DTK kongresinde konuşan Demirtaş, CHP liderinin YPG'ye dönük çıkışını eleştirirken 'Cizre'ye gel' çağrısında bulundu.
Abone olDemokratik Toplum Kongresi (DTK) 1. Olağanüstü Kongresi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu’nda başladı.
Kongreye, DTK Eş Başkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve HDP’li vekiller katıldı.
Kongrede konuşan Demirtaş, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na 'Cizre'ye gel' çağrısında bulundu. Kılıçdaroğlu'na seslenen Demirtaş, “200 insanı yaktılar, 70 cenaze morglarda bekliyor. Cizre’ye gitmiyorsan da, kalk Davutoğlunu eleştir. Bize ‘Terörle arana mesafe koy’ diyemezin. Burada en büyük terör destekçisi AKP’nin kendisidir, o zaman bu mesafeyi onlara koy. Bir gün bir laf ettin mi?” diye konuştu.
Selahattin Demirtaş'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Partimiz adına tekçiliğin ne kadar tehlikeli olduğunu bedelini ödeyen bir halk olarak iyi biliyoruz. Buna karşı hakiki bir kurumsallığı oluşturmak durumundayız. Siyasi anlayışlarımız, inançlarımız farklı, dünyanın her tarafında öyledir.
Bir yerde bağımsız bir devlet kuruldu diye tek bir siyasetin olacağı durumu faşizmden başka bir şey değildir. Türkiye Cumhuriyeti tekçilik üzerine inşa edildi. Her şeyi bir ulus üzerinde inşa etti, faşizan bir rejim inşa etti.
TÜRKLER BUNUN HİTLER'İN SLOGANI OLDUĞUNU BİLMİYOR MU?
Davutoğlu, Manisa’da ‘Tek milletiz, kimse buna müdahale edemez’ diye bas bas bağırıyor. Bundan heyecan duyan Türkler bunun Hitlerin sloganı olduğunu bilmiyorlar mı, görmüyorlar mı? Bir faşist sloganı alkışladıklarının farkındalar mı, bunu merak ediyorum.
Bu bizi heyecanlandırmıyor, bizi ürkütüyor. Toplumun bir kısmı heyecan duyabilir, bu bizi birleştirmiyor. Böylesi bir anlayışa karşı mücadele ederken asla bunlara benzememeliyiz. Kongremizin temel hedefi demokratik toplumu inşa etmektir.
Bağrında bütün farklılıkları barındıracak bir paradigmayı oluşturmak durumundayız, ama halen de tekçi zihniyetten kurtulmuş değiliz. Bunu pratikte göstermek durumundayız. Demokrasiyi pratikleştirerek yapmalıyız.
Elbette kazanacağız, ama mevcut durumdan öte bir kazanım olmalıdır. O da çoğulculuğun kabulü, farklı siyaset anlayışların temel ilkelerde buluşması mantığıyla olmalıdır. Kürtlerin bundan dolayı dışlanmaması, ötekileştirilmemesi gerekiyor. Bunların hepsi çoğulcu demokrasi adına garanti altına alınması gerekiyor. Bunun örneklerini her alanda inşa etmek durumundayız. Bunu yaparsak bütün zorlu süreçlerin üstesinden gelebiliriz.
DEMOKRATİK ULUSU İNŞAA ETMEK ZORUNDAYIZ
Ben İmralı’da Sayın Öcalan’ın on yedi yıldır bunun üzerinde çalıştığını söyleyebilirim. Şunu da hakkını vererek, bütün yeryüzünde mücadele eden özgürlük hareketi olarak da en büyük gelişmeyi sağlayan da bizleriz, en büyük mesafeyi bizler kat ettik. IŞID, Ehrar-u Şam ve diğer örgütleri gördünüz, İslam’ı ne hale getirdiklerini gördük. Ulus devleti mahkum ederek demokratik ulusu inşa etmek zorundayız.
Bize dayatılan tekçiliği yeniden tahkim etmek için ellerindeki bütün zor araçlarını devreye koyuyorlar. Tekçilikle ittifak kurmuş bütün zihniyetler ve yapılar birleşmiş durumdalar. Devleti bir tek kolon üzerine inşa ederseniz, o kolon sarsıldığında devlet de sarsılmış olacaktır.
Biz ise şimdi devleti demokratikleştirelim diyoruz. Tek bir kolon üzerinde devlet inşa edilebilir mi, mümkün değil. Bundan dolayı da gelin beraber demokratik bir şekilde başka kolonlarla bunu yapalım diyoruz. Toplumu kendisini her yerde yönetebilecek demokratik mekanizmaları oluşturalım. Tek bir kolon üzerinde devleti kurtaracağız diyecekseniz, yanılacaksınız. Cumhuriyet Halk Partisi de bundan azade değildir.
KILIÇDAROĞLU'NA YPG ELEŞTİRİSİ
Sayın Kılıçdaroğlu, siz kendiniz ‘YPG, kendi halkını koruyan bir örgüttür’ dediniz. Bir yıl içinde YPG veya PYD hangi terörist eylemi yaptı da onu terörist ilan ediyorsunuz? Bizler ilkeler üzerinde konuşuyoruz.
Geçen yıl bir YPG’linin cenazesine katılan bir AKP’li için Kılıçdaroğlu, ‘Bu milletvekilinin de dokunulmazlığını kaldıracak mısınız’ diye soruyor. Bunları soracağınıza, cenazelere, tabutlara yapılan saldırıları sorun. AKP’yi sıkıştıracağım diye, halkın taziyelerini gündemleştirirsen, halk senin yüzüne bakmayacaktır.
Acı üzerinde yürütülen siyaseti reddediyoruz. Cenazeye sahip çıkmamak onursuzluk, yerden kaldırmamak onursuzluktur. Bundan insan olarak utanıyorum. Davutoğlu’ da kalkıp senin de milletvekillerin gitti derse ne oldu, bunun üzerinden siyaset yapılır mı? İşte tekçilikle birleşmek böyle bir şeydir.
SAYIN KILIÇDAROĞLU CİZRE'YE GELİN O ZAMAN!
Sayın Kılıçdaroğlu Cizre’ye gelin o zaman. İki yüz insanı yaktılar, yetmiş cenaze morglarda bekliyor. Masum insanları yaktılar. Cizre’ye gitmiyorsan da, kalk Davutoğlunu eleştir. Bunu yapacağına kalkıp bize ‘Terörle arana mesafe koy’ diyemezin.
EN BÜYÜK TERÖR DESTEKÇİSİ AKP'NİN KENDİSİDİR
Burada en büyük terör destekçisi AKP’nin kendisidir, o zaman bu mesafeyi onlara koy. Bir gün bir laf ettin mi? Hayır. AKP ve CHP nasıl bir araya gelebiliyor, tek kolon, tekçilik üzerine hepsi yemin etmişlerdir. Bundan dolayı da bir araya geliyorlar.
BİR ŞEHİR TANKLARLA VURULUR MU?
Sur hala tanklarla vuruluyor. Bir şehir tanklarla vurulur mu? Bunu bir gün hükümete sordun mu, hangi anayasada bu var, ordunun yetkilerinde bu var mı, Vali’nin yetkilerinde bu var mı?
Yerleşim yerlerinde bir devletin kendi yurttaşına karşı yaptığı bu durum bir suçtur. Erdoğan, Beşar Esad için bunu diyordu, kendi halkına tankla topla saldıran o halkın lideri olabilir mi? Bugün AKP ve Erdoğan bunu yapıyor.
EY KILIÇDAROĞLU BUNA KARŞI BİR ŞEY SÖYLEDİNİZ Mİ?
Ey Kılıçdaroğlu buna karşı bir şey söylediniz mi? Yok. O zaman AKP’den ne farkınız var. Tekçi zihniyetin yol açtığı bu faciayı temizlemek bize düşüyorsa, o zaman buna benzemememiz gerekiyor. Demokrasi konusunda ilkeli durmamız, ahlaklı durmamız gerekiyor.
CİZRE'DE NUSAYBİN'DE BİR HALK İLE MÜCADELE EDİLİYOR
Cizre’de, Nusaybin’de, İdil’de terörle mücadele edilmiyor, bir halk ile mücadele ediliyor. O zaman tanımımızda bir yanlışlık var. On beş milyonluk bir halk var, hepsini terörist ilan ediyorsunuz. Eğer böyle yaparsanız bir halk da elinden ne geliyorsa size karşı direnecektir.
Başkasının hakkını, hukukunu, namusunu, ırzını, toprağını, dilini, dinini elinden alanlara karşı direnmek, ahlaklı bir direnmedir. Biz terörü ve şiddeti desteklemedik, Ankara’da da, Brüksel’de de buna karşı geldik. Ama bir halkın ezilmesine de göz yummadık, yummayız da. Gelin bu konuları beraber çözelim, Sayın Davutoğlu.
SAVAŞSIZ KANSIZ ÇÖZÜM BULMAK DURUMUNDAYIZ
Böylesi tarihi dönemlerde, tarihi kişilikler cesaret gösterirlerse felaketlerden kurtuluş olur. Yakın geçmiş ve tarih de buna tanıklık etmiştir. Gerek Türkiye ve Kürdistan halklarının siyasi öncüleri olarak zulme karşı direnişi ortaya koymak, savaşsız, kansız çözüm yollarını ortaya koymak durumundayız.
İzleyen ve yedekleyen bir siyaset en fazla halka kaybettirir. Bu da daha fazla halkın ve gençlerin kaybetmesine yol açacaktır. DTK bu kongre felsefesiyle, kuruluş felsefesiyle hareket edeceğine inanıyor, bu duygunun gelişmesi için elimizden gelen katkıyı sunmaya hazırız. Bunu birlik ruhuyla, tekçilikle değil. Birleştirici ruhu ve çabayı bekliyoruz. Şimdiye kadar büyük emekler verildi, çaba gösteren arkadaşlara başarılar diliyor.”