Erdoğan’ın ’Kürt sorunu ifadesi ayrımcılıktır’ sözlerine yanıt veren Demirtaş "Kürt yok diyecek de buna cesaret edemiyor" dedi.
Abone olŞirinevler’de bulunan Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER)’ni ziyaret eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuveyt dönüşü uçakta söylediği ’Kürt sorunu ifadesi ayrımcılıktır’ sözlerine yanıt verdi.
"KÜRT DE YOKTUR DİYECEK AMA CESARET EDEMİYOR"
"Bu ülkede herkesin sorunu var. Kürdün sorunu katmerlidir " diyen Demirtaş, "Herkes 2 sorun yaşıyorsa, Kürt 3 sorun, 4 sorun yaşıyor. Sorunsuz yurttaş yok bu ülkede. Herkesin derdi sorunu var. Sayın Cumhurbaşkanı desteklediği partiye oy kazandırmak için koskoca bir halkı rencide etmekten vazgeçmeli artık. Ortada bir müzakere, çözüm süreci var. Bunu böyle elinin tersiyle iterek, Milliyetçi oyları kapmak için ülkeyi ateşe atmanın hiçbir anlamı yok. Sayın Cumhurbaşkanı bu ülkede Kürt sorunu yok demiş olabilir, hatta ona kalsa Kürt yok diyecek de buna cesaret edemiyor. O yok dedi diye de yok olmuyor. Bizler sorunlarımızın diyalog içinde çözümünden yana olduk. Seçim sürecinde de sonrasında da bu tavrımızı sürdüreceğiz" diye konuştu.
"KKTC CUMHURBAŞKANI'NI KUTLAMADAN FIRÇA ATIYOR"
Sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yeni seçilen KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasındaki tartışmaya getiren Demirtaş," Sağa sola bu şekilde emirler yağdırarak, karşında boyun bükmeyenin boynunu vurmaya kalkışarak, bu ülkede Cumhurbaşkanlığı makamını dolduramazsın. Burayla da yetinmiyor. Kıbrıs’a fırça atıyor. Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı daha yeni seçilmiş. Daha tebrik etmedin. ’Hayırlı olsun, kutluyorum’ demeden, ’ağızından çıkanı kulağın duysun’ diyor. Bu mudur demokrasi anlayışı? Yüzde 60 oyla seçilmiş Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı. Hani milli irade ? Hani sandığa saygı. Niye ? Ona biat etmiyor. Onun istediği aday seçilmemiş diye. Tebrik bile etmiyor, kutlamıyor. Fırça çekiyor. Bir ülkenin, Bağımsız bir ülkenin, Kıbrıs öyle, bağımsızlığını ilan etmiş bir ülkenin cumhurbaşkanı. İlle ’bizim yavrumuz olacaksın’ diyor. Onlar ’hayır, eşit olsak olmaz mı’ diyor? ’Hayır yavrumuz olacaksın’. Anlayış budur. Kürtlere de böyle bakıyor. ’Biz eşit olsak olmaz mı’ diyoruz. ’Yok yavrumuz olacaksın’. ’Etle tırnak gibi olacağız’. Biz tırnak olacağız sürekli, beyefendi de et olacak. Kusura bakmasınlar. Bütün dünyada adalet, eşitlik, lafta kalmamalı, pratiğe geçebilmeli. Bu ülkede bunu yapacak bizim dışımızda bir anlayış yok" diye konuştu.
"DİYANET TEK BİR DİN VE TEK BİR MEZHEBİN HİZMETİNİ VERİYOR"
Devleti yönetenlerin, farklı dinleri yaşayanlara baskı yapamayacağını ifade eden Demirtaş, "Devlet kendi halkı içindeki bütün inançlara eşit yaklaşmalı, hizmet yapmalı. Ayrım gözetemez. Diyanet İşleri Başkanlığı, bir dinin hatta bir mezhebin hizmetini yürütüyor. Dinin hizmetini de yapsa ona da itirazımız olmaz ama onu da çarpıtarak yapıyor" diye konuştu.
Demirtaş, dinin Allah ile kul arasında yaşanacağını, dine, devletin karışamayacağını vurguladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılmasını da bu nedenle istediklerini vurgulayan Demirtaş, şöyle devam etti:
"Diyanet İşler Başkanlığı dini devletin hizmetine sokmaya çalışıyor. Oysa Allah, insanlara dini gönderirken, devletlerin dini olarak göndermemiştir. İnsanların dini toplumun malıdır. Din, Allah ile kul arasındadır. Devlet ile vatandaş arasında değil. Türkiye Cumhuriyeti devleti, halka karşı dinimizi inancımızı nasıl kullanacağının peşinde. Bunun politikası da diyanete teslim edilmiş. Bu yüzden diyanet kaldırılmalı ve onun yerine inanç hizmetleri başkanlığı kurulmalı diyoruz. İnanç hizmetleri daire başkanlığı olmalı."
Demirtaş, vergi veren bütün insanlara din, dil ırk ayrımı yapmadan hizmet edilmesi gerektiğini aktardı.
"DEVLET ALEVİ'DEN VERGİ ALIRKEN AYRIM YAPMIYOR AMA..."
Kurulmasını istedikleri inanç hizmetleri başkanlığı sayesinde de bu hizmetlerin sağlanacağını kaydeden Demirtaş, şöyle devam etti:
"Cemevinin mi, kilisenin mi ihtiyacı var, oradan karşılayalım ama herkes yararlansın. 'Bu camidir bizim kıymetimizdir buna hizmet edelim. Diğeri bizi ilgilendirmez' diyemeyiz. Biz de vergi veriyoruz, diğeri de veriyor. Biz devlet olarak vergi alırken, 'Sen Alevisin vergi verme’, 'Sen Hristiyansın vergi verme' demiyoruz, vergi alırken ayrım yapmıyoruz, hizmet alırken de yapmamalıyız. Süryani'nin, Ezidi'nin, Hristiyan'ın, Alevi'nin verdiği vergiden sadece bize hizmet yapılırsa o para haramdır. Diyanet İşleri Başkanlığı paraları ne yapıyor? Bunu sormamız lazım.
"DİN ADAMI TRİLYONLUK MERCEDES'İ NİYE ALIR?"
Din adına Türkiye’nin birinci adamı trilyonluk Mercedes niye alır? Lüks haram değil mi? İsraf haram değil mi? Bu dinin önderiyiz diyorlarsa lüks Mercedeslere binmeyecekler. Yoksul halk işsiz, senin arkandan namaz kılan vatandaşın dolmuşa, halk otobüsüne binecek parası yok. O arabaya verdiğin para halkın parası. O herkesin verdiği parayla alınmıştır. Lüks harcama yapamazsın. Verdiğin hutbelerde sadece devleti koruyamazsın. Dinin işi devleti korumak değildir. Sen bütün fetvalarında, hutbelerinde devleti korursan halka ne olacak? Halka yazık değil mi?"