HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, 15 Temmuz darbe girişiminin engellendiğini; ancak darbecilerin cunta sevdasının halen bitmediğini söyledi. Demirtaş, çözüm süreci içinde Öcalan için uygulanan tecridin kalkması gerektiğini ileri sürdü.
Abone olHDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili konuştu, bir kez daha demokrasiyi kesintiye uğratıp el koymak isterlerse cuntacılara yine karşı çıkacaklarını söyledi. Darbecilerin cunta heveslerinin hala devam ettiğini söyleyen Demirtaş, Türkiye'nin tarihi bir yol ayrımında olduğunu ileri sürdü.
Partisinin Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda düzenlediği mitingde konuşan Demirtaş, 15 Temmuz akşamında Türkiye'nin 36 yıl aradan sonra bir askeri darbe ile karşı karşıya kaldığını anımsattı.
12 Eylül 1980 darbesine halk olarak askeri cunta anlayışının karşısında oldukları gibi, 15 Temmuz akşamında da aynı ilkesel duruşla darbeye karşı çıktıklarını belirten Demirtaş, darbeye karşı verdikleri desteğin demokrasi mücadelesine ve özgürlük arayışına sunulan bir destek olduğunu, bugün bunun için meydanlara çıktıklarını bildirdi.
Darbecilerin şehit ettiği kişilere Allah'tan rahmet, yaralılara ise acil şifalar dileyen Demirtaş, şöyle devam etti:
"Ne zaman olursa olsun bir kez daha cuntacılar zorbalıkla, silah gücüyle, tankına, topuna güvenerek demokratik siyaset alanına müdahale ederlerse, bir cunta anlayışıyla onu kesintiye uğratıp el koymak isterlerse biz yine karşı çıkacağız. Koşullar ne olursa olsun iktidar ne kadar zulüm politikası uygularsa uygulasın biz asla bir cuntadan, bir askeri darbeden medet ummayacağız. Bunun için 15 Temmuz akşamından başlayarak sokağa çıkmış, sokağı kendi seçilmişlerini, seçtiklerini ve iradesini korumak adına direniş alanına çevirmiş herkesin direnişi meşrudur. Biz onları buradan selamlıyoruz.
"TARİHİ BİR FIRSAT VAR"
Tarihi bir fırsat var doğrudur. Önümüzde iki ayrı yolun olduğu, kavşağa geldiğimiz doğrudur. Ben darbeyi Allah'ın bir lütfü olarak tanımlamayacağım ama gerçekleşmemiş başarısız bir darbenin bizlere sunduğu bir fırsat vardır. Tam da kavşaktayız iki yol var. Biri Türkiye'yi bir kez daha mayınlı, patlayıcılarla dolu, darbe tehlikesiyle dolu yola sokacaktır, diğeri Türkiye'yi reform, demokratikleştirme, çözüm ve barış yoluna sokacaktır. İki yol da bir birinden ayrıdır ve bu yollardan hangisine yürüneceği şu günlerde, şu saatlerde artık netleşecektir. Eğer darbeden 'bir demokratikleşmeyle çıkacağız' diyorsak bu meydanın sesine de kulak verilmesi lazım.
"BU ŞANSI BERABER KULLANALIM"
Devleti yeniden organize olurken, bütün kurumları parlamentonun denetimine açık hale getirelim. Sadece orduyu değil, sivil bürokrasinin tamamını parlamentonun, Sayıştayın, Danıştayın denetimine açalım. O zaman işte devleti darbe kurumu olmaktan çıkarırız. Şuan da yapılmak istenen şey gerçek demokratikleşme ise bizim parlamentoda kurulmasını önerdiğimiz Demokratik Cumhuriyetin İnşası Komisyonu mutlaka ki hayata geçmelidir.
"ÖCALAN İÇİN TECRİT KALKSIN"
Çözüm ve müzakere, masa dediğimiz şey en erdemli yoldur. Her cesaretli siyasetçinin denemesi gereken en erdemli yoldur. Bu yolu açmanın biricik ve tek anahtarı var. Birinci önerimiz tecrit bitmelidir, İmralı sistemine son verilmeli. Tez zamanda yeniden çözüm sürecine dönüşün şartlarını oluşturmamız lazım.
"DARBE TEHDİDİ SÜRÜYOR"
İnanın ki akbabalar bu ülkenin üstünde dönmeye devam ediyorlar. Tehdit, tehlike her zamankinden daha fazladır. Belki tanklar, toplar, savaş uçakları durduruldu ama darbecilerin darbe yapma isteği, niyeti, hevesi, cesareti, cüreti kırılmış değil. Halen fırsatını bulurlarsa bu ülkede askeri bir cuntayla hepimizi teslim alacaklar. Buna direnmenin yolu eğer meydanlarda hep birlikte haykırmaksa, ikincisi de barış ve demokrasiyi güçlendirmektir. Kürt sorunu ve bundan kaynaklı yara kanamaya devam ettiği müddetçe inanınki değişen bir şey olmayacak."