BIST 9.598
DOLAR 34,65
EURO 36,46
ALTIN 2.931,05
HABER /  POLİTİKA

Demirtaş'tan Erdoğan'a hodri meydan!

BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Demirtaş'ın gündeminde özerklik vardı.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM-BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın konuşmasına, Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) geçen hafta açıkladığı 'Demokratik Özerklik' taslağı ardından yaşanan siyasi gerilimler damgasını vurdu.

Başbakan Erdoğan'ın ve hükümet temsilcilerinin 'suikast' ve 'bölünme' temelli sözlerine yanıt veren Demirtaş, "Bir ülkenin Başbakanı alacağı oyu ülkesinden daha değerli görebilir mi?' dedi. Başbakan Erdoğan'ın bölünme iddialarını da eleştiren Demirtaş,"Ben bu ülke için canımı veririm. Sen ne verirsin Sayın Başbakan?" diye sordu.

"Bu ülkede, taş, slogan atmak yasak, yürüyüş yapmak yasak, yumurta atmak, dağa çıkmak yasak, siyaset yapmak yasak. Peki ne yapalım o halde? Hepsi yasaksa birileri çıkıp bize ne yapacağımızı anlatsın. Başbakan 'bir çözüm önerisi olan varsa dinlemeye hazırız' dedi. İşin asıl muhatabı sorunu yaşayan çözüm geliştiriliyor. Söylenenlere bakın. İsmi Kürt sorunu Kürt'ün kendisi çözüm öneriyor. Provokasyon diyorlar. Bir ülkenin Başbakanı alacağı oyu ülkesinden daha değerli görebilir mi? Ben bu ülke için canımı veririm. Sen neyini verirsin sayın başbakan? 'Açılım yapıyorum' diyen bir hükümetin içine düştüğü durum içler acısıdır.

BU MESELE CİDDİYET GEREKTİRİR

"Kürt sorunu konusunda devlet ve onu yönetenler 87 yıldır o kadar çok yalan söylediler ki, kendileri bile inanmaya başladılar. Şimdi gerçekleri söylemek onları ürkütüyor. Çözüm deyince hep birlikte BDP'ye saldırmaya başladılar. BDP ortaya proje koyunca onların torbasının boş olduğu anlaşıldı. 2 yıldır bu konu üzerinde tartışıyorlar ama ödevlerini yapmamışlar. Bu yüzden tezgah, suikast çıkışları bu yüzden."

GENELKURMAY BİLDİRİSİNDEN HÜKÜMETİN HABERİ VAR

Genelkurmay Başkanlığı'nın 'iki dilli hayat' tartışmaları üzerine yayımladığı bildiriyle ilgili de sert konuşan Demirtaş,"Hükümeti bu bildirinin yayımlanacağından haberi vardı" dedi.

"(Biz darbe gelenekleri yıktık) diye 12 Eylül'de oy istemediler mi? Bize karşı Genelkurmay bildiri yayımladığında Başbakan'dan tek söz duydunuz mu?Genelkurmay bildirisi hükümetin bilgi ve onayıyla yapılmıştır. Bir tek size karşı bildiri yayımlanınca mı sesiniz çıkacak? Ülkeleri ırkçı dil, saldırgan dil böler. Anadil bölmez. Bölünme paranoyasıyla milliyetçi oyları almak istiyorlar. Halk bölünmek istemiyor, halk anadiliyle yaşamak istiyor."

1993'TEKİ RÖPOTAJI AÇIKLADI

Başbakan Erdoğan'ın 1993'te özerklik tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamaları da grup toplantısında okuyan Demirtaş, '1993'teki Recep Tayyip Erdoğan'ı kutluyoruz' dedi.

"Başbakan Mehmet Akif'ten örnek veriyor. Ben Erdoğan'dan örnek vereceğim. 1993'teki bir röportajında Başbakan'a soruyorlar:

'Milli bütünlüğün korunmasından söz ettiniz. Ülke içinde yaşayan bazı gruplar milli yapı içinde kalmak istemezse ne olacak?'

Erdoğan'ın yanıtı şu: 'Onun kararını halk verecek. Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir.

'Başka bir soru da sormuşlar: 'Peki bağımsızlık isterlerse?'

Bu soruya da şu yanıtı vermiş: 'Bu toprak üzerinde böyle bağımsız yapıyı kurma kudreti varsa kurarlar.'

Nereden nereye... 1993'te bunları biz söyleseydik kıyamet kopardı. 1993'teki Recep Tayyip Erdoğan'ı kutluyoruz. Cesaret etmiş de söylemiş. O gün mazlumdu, bu gün zalimlerin koltuğunda. Kürtler aynı, Türkiye aynı. Değişen Recep Tayyip Erdoğan'ın başına gelen Başbakan sıfatı."


BAŞBAKAN'A DAVET
DEMİRTAŞ'IN KONUŞMASININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE]


DİSK'E MÜDAHALEYİ KINIYORUZ

Demirtaş, dün Otağ-ı Hümayun'un açılışını protesto eden DİSK'lilere yönelik polis müdahalesini eleştirerek, 'Müdahaleyi kınıyoruz' dedi.

"İktidar, öğrencilere yönelik aşırı gücü sendikalara da göstermekten kaçınmamıştır. İktidar elindeki zor gücünü , kolluk gücünü en küçük muhalefete karşı sert bir şekilde kullanmaktan vazgeçmiyor , vazgeçmeyecektir. DİSK'lilere yönelik saldırıyı kınıyorum. Diğer bir konu da silikozis hastalarıyla ilgili durumdur. Bu emekçiler yaptıkları iş nedeniyle malul olmuş kişilerdir. 46 kişi yaşamını bu iş nedeniyle yitirmiştir. Geriye kalan yüzlerce kişi de hayata tutunmaya çalışıyorlar. Bu emekçilerin emeklilik hakkı istemelerine karşın yoksulluk maaşı adı altında 100-200 lira veriyorlar. Bu siz ölmediniz, ben sizi öldüreceğim demektir. 100-200 lira maaşla bir aileye geçinin diyorsanız. Bu o insanları öldürmek demektir. Set çalışanları da emek sektöründe yaşanan mağduriyeti yaşamaktadır. Set çalışanlarının yaşadıkları aşırı kar hırsıyla insanların kölelik hukukuna mahkum edildiklerinin en önemli göstergesidir. Hükümet bunlara sadece seyirci kalmamaktadır, aynı zamanda sermayeye de arka çıktığı ortadadır. Hükümet bu konuda tek kelime etmemektedir."

YEŞİL KARTLA ÖVÜNEN HÜKÜMET

Başbakan Erdoğan'ın grup toplantısında eğitim yardımları ve öğrenci burslarının arttırılacağı yönündeki açıklamalarını ise Demirtaş, sert sözlerle eleştirdi:

"Sen çocuğunu bir ay 100 TL'ye okutabiliyorsan bunu herkes başarır. Öğrenciye 30 TL veriyorduk 40 TL veriyoruz demek rezaletin tablosudur. Verdiğiniz sadakalar, ortaya çıkardığınız rezaletin istatistiğidir. Bir hükümet verdiği yeşil kart sayısıyla övünebilir mi? Siz yeşil kart verme rakamıyla övünüyorsunuz. Böyle birşey olamaz."

AKP'NİN 2011 İÇİN PROJESİ YOK

TBMM'de geçen hafta sona eren bütçe görüşmelerine de değinen Demirtaş, hükümetin 2011 için hiçbir projesi olmadığını söyledi:

"Eğer bir hükümet, bütçeyi eşitlikçi ve özgürlükçü bir anlayışla yapmıyorsanız bu hükümetin gelecek yıl için tek bir demokratik adımı yoktur demektir. Bütçe görüşmelerinde ortaya çıktı ki, AKP'nin 2011'de tek bir demokratik projesi yoktur."

ÇİFTÇİNİN EVİNE BİRLİKTE GİDELİM

Başbakan Erdoğan'ın muhalefet partilerine yönelik söylediği 'Onlar çiftçinin evine gitmiyor' sözlerine de sert yanıt veren Demirtaş, 'Çiftçinin evine bugünlerde yalnızca icra memurları gidiyor' dedi.

"Hayvancılığın geldiği noktayı et fiyatlarına bakarak anlayabilirsiniz. Tarım sektöründe istihdam yüzde 25'lere kadar düştü. Başbakan hala tarım ve hayvancılıkta ne kadar iyi olduklarını anlatıyor. Bizlere de 'siz çiftçinin evine gitmiyorsunuz' diyor. Bugünlerde çiftçinin evine misafir olan yalnızca icra memurları. Bu anlattıklarına herkes inanır da çiftçiler inanmaz!. Siz hala şu kadar kredi vereceğiz diyorsunuz. Gelin çiftçinin evine birlikte gidelim. Çiftçinin elinde bir tek tavuk kaldı onu da icra memuru almasın diye kesiyor."