BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00

Demokrasi Paketi ve Kader Yıldızımız

Her toplumun kader yıldızını esas olarak onun tarihsel, kültürel, dinsel, siyasal ve sosyal dinamikleri tayin eder.

Her toplumun kader yıldızını esas olarak onun tarihsel, kültürel, dinsel, siyasal ve sosyal dinamikleri tayin eder. Şahsen, KADER dediğimiz varoluş biçimlerini esas itibariyle değişmez aşkın bir kanun değil de aksine ‘olabilirliklerden’ oluşan ‘seçenekler’ olarak düşünmek gerektiği inancındayım. Böyle olunca bireysel ve toplumsal dinamiklerin oluşturulması da, tahkimi de beşeri bir çabaya ihtiyaç duyar. Kader yıldızımız iradi çabamıza bağımlı bir seyir izlediğine göre bize düşen şey de her halde o çabanın niteliğini ve niceliğini artırmak olmalıdır. İkbal’in, ‘Bil ki, ilahi takdirler sonsuzdur; sen farklı olursan kaderin de farklı olur; bir damla isen kaderin düşmektir ama bir derya isen kaderin coşmak olur’ sözü tam da bunu anlatır.

Bilindiği üzere demokrasi serüvenimizin on dokuzuncu yüzyılın ikinci çeyreğine kadar giden bir arka planı vardır. Alafranga karakteri ağır basan Tanzimat, Islahat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet gibi parametrelerle bu serüveni dikkatlice izlediğimizde her türlü iniş-çıkışa rağmen yine de bir gelişim fotoğrafı yakalamak mümkündür. Her ne kadar altyapıdan tamamen mahrum toplumsal bir vasatta inşa edilen ve bir nevi ‘Kültür Devrimi’ olarak da tanımlayabileceğimiz Kemalizm hatırına sık sık kesintiye uğramış olsa da süreç inceden inceye hep devam etmiştir. Özellikle Peker-İnönü dönemi ile iyice faşizan bir karaktere bürünüp her askeri darbe ile tecdid edilen ve özü itibariyle demokrasi ile temel karşıtlıklar içeren sivil-asker bürokratik vesayet tarafından defalarca tıkanmış-kesilmiş yolumuz belli ki bu sefer duble olarak genişletilecektir.

Tarih ve toplum araştırmalarından hiç kimsenin sahip olduğu güç ve imkanları bir başkasına kolayca devretmediğini öğrendiğimize göre, belli ki bu güç ve imkanın milletin iradesinde tutulması bir takım kurumsal ve yasal tedbirlere ihtiyaç duymaktadır. Ancak demokrasiyi tahkim etme amacına dönük en etkin tedbirin özellikle de ötekileştirilmiş kesimlerin temel hak ve hürriyetlerine daha fazla alan açmak olduğu asla unutulmamalıdır.

Türkiye’nin demokrasi serüveni de bu toplumsal yasadan ayrı düşünülemeyeceğine göre demokratik paketten beklentilerimiz hakkında küçük bir uyarıda bulunmak istiyorum. Elbette ki, oluşan yüksek beklentinin karşılık bulmasını herkes gibi ben de istiyorum. Ancak sağlıklı toplumsal gelişim trendleri açısından bakıldığında daha gerçekçi limitler arasında kalmak gerektiği kanaatindeyim. Fransız İhtilali’nden üç yıl sonra devrim kuramcılarından birisinin ‘Bu devrim kadına hiçbir hak getirmemiştir, kadının adını bile anmamıştır’ dediği için idam edildiğini unutmayalım. Dolayısıyla paketten çıkacak şeyin ileri bir demokrasinin ancak yolunu açacağını düşünmek daha doğru olsa gerek.

Bu nedenle tarih ve toplumun gelişim doğasını kavramamış olanların paketin açılmasından hemen sonra gösterecekleri tepkiyi tahmin etmek zor olmasa gerek. Bir kesimin ‘Dağ fare doğurdu’ diyerek küçümseyecekleri bu paketi eminim ki karşıtları da bildik klişelerle lanetleyeceklerdir. Fakat atılan adımları ifrat ve tefritten ayıklayarak daha doğru tanımlayacak olanın ise, ZAMAN olacağını unutmayalım.