sorun ne? Bana göre tek bir sorun yok, sorunlar var... İşte sorunlar Bir Televizyon programlarında dikkatle izleyin. Baykal, şöyle bir şey yapıyor Soru daha tamamlanmadan cevap vermeye çalışıyor ve çok uzun konuşuyor. Uzun konuşma, televizyon tekniğine aykırı. Bu nedenle o müthiş belagat güme gidiyor. Belki kendisi, uzun konuşarak kamuoyuna vermek istediği mesajı tam olarak verdiğini sanıyor ama fena halde yanılıyor. İki CHP'nin geleneksel örgüt anlayışına ve iç eleştiri mekanizmalarına pek dokunmuyor. Bu olumlu yaklaşıma karşın, demokratik mekanizmaların fazlasıyla işletildiği partide, sanki böyle bir durum yokmuş gibi açılımlar gerçekleştiriyor. Mesela 'vitrin' olarak partiye taşınan isimler, özellikle bu sorunu ortaya çıkarıyor. Parti, örgütüyle ve genel havasıyla açılımları içselleştiremiyor. Üç Tayyip Erdoğan ve AKP olayını doğru okuyamıyor. Mesela Tayyip Erdoğan'ın 'delikanlı'lığının AKP'deki oy artışında en önemli etken olduğunu düşünüyor. Bu nedenle Erdoğan'a yönelik ağır eleştiriler sıralamak istediğinde bu konuyu gündeme getiriyor, 'Kasımpaşalılık', 'delikanlılık' üzerinden eleştirilerini sıralıyor. Oysa Türkiye'de son günlerde olup bitenlere yönelik yapılacak eleştirilerin anahtar sözcükleri bunlar olmamalı. Bu konuda iletişim uzmanlarına danışmasında fayda var. Dört AKP'nin yumuşak karnının hâlâ 'laiklik, dincilik' olduğunu düşünüyor. Aklının bir köşesinde bu var, AKP'ye en etkili buradan vuracağını sanıyor. Belki bazı köşe yazarlarının iktidara yönelik geliştirdikleri kısır muhalefet yönteminden etkileniyordur ama bundan vazgeçmesi gerekir. Artık dönem değişti. AKP başka türlü zaafların içinde. Baykal'ın bu değişimi fark etmesi gerekiyor. Beş Partide müthiş açılımlar yapacakmış gibi yapıyor, böyle bir izlenimi sonuna kadar veriyor ama geleneksel tabanını küstürmek istemediği için yeteri kadar cesur olamıyor. Bu durum hem geleneksel tabanın hoşuna gitmiyor, hem de partiye yeni katılacaklarda kararsızlık yaratıyor. Altı Anadolu solu gibi bir efsane kavramın sadece bir kaç sembolik ipucunu vermekle yetinip, bunun açılımlarını sağlamak yoluna gitmiyor. Mesela "Şeyh Edebali'nin Öğütleri"yle çıkış yapıyor, ardından bunu temellendirmiyor. Böylece bizler, Baykal'ın bir şeyler yapma niyetinde olduğunu anlıyoruz ama bunu nereye vardıracağını bilemiyoruz. Ve tam da bu yüzden Baykal'a gerçekten yaklaşmak isteyenler hep bir kuşkuyu taşıyorlar. Yedi Üslubunda, tarzında, genel yaklaşımlarında toplumun alt kesimleriyle, yoksul sınıflarla bırakın özdeşleşmeyi, kolay iletişim kurmaya engel bir taraf var. Adı konulamayan tuhaf bir engel var. Belki sorun, Baykal'ın fazlasıyla steril üslubu ve tarzındadır. Türkiye gibi bin bir badireden geçen kaotik bir ülkede Deniz Baykal, biraz steril mi kalıyor ne? Oysa yoksul kesimlerin sorunlarını dile getirme gayreti var, özel yaşamında fazlasıyla mütevazı.. Bunlar tamam ama yine de Baykal'da bir İsviçreli politikacı edası yok mu?