BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

Demirtaş'tan olay Dersim çıkışı: Ulan hepiniz...

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Meclis grup toplantısında, CHP'nin Dersim özrüyle ilgili ve Alevi sorununa ilişkin çok sert mesajlar verdi.

Abone ol

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Meclis grup toplantısında çok sert mesajlar verdi.

Demirtaş, haftalardır üst üste Eş Başkan Figen Yüksekdağ'ın konuşma yaptığı Meclis grup toplantısında, bu hafta kürsüye çıktı.

"BEN ULAN DEMEYECEĞİM AMA..."

Demirtaş, konuşmasının Alevi sorununa yönelik kısmında, kürsüden yanında getirdiği gazete örneklerini göstererek, Erdoğan'ın Ahmet Kaya'ya çatal bıçak fırlatıldığı gün o ortamda bulunanlara yönelik söylediği 'Ulan hepiniz oradaydınız be' cümlesine atıfta buunarak "Ben 'ulan' demeyeceğim ama hepiniz oradaydınız be" dedi.

ulan.jpeg
DEMİRTAŞ GAZETE MANŞETLERİNDEN ÖRNEKLER VERDİ


Gazetelerin manşetlerini okuyan Demirtaş, Dersim'de yaşanan o kötü günlerde, aleyhte haber yapan gazetelerin temsilcilerinin bugün siyasi partilerde görev aldıklarını işaret ederek; "Bakın o dönemin üç tane gazete manşeti. Üçünün de bugün siyasi partilerde temsilcileri var. O dönem hepsi aynı partinin içinde çalışıyorlardı. Solcu Tan Gazetesi, sözde solcu Tan Gazetesi: Tunceli'de tam asayiş teessüs etti" dedi ve " Birbirinizi suçlamanıza gerek yok. Hepiniz Dersim'in sorumlususunuz. Topu birbirine atmanıza gerek yok. Alayınız suçlusunuz. Devlet olarak parti olarak hepiniz özür dileyeceksiniz ayrı ayrı. 'Dersim katliamını sen yaptın!' , 'Yok sen yaptın!' Ulan hepiniz oradaydınız be!" diyerek seslendi.

İşte Demirtaş'ın Meclis konuşması:

"O DÖNEMİN ÜÇ TANE GAZETE MANŞETİ..."

Bakın o dönemin üç tane gazete manşeti. Üçünün de bugün siyasi partilerde temsilcileri var. O dönem hepsi aynı partinin içinde çalışıyorlardı. Solcu Tan Gazetesi, sözde solcu Tan Gazetesi: Tunceli'de tam asayiş teessüs etti.

Bu Son Posta gazetesi, bugünün sağcılarının belki temsilcileri. Asiler sığındıkları sarp dağlarda imha ediliyorlar. Dersim meselesi tarihe karıştı, açlık baş gösterdi. Büyük bir şehvetle heyecan...

“TANIDIK GELİYOR DEĞİL Mİ, ÇAPULCULAR”

“Çapulcular mahkemede hesap veriyorlar.” Tanıdık geliyor değil mi, çapulcular. O dönemin çapulcuları da Dersim'den çıkıyormuş demek ki.

Dönemin Cumhuriyet gazetesi. “Şakilerden 32 kişi maktul düştü, mağaralara sığınan haydutlar takip ediliyor.”

demirtas-ulan-hepiniz-.jpg 

“ULAN HEPİNİZ ORDAYDINIZ BE"

Birbirinizi suçlamanıza gerek yok. Hepiniz Dersim'in sorumlususunuz. Topu birbirine atmanıza gerek yok. Alayınız suçlusunuz. Devlet olarak parti olarak hepiniz özür dileyeceksiniz ayrı ayrı.
"Dersim katliamını sen yaptın!" "Yok sen yaptın!" Ulan hepiniz oradaydınız be!

İşte Dersim özrü kendi aralarında bu kadar samimiyetsiz tartışma şeklinde yürüyor. Bizler bu ülkenin eşit yurttaşlarıysak, mezhebimiz inancımız yaşam tarzımız devleti ilgilendirmez. Biz devlete eşit ortaklar olarak birlikte yöneteceksek bu devletin hepimize eşit hizmet sunması döneminde hiçbir çözüm yoktur.

"BAŞA GEÇEN 'DEVLET BENİM MALIMDIR' DEDİ"

Devleti kendilerinden alınmış bir mal olarak görüyorlar. Devlet ne sizin, ne de ötekinindir, bu topraklarda yaşayan halklarındır. Kim devleti ele geçirirse kendi malı olarak görüp o şekilde yönetiyor. Bir şirket gibi. Başa geçen "Devlet benim malımdır" dedi.

İşte bu zihniyeti kırmadığımız sürece demokrasi, barış olmayacak. Onların panzehiridir işte HDP. Emekten yana, ezilenden yana bir çizgiyi halkların iktidarı olarak kurmak için.


İşte Demirtaş'ın Meclis grup toplantısı konuşmasında o satırlar: 

Ahmet Kaya'nın , iki gözümüzün ölüm yıl dönümü, 14 yıl önce 16 Kasım'da Ahmet Kaya'yı sürgünde yitirdik.

"İKİ GÖZÜM BİLSİN Kİ..."

O dostu, o kardeşi, o yoldaşı, hala sıcaklığını hissettiğimizi belirtiyoruz. On dört yıl önce 16 Kasım'da Ahmet Kaya'yı yitirdik. Bir konserinde söylemşti, şimdi biz söylüyoruz. Vallahi o dostu çok özledik. İki gözüm bilsin ki O'nun bıraktığı ülkede hala çok şey değişmedi... Ayrımcılık, hiçleştirme ve linçler devam ediyor. Kültüründen, inancından dolayı insanlar ayrımcılığa maruz kalmaya devam ediyor.

Hazır özür furyası başlamışken: Sayın Oktay Ekşi parlamentoda, Ahmet Kaya hakknda en ağır yazılar yazanlardan. Umarım özür diler.


16 Kasım Seyit Rıza ve arkadaşlarının 77. ölüm yıldönümü. Şahıslarında insanlık onuru adına direnen tüm şehitleri rahmet ve minnetle anıyoruz. Seyit Rıza’nın bize bıraktığı o baş eğmez direnişi şanımızla, şerefimizle sürdürmeye devam edeceğiz.

Özellikle Hükümetin iç ya da dış gündemler nedeniyle her sıkıştığında sarıldığı bir yöntem var, gündem değiştirme. Recep Tayyip Erdoğan bunu 12 yıl boyunca ustalıkla yaptı. Şimdi de Davutoğlu ustasını başarıyla izliyor. 

"MÜSLÜMANLAR AMERİKA'YI KEŞFETTİYSE BUNU TARTIŞMANIN FAYDASI NE?"

“1178’de Müslümanlar Amerika kıtasını keşfetti” diyor. Bunu tartışmanın faydası ne? Velev ki öyle, bunun bize faydası ne? Bir tarafta 1000 odalı saray, bütün makam araçlarnı 0 km yenileyecksin, halk senden cevap beklerken ortaya haybeden bunu atacaksın.


Türkiye’yi oyalamaya çalışıyorlar. Burada ciddi tartışılıyor olabilir ama dünyada gülüyorlar. Konuşacağın başka konu yok mu? Ne zaman sıkışsalar da Dersim katliamını, Alevileri gündeme alıyorlar. 7 çalıştaydan sonra Alevilerin sorunlarını bilmeyen mi var?

"ALEVİLİĞİ SAPKIN BİR MEZHEP GİBİ GÖRÜRLER"

Aleviliği aslında sapkın bir mezhep, Alevileri de dinden sapmış insanlar olarak görürler. Dertleri Alevileri "yola getirmek"tir. Alevileri asla eşit bir inanç olarak kabul etmiyorlar, etmezler. Tarihe de Aleviliği kabul eden Sünni liderler olarak geçmek istemiyorlar. “Benden yana olanların bu devlette işi görülür” mesajlarının verildiği dönemde, Alevilere yaşam hakkı vermezler.

Alevi açılımı... Yaptın da elini tutan mı var?! Bu hafta, hemen bu hafta yasaları meclise getirin yapalım. Cemevleri tanınsın, zorunlu din dersleri kaldırılsın. “Alevi vali de, kaymakam da, rektör de olabilecek” deyin. Kürt sorunu da böyledir. Bir Kürt gösterin kendini inkar etmeden yönetime gelebilen. Bir Ermeni gösterin böyle.

"CHP ÖZÜR DİLEYECEKMİŞ..."


CHP özür dileyecekmiş. Dersimliyi ilgilendiren bu devletin özrüdür. Birlikte mi özür dilersiniz devlet adına siz bilirsiniz. Arşivleri açın, Dersim ismini iade edin, evlatlık verilen kızların akıbetini ortaya çıkartın. Seyit Rıza’nın ve yoldaşlarının mezarlarını ortaya çıkartın.

Ne yapıyor Hükümet? Muhalefet partisini sıkıştırmak için ucuz malzeme olarak kullanıyor. Zannediyor ki Dersimli bundan mutlu oluyor. Acıyla alay etme, acıyla dalga geçme, acıyı küçümseme. Bunun adı özür değildir. Bugün farklı partilErdeler, o gün aynı partideydiler.

"YAYINLARINA BAKIN, HEPSİNİN ORTAK TEHDİTİ..."

HDP bu nedenle onları bu kadar ürkütüyor. Yayınlarına bakın, en ulusalcısından muhafazakarına kadar. Hepsinin ortak tehdidi.

G20 zirvesinde Başbakan “Gelin, sorunların çözümünde ortak yol bulalım” diyor. Bize demediğini, dünyanın zenginler zirvesindeki patronlara söylüyor. Bu ülkede söyleyemiyor. Çünkü farklılıkları bir kenara bıraktığında hiçleşecek, çünkü o farklılıklar üzerinden tekçilik üretiyor.

"BİZİM İÇİN KURTULUŞ MAKAMLARDA DEĞİL; ERMENEK VE KOBANİ'DE OLMAKTIR"

Kongrelerimiz başladı. Arkadaşlarımız yükseklere bakmasın. Bizim için kurtuluş makamlarda değil, Ermenek’te, Kobani’de olmaktır.


HDP kongreleri, yeniden kuruluş ağı olarak sürüyor. Özellikle kadınlara ve gençlere sesleniyorm, kapılarımız sonuna kadar açıktır. Siyaset yapmanız için paraya pula, şöhrete ihtiyacınız yok. Mangal gibi bir yürek ve halk sevdasına ihtiyacınız var.  Bakanlar hakkındaki gensorumuzu kurtarma faaliyetlerinin aksamaması için gelen rica üzerine erteledik.

"YIRCA'DA MEVZU SADECE AĞAÇ DEĞİL..."

Bakanlar 2 günlüğüne bürokratlarıyla Ankara’ya gelmek zorunda kalacaklardı. “Süreç açıldı, bu nedenle geri adım atıldı” diye bir şey yok. Evet, Yırca’da mevzu sadece ağaç değil. İnsanoğlu doğada kendine yetebilme konusunda bir dengeye sahiptir. Doğaya aşırı müdahale etmediğiniz zaman doğa sizi aç bırakmaz. Bugün yaşadıklarımızsa kapitalizmin aşırı kar hırsının acılarıdır.

"DOĞAYA AŞIRI MÜDAHALE ETMEDİĞİNİZ ZAMAN DOĞA SİZİ AÇ BIRAKMAZ"

Doğaya aşırı müdahale etmediğiniz zaman doğa sizi aç bırakmaz. Bugün yaşadıklarımızsa kapitalizmin aşırı kar hırsının acılarıdır. Gelişme adı altında talana başladılar. Yırca işte bunun örneğidir. O zeytinlikler orada bir kültür, insan ilişkileri yaratmış. O ağaçları kesmekle bunların tamımını ortadan kaldırıyorsunuz. Orada termik santral kuracaksınız, orada artık köy kahvesi olmayacak. Düğünler farklı olacak artık. O köylüler termik santralde çalışmak zorunda kalacaklar. Bugün kazandıklarından azını kazanacaklar. 

Grev, eylem yapacaklar, altında oturup havasını soludukları hava yerine polis gazı soluyacaklar.

Yırca’da açlık yok şimdi. Termik santral yapsınlar, 5 yıl sonra gidin bakın işsizlik olacak. Bunu kalkınma olarak yutturuyorlar. Karşı çıkanları geri kafalı olarak niteliyorlar. Tarihini, kültürünü, geçmişini satıp karşılığında para almayı uyanıklık olarak sunuyorlar. Almanya’da bir ağaç kesemezsin ama bir Alman şirketi gelip burada ormanını keser, sesini çıkartamazsın. Polis gelir seni alır.

"AKP KAPİTALİST BİR PARTİ" 

AKP kapitalist bir parti. Paradan başka taptıkları bir şey yok. O dere bize aittir bize, insanlığa. Hasankeyf’te, Yırca’da direnenlerin yanında olacağız. Soma’da, Ermenek’te olacağız. Tek umut biziz.  Bunu yapabilecek gücümüz var. 2015 seçimlerinde bütünlüklü politikalarımızla gerçek bir alternatif olarak ortaya çıkacağız.