BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Demirtaş'tan flaş Öcalan açıklaması!

BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan'ın İmralı'daki odasının değiştirildiğini açıkladı.

Abone ol

Partisinin Diyarbakır'da yapılan parti meclisi toplantısına katılan BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Abdullah Öcalan’ın yeni yeriyle ilgili de bilgi veren Demirtaş, Öcalan’ın 1999 yılında yakalandıktan sonra 4 yıl boyunca kaldığı odaya geri döndüğünü dile getirdi. Demirtaş, “Oda, 1999 yılında ilk götürüldüğünde konulduğu odadır. Hücredir, oda falan değil. Eski hücresinden birkaç metrekare daha büyük bir hücredir. Yeni bir oda ya da yeni bir yapı değil. İmralı başlı başına tecrit sistemidir, kapanması lazımdır.” dedi.

"ÖCALAN'LA BİRLİKTE FOTOĞRAF ÇEKTİRDİK!"

İmralı’da Abdullah Öcalan’la birlikte fotoğraflar çektirdiklerini belirten Demirtaş, bu fotoğrafların kendilerine ne zaman verileceğinin belli olmadığını dile getirdi.

Demirtaş, “Bakanlığın yetkisinde olan bir şey, yakın zamanda almak istiyoruz. Bütün cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerle fotoğraf çektiriliyor. İmralı Cezaevi’nde de Türkiye Cumhuriyeti hukuku uygulanıyorsa en azından sıkıntı olmaması lazım, fotoğrafların verilmesi lazım.” şeklinde konuştu.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın PKK’lıların sadece yüzde 20’sinin çekildiği yönündeki açıklamasına da değinen Demirtaş, Başbakan'ın rakamlar üzerinde durmaması gerektiğini savundu. Yüzde yüz çatışmazlık ortamının oluştuğunu, ölümlerin durduğunu anlatan Demirtaş, “Rakamlara takılarak konuşmak doğru olmaz, hükümetin önünde bir görev var. Ciddi demokratikleşme adımları atması gerekiyor. Seçimler var. Bir süre var. Hükümet süreyi doğru kullanırsa halkın beklentileri doğrultusunda adım atarsa kimse kaybetmez.” şeklinde konuştu.

DÜN "HÜCRESİ DEĞİŞMELİ" DEMİŞTİ

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK çizgisinde yayın yaptığı gerekçesiyle Danimarka'da mahkemenin yayın lisansını iptal kararı aldığı Nuçe TV'nin sorularını dün gece telefonla yanıtladı. 

Demirtaş, 'İkinci aşama' olarak nitelendirilen 'ateşkes' ve PKK'nın silahlı gruplarının sınırların dışına çekilmesinin tamamlanmasından sonraki demokratikleşme, yasal anayasal değişikliklerin gerçekleşeceği döneme yaklaşıldığını anlatırken şöyle dedi:

"Sayın Öcalan'ın içinde bulunduğu koşulların değişmesi, dünya ile doğrudan temas kurabilmesi, düşüncelerini, sürece dair önerilerini doğrudan iletebilmesi, bu sürecin karakterini, gidişatını belirleyecektir.

Öcalan birinci aşamada konumunun ağırlıklı olarak araçsal düzeyde ele alındığını, gençlerin ölümünün durması diyalog, müzakere döneminin başlaması için en azından bunun katlanabilir olduğunu ifade ediyordu.(...)

Bu kadar köklü ve büyük bir çözüm projesinde bu tür basit şeylere takılıp da süreç ilerlemezse gerçekten de yazık olur. Kendisinin bu konudaki yaklaşımı son derece fedakar ve özverilidir. Kendi kişisel durumundan öte sürecin selameti, doğru işleyebilmesi açısından bu tür değişikliklerin olması gerektiğini belirtiyor. Biz de katılıyoruz."

Demirtaş, 'Kürt halk önderi' olarak nitelendirdiği Öcalan'ın KCK, halk, bölgesel siyaset dengeleri üzerindeki etkisi göz önüne alındığında 12 metrekarelik bir hücrede iletişim olanakları kısıtlı halde tutmanın süreci ilerletme, devlet ve kendisi açısından artık imkansız hale geldiğini söyledi.

ÖCALAN NE İSTEMİŞTİ?

Üç gün önce, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) heyeti aracılığıyla kamuoyuna açıklamada bulunan  Öcalan, devletin bugüne kadar konumuna araçsal bir değer biçilmesini anladığını ancak Türkiye ve Suriye'de başta olmak üzere yaşanan sorunların çözümüne katkı sunabilmesi için konumunun stratejik bir konuma evrilmesi gerektiğini söylemişti.

BDP tarafından yayınlanan yazılı açıklamada Öcalan ile heyet arasında gerçekleşen 9. toplantının 4 saat sürdüğü ifade edilerek toplantıya ilişkin Öcalan'ın şu mesajını paylaştı:

"Devlet heyetiyle yaptığımız toplantı ve görüşmeler sürmektedir. Bizim açımızdan süreç bu yönüyle devam etmektedir. Bu aşamaya kadar benim konumuma araçsal bir değer biçilmesini anlamlandırdım, ancak bundan sonra benim konumumun araçsal olmaktan çıkıp stratejik bir konuma evrilmesi gerekmektedir.

Türkiye’nin iç sorunlarına da, bölgede Suriye başta olmak üzere yaşanan sorunlara da çözüm noktasında katkı sunabilmem için konumumun stratejik olarak ele alınması zorunludur.

Hükümetin de demokratikleşme konusunda katılımcı bir yöntemle hazırlanacak demokratikleşme paketleriyle pratik adımlar atması, sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için gereklidir diye düşünüyorum.

Bana ulaşan selamlara karşılık herkese ve özellikle de cezaevlerinde bulunan bütün arkadaşlarıma sevgi ve selamlarımı iletiyorum.

Kamuoyuna saygılarımı sunuyorum."