Barış ve Demokrasi Partisi, valiliklerin 18 Mart'ta Nevruz kutlamalarının yasaklanması kararını dikkate almayacak
Abone olNevruz gerilimi tırnanıyor. Yasak kararını dinlemeyeceklerini açıklayan Demirtaş, emniyet yetkililerine gerginlik çıkmaması için ilginç bir çağrıda bulundu:
"Valilik, Emniyet suç işliyorsa, bizim tavsiyemiz yarın suç işlemeye devam etmesinler. Emniyet müdürlüklerinin, karakolların içinden çıkmasınlar, gerginlik çıkmasın. Gerginlik yaratan kendileridir. Halk kendi nevruzunu kutlayacaktır."
Barış ve Demokrasi Partisi, valiliklerin 18 Mart'ta Nevruz kutlamalarının yasaklanması kararını dikkate almayacak. Valiliklerin restine BDP de restle karşılık verdi. Geri adım atmayan parti yönetimi kutlamalar için hazırlık yapıyor.
Diyarbakır Valiliği'nin yarın nevruz kutlamalarına izin vermeyerek, 21 Mart gününün gösterilmesi üzerine BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Van Bağımsız Milletvekili ve DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ile parti binasında basın toplantısı düzenledi.
127 MERKEZDE KUTLAMA
Demirtaş, hükümetin bu yıl nevruzu açıkça yasaklamaya cesaret edemeyeceği için 21 Mart'ta kutlanması yönünde devlet kararı aldığını söyledi. Demirtaş, şöyle dedi:
"Bu nedenle 21 Mart hariç, mitinglerimizin tamamı yasaklandı. İki gün önce bize bile tebligat yapılmadan basın aracılığıyla duyuru yapılarak nevruz etkinlikleri yasaklanmış oldu. AKP'nin yasağına karşı daha önce planlanmış 127 merkezin hiç birinde Nevruz planlama ve kutlamamızı iptal etmediğimizi halkımıza duyuruyoruz. İstanbul ve Diyarbakır dahil olmak üzere ayın 21'ine kadar planlanmış ne kadar etkinliğimiz varsa, tamamı yer ve saat değişmeden aynı şekilde hayata geçirilecek. AKP sadece mitinglerimizi yasaklamıştır. Nevruz kutlamaları yasaklanmamıştır. Dolayısıyla aynı yer ve saatte nevruz kutlaması yapacağız. Miting yapma şansımız olmayabilir. Bu nedenle nevruz kutlamaları yasaklı değildir, engellenemez. Halkımız bu kararlılıkla nevruz kutlamalarına sahip çıkacaktır."
HÜKÜMET SUÇ İŞLİYOR
Hükümetin aldığı erteleme ve yasaklama kararının kendileri açısından meşruiyeti olmadığını belirten Demirtaş, şöyle devam etti:
"Bu idari karardır. Hukuki, kanuni hiç bir dayanağı yoktur. Meşru değildir. Meşruiyet olmayan, suç teşkil eden kararı halkımız tanımayacaktır. Ortada bir kanuna uygun durum söz konusu değildir. Tam tersine halkın nevruzu kutlaması hukuki, meşrudur. Valilik ve İçişleri Bakanlığı'nın kararları hukuki dayanaktan yoksundur. Suç işleyen bir hükümete karşı halkımız doğru tutum neyse onu alacaktır. Biz bir kez daha bütün nevruz kutlamalarına hiçbir şekilde engel ve yasak yokmuş gibi katılımın en güçlü düzeyde olması çağrısını yapıyoruz . İstanbul'da da aynı şekilde arkadaşlarımız hazırlıklarını devam ettiriyor. Ayın 19'u 20'si ve 21'ine ilişkin tüm planlamalarımız devam edecektir."
"FAŞİST BİR ZİHNİYETTİR"
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin nevruz tartışmasında yürütülen ilk günden bu yana provokasyon peşinde olduğunu ileri sürdü. Demirtaş, şöyle dedi:
"Bütün derdi halkın tedirgin olması, nevruzda alanlara çıkmaması için provokasyon yapmaktır. Bir hükümet, devlet provokatör olmuşsa, o ülkede hiç birimizin güvenliği yoktur. Hükümet şu anda yaptığı bu oyunlarla, bu kirli, çirkin provakasyonlarla ülkeyi germek dışında başka birşey yapmıyor. Bütün bu sorumluluk AKP hükümetinindir. Nevruzu yasaklamak, baskı kurmak, gerilim yaratmak AKP'nin kirli politikalarının bir sonucudur. Bugüne kadar hiçbir nevruzda gerilimin tarafı olmadık. Hengi nevruzda gerilim yaşanmışsa devletin, hükümetin bu şekildeki tavırları nedeniyle yaşanmıştır. Bu bizler açısından kabul edilemez bir durumdur. Bir halkın nevruz bayramını hangi günde kutlayacağına devlet, hükümet karar veriyorsa, o hükümetin zihniyeti faşist bir zihniyettir."
Kürt halkına Ak Parti'nin biçtiği rolün kölelik ve onursuzluk olduğunu söyleyen Demirtaş, halka, "Böylesine kritik bir dönemde onurlu geleceğine, kendi özgür geleceğine sahip çıkma adına meydanları doldurma vaktidir" dediklerini anlatırken şöyle konuştu: "Nevruz bunun en büyük fırsatıdır. AKP'nin yasağına karşı evde oturma zamanı değildir. Bu baskı ve faşizmi, bu onursuzluk dayatmasını kabul etmediğimizi göstermek için meydanları, alanları doldurma dışında bir seçeneğimiz yoktur. Bütün Ortadoğu halklarını, Kuzey Afrika'nın geleceği belirlenirken, Türkiye'de yaşayan Kürt halkı bu dönemde sessiz kalırsa 100 yıl daha köle gibi yaşayacaktır. Bütün hesap budur. Çocuklarımız, torunlarımız bizim çektiğimiz acıları çeksinler istemiyorsak, bu gidişatı durdurmak zorundayız. Bizler bir halkın kendi kaderini kendi elleriyle belirleme hakkını asla başkasına teslim etmeyeceğiz. Herkes bütün baskılara karşı onurlu bir duruş ve direnişi segileme gibi tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Bizler bu tarihi sorumluluk için tüm seçilmişler olarak halkımızın emrinde olacağız. Halkımızın bize gösterdiği yol bizim için talimattır."
"SES CİHAZLARIMIZ 'GÖZALTINA' ALINDI"
Demirtaş, gazetecilerin, güvenlik güçlerinin nevruz kutlaması yapalack alanına girişe izin vermemesi durumunda ne yapacaklarına ilişkin sorusu üzerine, güvenlik güçlerinin böyle bir yetkisi olmadığını savundu. Demirtaş, "Nevruz kutlamasını engelleyemezler. Mitingimizi yasaklamış durumdalar. İki TIR dolusu ses cihazımıza da el konulmuş, 'gözaltına' alınmış. Ses cihazları heralde KCK'lı olmakla suçlanacaktır. Onun dışında başka bir şeyi yasaklayamazlar. Nevruz kutlaması yasak değildir. Zaten cihazlara el konulduğu için miting şeklinde olmayacaktır. Ama 'Nevruzu kutlayamazsınız' diyemezler" dedi.
"KARAKOLLARIN İÇİNDEN ÇIKMASINLAR"
Diyarbakır Valiliği'nin yasalara aykırı, yetkisini aşan bir iş yapmayacağını umut ettiğini ifade eden Demirtaş, şöyle dedi: "Ses cihazına el koymak suçtur. Mahkeme kararı, dayanak yok. Gidip ses cihazlarına el koyup Emniyet Müdürlüğü bahçesine çekmek suçtur. Valilik, emniyet suç işliyorsa, bizim tavsiyemiz yarın suç işlemeye devam etmesinler. Emniyet müdürlüklerinin, karakolların içinden çıkmasınlar. Gerginlik çıkmasın. Gerginlik yaratan kendileridir. Halk kendi nevruzunu kutlayacaktır. Umut ediyorum böyle yaklaşım içinde olmazlar, tavsiye de etmiyorum. Bize düşen şey AKP'nin haksız, hukusuz yasağına boyun eğmek değildi. Geri adım atmamak bize, direnen halklara düşer. Geri adım atması gereken haksız, hukuksuz gayrımeşu tutum içinde olanlardır. Nevruz 1 gün değildir. Nevruz direniş ruhunun kendisidir. Bizim açımızdan 365 gün 6 saat Nevruz'dur zaten" diye konuştu.
TUĞLUK:HÜKÜMETİN BU YAKLAŞIMI TAHAMMÜLLERİ ZORLUYOR
Van Bağımsız Milletvekili ve DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, yıllardır halkın büyük coşkuyla anlam yüklediği nevruza yasak getirmenin, bir halkın iradesine saygısızlığı ifade ettiğini söyledi. Tuğluk, şöyle konuştu:
"Bu ülkenin Başbakanı çıkıp dünyaya demokrasi dersi veriyor, halk iradesine saygı çağrısında bulunuyor. Fakat bir halkın özgürlük bayramını demokratik bir şekilde kutlamasına izin vermiyor. Biz burada bir iyiniyet göremiyoruz. Yapılmak istenen tam bir tahrik ve provakasyondur. Bütün iyiniyetli çabalarımıza verilen yanıt yasaklamadır. Artık hükümetin bu yaklaşımı tahammülleri zorluyor. Nereye kadar buna sabredeceğiz? Biz milyonlara ulaşmış bir halk gerçekliğinden geliyoruz. Milyonların desteğini alan bir organizasyona Ankara'dan oturup müdahale ediliyor. Aksine aldıkları bu kararla güvenliği tehdit eder hale getiriyorlar. Nasıl yapılması gerekiyorsa, nasıl davranmamız gerekiyorsa öyle davranacağız."
HİÇ BİR GÜÇ DURDURAMAZ
Halkın yıllardır kutladığı demokratik, meşru kutlamasına izin verilmediğini öne süren Aysel Tuğluk, iradelerine bu kadar müdahale edilmesine izin vermeyeceklerini, tahrik ve provokasyona rağmen yarın yapacakları kutlamanın barışçıl geçmesine çaba harcadıklarını söyledi. Tuğluk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buradan uyarma gereği duyuyoruz; Daha fazla tahrik etmeyin, daha fazla gerginleştirmeyin. Cidden artık bu yaklaşımlar kaldırılabilir olmaktan çıktı. Bu uygulamaların neresinde iyiniyet ve barışa dair yaklaşım görelim? Bütün bunlar bu ülkeyi iyi bir noktaya götürmüyor. Bu uygulamalar ülkeyi kasoa götürüyor, gerginliğe sürüklüyor ve ciddi bir şekilde Türk-Kürt kardeşliğini zedeliyor. Bir halk gerçekliği ve mücadelesini hiç bir güç durduramaz. Bizim bu yaklaşıma karşı tutumumuz elbette onurumuzu savunmak ve direnmek olacaktır Bu kadar acıyı ve bedeli, yok sayan zihniyete boyun eğmek için vermedik. O nedenle mücadelemiz büyüyerek devam edecek. Ama bu süreci gerginleştirerek, çatıştırarak değil, oturup konuşarak halledelim istiyoruz. Bütün amaç ve çabamız bunun içindir. 'Teslim alırız, sustururuz, halkın sokağa çıkmasını engelleriz' gibi bir beklentileri varsa bu büyük bir yanılgıdır, olmayacaktır. Bu zalimce tutuma karşı halkımızı nevruz alanlarını doldurmaya davet ediyorum. Bugünler özgür, demokratik geleceğimizi oluşturmak açısından mücadele etme günleridir. Zaten bu halkın iradesinden korktukları için bunu yapıyorlar. Aslında bu yasaklamaları acizliğin ifadesidir. Yoksa bu kadar korkmazlar. Halkın kendi değerlerine nasıl sahip çıktığını görüyor ve korkuyorlar."