BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  GÜNCEL

Deniz Baykal'dan gensoru sinyali

CHP Lideri Deniz Baykal, hükümeti yakın takibe aldıklarını belirtti. Baykal, Meclis açılır açılmaz TÜPRAŞ, GALATAPORT ve Kuşadası ile ilgili gensoru vereceklerini söyledi.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis açılır açılmaz TÜPRAŞ, GALATAPORT ve Kuşadası’ndaki ihalelerle ilgili olarak gensoru vereceklerini bildirdi. CHP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, Baykal’ın CNN Türk’te yayınlanan bir programda açıkladığı, gündeme ilişkin görüşlerine yer verildi. Açıklamaya göre, TBMM açılır açılmaz TÜPRAŞ, GALATAPORT ve Kuşadası’ndaki ihalelerle ilgili olarak gensoru vereceklerini belirten Baykal, "Ortaya çıkan tablo, Türkbank’tan daha ciddi. Çok pis kokular geliyor. Siyasetçiler satacakları malın alıcısıyla özel ilişkiye girmişler, en yüksek siyasi iradenin izni, bilgisi olmadan bunlar olmaz. O nedenle gensoru vereceğiz" dedi. Açıklamaya göre, programda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın "özel ilişkilerinin gün ışığına çıktığını ve Başbakan’ın sabah inkar ettiği Ofer görüşmesini, öğleden sonra kabul etmek zorunda kaldığını" savunan Baykal, "Maliye Bakanı ise kendisi için özel af çıkartan bir maliye bakanıdır. Biz istiyoruz ki, geçmişte görev yapmış bir Başbakanın yaptığı gibi Yüce Divan’da yargılama olmasın. Suç işleniyorsa, böyle bir iddia varsa yargı önüne hemen gidilsin, herkes hesabını versin. Bunun için de dokunulmazlıkların kaldırılmasını ısrarla istiyoruz" görüşüne yer verdi. 'ERMENİ KONFERANSI' Programda "Ermeni Konferansı" ile ilgili görüşlerini de açıklayan Baykal, bu konferansın engellenmesinin yanlış olduğunu vurguladı. Baykal, "Ama bu konferansın bilimsel, objektif, dengeli, gerçekleri iyi niyetle saptamaya yönelik bir toplantı olarak düzenlendiği kanısında değilim" dedi. Bu konferansın birkaç planda ele almanın mümkün olduğunu ifade eden Baykal, şunları kaydetti: "Bunlardan birisi, bu konferansın niteliği, amacı, çerçevesi ve bu konferansın neyi gerçekleştirmeyi öngördüğü? Bu açıdan bakıldığı zaman, bunun Türkiye’de Ermeni sorunu 1915 ve sonrasında yaşanan olaylarla ilgili bilimsel ve özgün tarihi araştırmalara dayalı yeni bir açılım ortaya koymaya yönelik bir çalışma olduğunu söyleme imkanı yoktur. Bu konferans, konuya belli bir perspektiften bakan, belli angaje yaklaşımı olan ve bu yaklaşımıyla tüm Türkiye’de gayet iyi bilinen dar kadronun kendi tezlerini Türkiye kamuoyuna dinletmeye alıştırmaya, kabul ettirmeye çalıştığı, bu amaçla planlandığı, bunu da bir görev olarak düşündükleri bir çalışmadır. Dikkat çekmek istediğim birinci konu budur. Bu görülmüştür, o nedenle ciddi eleştiri çekmiştir. Yani siz konuya bilimsel diyorsanız, bilimsel tartışıyorsanız diye farklı tezlere sahip insanları çağırmıyorsunuz? Niye aynı görüşte insanları bir araya getirerek sadece o tezi vurgulamaya çalışıyorsunuz?" 'BİLİMSEL NİTELİĞİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR' Konferansın bilimsel objektif, Ermeni konusunda dengeli, gerçekleri iyi niyetle saptamaya yönelik bir toplantı olarak düzenlendiği kanısında olmadığını vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: "Çok açık, çok net. Bunu söylemekten de kimsenin korkmaması lazım. Eğer belli bir baskı altında insanlar bunu tespit edemiyorlarsa, Türkiye’de bunu ifade etmek bir suç haline geliyorsa, işte tehlikeli olan budur. Türkiye’de bu dayatma var şimdi. O dayatmayı bilerek ben bunu ifade etme gereğini duyuyorum. Tek taraflı bir çalışmadır. Bilimsel niteliği söz konusu değildir. Oraya katılan insanların bu konuda yıllarını vermiş, ciddi arşiv, belge çalışması yapmış, özgün tarihçilerden oluştuğunu söylemek imkanı da yoktur. Bunlar tarihin polemiğini yapan insanlardır. Siyasetini yapan insanlardır. Böyle bir kadro işte üç üniversitemizin işbirliği ile bir araya getirilmiş, böyle bir toplantı düzenlenmiştir. Olayın niteliği budur. Bu olabilir ama ben bunun, bu olduğunun görülmesi gerektiğini söylüyorum." İkinci nokta olarak, "Türkiye’de bu konuda, bu anlayıştaki bir toplantının yapılmasının engellenmek istenmesinin yanlış olduğunu" kaydeden Baykal, Türkiye’nin demokratik bir toplum, bir hukuk devleti olduğunu vurguladı. Baykal, şu görüşlere yer verdi: "Türkiye’de bizim doğru olmadığına inandığımız, yanlış olduğunu bildiğimiz, hangi amaçlara hizmet edeceğini öngördüğümüz belli bir dar kadronun çeşitli desteklerle gündeme getirmeye çalıştığı bu konuyu gündeme getirmesi karşısında, paniğe kapılmanın bir anlamı yoktur. Bu konuda ciddi bir hata yapılmıştır. Bu konu birdenbire bir büyük telaş ve tepki konusu olarak ele alınmıştır. Konu engellenmek istenmiştir, korkutulmuştur, yıldırılmıştır ve bir mahkeme kararı ile bu önlenmek istenmiştir. Bunların hepsi yanlıştır. Bunların yanlış olması, orada yapılanın doğru olması anlamına gelmez. Önemli olan bu. Ayrıca bu konu, gündemin ana maddesi haline getirilmiştir. Bu da yanlıştır. Bu konu, Türkiye’nin gündeminin önünde falan değildir. Bunu Türkiye’nin gündeminin önüne birileri taşımaya çalışıyor. Hiç böyle bir meselesi yok Türkiye’nin. Büyük bir dert değildir bu. Türkiye AB ilişkileri büyük bir krize giriyor, bu gündem maddesi olmuyor ama bu konu manşetlerde gündem konusu haline getiriliyor." İNÖNÜ’NÜN GÖRÜŞLERİ CHP Genel Başkanı Baykal, programda SHP’nin Onursal Genel Başkanı Erdal İnönü’nün konferansa ilişkin görüşlerinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti: "Türkiye’de demokrasi var. Herkes ağırlığını isteği konunun arkasına koyar. Ben ağırlığımı, Ermeni konusunun arkasına koymayı uygun görmüyorum. Bu yaşanan olayı da Türkiye’de bir büyük demokrasi ve hukuk devleti krizinin ileri bir örneği olarak kabul etmiyorum. Ben dün Mardin’deydim. Mardin’de Kürt kökenli insanlar dahil olmak üzere bütün Güneydoğu Anadolulu insanlara Türkiye’deki terör konusunu, bunun arkasındaki ciddi yanlışlıkları anlatmaya gayret ediyordum. Ben görevimi öyle anlıyorum. Onu yapmaya çalışıyorum. Herkes görevini kendi uygun gördüğü gibi değerlendirir ve gereğini yapar."