Demirtaş'tan herkesi şaşırtacak PKK çıkışı!
HDP'nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahhatin Demirtaş dikkat çeken açıklamalarda bulundu. PKK'yı temsil etmediklerini söyleyen Demirtaş 'Siyasi kanadı da değiliz' açıklamasını yaptı.
Abone olCumhurbaşkanlığı yarışında 6 adaydan biri olan HDP'li Selahattin Demirtaş Edirne Cezaevi'nde Amerika'nın Sesi'ne konuştu.
Demirtaş şu açıklamaları yaptı:
"Başka bir partiye bize yapılanlar yapılsaydı ortada partinin tabelası bile kalmazdı. Fakat biz de bu psikolojik harekata karşı etkili söylem ve eylemler geliştirmekte yetersiz kaldık. Kendimizi topluma daha iyi anlatabilmenin yolunu bir şekilde bulabilmeliydik.
"PKK'YI PKK TEMSİL EDİYOR BİZ DEĞİL"
Diğer partilerin ilişkisi ne kadarsa bizimki de o kadardır. Bizim diğer partilerden farkımız Kürt sorununun çözümü konusundaki yöntem ve anlayış farkıdır. Biz PKK'nın de diyalog, müzakere yöntemiyle ikna edilerek silah bırakmasını savunuyoruz. Diğer partiler bu meseleye sadece terörle mücadele perspektifiyle yaklaşıyor. Bu politikalara katılmadığımız için bizi PKK'nın siyasi kanadı gibi lanse etmeye çalışıyorlar, ama biz Türkiye'de yasalara uygun kurulmuş demokratik, meşru bir siyasi partiyiz. PKK'yı temsil de etmiyoruz, siyasi kanadı da değiliz. PKK'yı PKK temsil ediyor, biz değil. Biz silah ve şiddet yöntemlerini benimsemiyor, demokratik siyasi mücadeleyi tercih ediyoruz. Bununla birlikte hükümetin terörle mücadele politikalarını ve meseleyi şiddet yoluyla bastırma girişimlerini de doğru ve sonuç alıcı bulmadığımızı belirtiyoruz. Daha barışçıl ve diyaloga dayalı ikna yöntemlerini öneriyoruz. Bu da bizi ‘terörist' yapmaz kesinlikle."
"SEÇİM EŞİT VE ADİL DEĞİL"
Şu anda Türkiye'de 1,5 yıldır devam eden Olağanüstü Hal var. Yargı, medya, akademi dünyası, bürokrasi ve toplumun geneli üzerinde ağır bir iktidar baskısı var. Erdoğan devletin bütün imkanlarını sınırsız bir şekilde kullanarak seçim kampanyası yürütüyor; bense bir hücredeyim. Toplumda ciddi bir korku var. İnsanlar tutuklanmaktan, işinden olmaktan çekindikleri için görüşlerini açıklayamıyorlar. Eşit ve adil olmayan seçim koşullarında 24 Haziran seçimlerine doğru gidiyoruz. Sadece benim partim HDP'den milletvekili, belediye başkanlıkları dahil binlerce siyasetçi, yüzlerce gazeteci cezaevinde tutuluyor. Ancak biz yine de Türkiye'nin iç dinamikleri ve demokrasi yoluyla bunları aşacağına inanıyoruz."
"HDP BARAJI AŞACAKTIR"
HDP barajı aşacaktır mutlaka. Arkasında çok güçlü ve kararlı bir halk desteği var. Böyle bir sorunla karşılaşacağımızı düşünmüyorum."
HDP MECLİS'E GİREMEZSE NE OLUR?
"Temsilde adalet büyük yara alır ve TBMM'nin o günkü temsil meşruiyeti tartışmalı hale gelir. Hiçbirimiz bunu istemeyiz. Çünkü böyle bir durumda 70 civarında HDP sandalyesi haksız bir şekilde AKP'ye geçmiş olur ve bu ciddi bir demokrasi krizi ve problemidir. Bunun böyle olmaması için halk HDP'ye ciddi bir şekilde sahip çıkacak ve barajı aşmasını sağlayacaktır."
"BİZİMLE BİR ARADA OLMAKTAN ÇEKİNİYORLAR"
Diğer partiler Türkçülük ortak paydasında kolaylıkla birleşebiliyorlar. Biz milliyetçi bir parti değiliz. Çok kültürlülüğe inanıyor ve buna uygun politikalar üretiyoruz. Diğer partiler bu gerçekliği kabullenmekte ve evrensel demokratik ilkeleri eksiksiz sahiplenmekte zorlanıyorlar. Bu nedenle bizimle bir arada olmaktan çekiniyorlar. Daha çok da sağ bir ittifak anlayışları var. İki sağ ittifak yanında bir tek biz sol demokratik ittifakı kendi içimizde kurmayı başardık, seçime de böyle gidiyoruz."
"SEÇİMİN SÜRPRİZİ OLACAĞIM"
Seçimin sürprizi ben ve partim HDP olacaktır, buna yürekten inanıyorum. Partim tahminlerin çok üstünde bir oy oranına ulaşacaktır, benim de hedefim ikinci tura kalmaktır. Zaten biz HDP olarak girdiğimiz her seçimde Kürtler dışındaki kesimlerden de oy almayı başardık. Bizim demokrasi, adalet, eşitlik, barış ve ekonomiye dair politikalarımız sadece Kürtler için değil ki, bütün Türkiye toplumu için bu ilkesel politikalarımızı ve çözüm önerilerimizi ortaya koyuyoruz. Biz Türkiye toplumunun bir arada ve güven içerisinde geleceğe yürümesinin evrensel demokrasinin inşasından geçtiğine inanıyoruz. Bu mesajlarımız da farklı toplumsal kesimlerde giderek daha fazla karşılık buluyor."
"İKİNCİ TURDA BEN KENDİLERİNDEN DESTEK İSTEYECEĞİM"
Hepsine başarılar diliyorum sadece. Kampanyada ne yapacaklarını biz de yakından izleyeceğiz. Sanırım ikinci turda ben kendilerinden destek isteyeceğim."
"BURADAKİ İMKANLARIM ÇOK SINIRLI"
Ben yüksek güvenlikli bir cezaevinde küçük bir hücrede tutuluyorum. Hakkımda hiçbir şekilde adil bir yargılama yapılmadan siyasi bir rehine muamelesi görüyorum. Buradaki imkanlarım çok sınırlı. Sadece avukatlarım ve mektup aracılığıyla dışarıya mesaj ve açıklamalar gönderebiliyorum. YSK bugüne kadar benim bu olumsuz koşullarıma dair bir karar almış değil. Diğer adaylarla eşit koşullarda bir yarış olmayacağı gün gibi ortada.
2014'te Erdoğan karşısında yer almanız ve o zaman "Seni başkan yaptırmayacağız" çıkışınız bugünkü tutukluluk haliniz konusunda ne derece etkili olmuştur? Sizce Erdoğan, Selahattin Demirtaş hakkında ne düşünüyor?
SEÇİM VAATLERİ
Ekonomide üretime dayalı kalkınma modelini esas alıyoruz. Tarım, hayvancılık, sanayi, teknoloji ürünleri gibi alanlarda yerli üretimi arttıracak tedbirler almalıyız. Çalışanların haklarını arttırırken, işsizliği önleyecek istihdam imkanları yaratmalıyız. Dış borcumuz ve cari açığımız çok yüksek. İhracat kalemlerini arttırmadan bunun üstesinden gelemeyiz. Bu nedenle yerli üretimi teşvik eden tedbirler en üst seviyeye çıkarılmalıdır. Askeri harcamaları minimuma indirecek barış politikalarını hayata geçirmeliyiz. Çalışanların üzerindeki vergi yükünü yüksek gelirli kesimlerle adil bir şekilde paylaştırmalıyız. Temel hak ve özgürlükleri evrensel standartlarda güvence altına alan yeni bir anayasanın yapılmasını sağlamalı ve yasal, idari, yargısal pratik tedbirlerle insan hakları alanında eksiksiz bir Türkiye yaratmalıyız. Yeni denetim kurulları, mekanizmaları oluşturulmalı. Eğitim müfredatında insan haklarını etkili bir başlık haline getirmeliyiz. En kısa zamanda güçlü bir demokratik parlamenter sisteme geçiş yapmalıyız.
CUMHURBAŞKANI OLURSA...
Biz bütün Türkiye yerel yönetimlerinin idari, siyasi özerklik ile daha iyi bir hizmet sunacağına inanıyoruz. Bizim savunduğumuz model teritoryal veya etnik bir özerklik değil, bütün Türkiye için idari bir reform önerisidir. Türkiye'nin bölünmesi tartışmaları diye bir gündemimiz olmadı hiç. Biz bütün etnik kimliklerin Türkiye'nin birliği içerisinde eşit ve özgür bir yönetim anlayışıyla bir arada yaşamasını savunuyoruz. Bunun dışında bir amacımız ve ajandamız yoktur, olmayacaktır."