BIST 9.647
DOLAR 35,22
EURO 36,76
ALTIN 2.965,46
HABER /  POLİTİKA  /  HDP

Demirtaş'tan Cizre açıklaması HDP heyeti dönüyor!

Cizre'de neler oluyor? HDP heyeti geri dönme kararı aldı. HDP Eşbakanı Selahattin Demirtaş beraberindeki HDP'li heyetle İdil-Cizre arasındaki son durumlarına ilişkin açıklama yaptı.

Abone ol

CİZRE'ye gitmek için yola çıkan HDP'li heyetin güvenlik güçlerince İdil-Cizre arasında durdurulması sonrası, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yaptığı basın açıklaması sonrası, heyet İdil'e geri dönme kararı aldı.

Sabah erken saatlerde, İdil’den Cizre’ye doğru yola çıkan HDP heyeti, polislerin araçlarla geçmelerine izin vermemesi üzerine ana yoldan ayrılıp araziden yürüyerek Cizre’ye ulaşmaya çalıştı. Cizre'ye yürümelerine polis tarafından izin verilmeyen HDP heyeti İdil'e dönme kararı aldı. 

HEYETE İDİL'DEN YEMEK GETİRİLDİ

Radikal muhabiri İdris Emen'in haberine göre, grubun önünü bir süre sonra yeniden kesen polis ilerlemelerine izin vermedi. Burada uzunca bir süre bekleyen ve polis tarafından çembere alınan gruptakiler için, bulundukları yerden 500 metre uzaklıktaki bir köyde yemek hazırlandı. Cizre yönündeki bu köye gidilmesine de polisten izin çıkmayınca heyete İdil’den yemek getirildi.

cizre-hdp-heyeti-geri-donecek.jpeg

GECEYİ İDİL'DE GEÇİRECEKLER

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın yaptığı açıklamanın ardından geri dönen heyet geceyi İdil'de geçirecek.

DEMİRTAŞ 'DÖNMEYECEĞİZ' DEMİŞTİ

Radikal'e konuşan Demirtaş, ''Bugünlerde suskun kalan kim varsa ben vicdanıma not ediyorum onları. Yani bugün suskun kalan yarın konuşursa bizim için hiçbir bir kıymeti yoktur" demişti.

Demirtaş, amaçlarına ulaşmadan dönmeyeceklerini vurgulamıştı.


demirtas-cizre.jpeg 
İÇİŞLERİ BAKANI'NDAN "CİZRE YÜRÜYÜŞÜ"NE İLİŞKİN İLK AÇIKLAMA

İçişleri Bakanı Selami Altınok, HDP heyetinin Cizre yürüyüşüne ilişkn yaptığı ilk açıklamada, "Cizre’de sokağa çıkma yasağını hepimiz biliyoruz. Bütün vatandaşlarımızın olduğu gibi, sayın genel başkanların, milletvekillerinin güvenliği her şeyden önce geliyor. Sivil vatandaşların, başkalarının güvenliği aşamasında gösterdiğimiz hassaiyeti sağlıyoruz." diye konuştu.

İşte o açıklamalardan çarğıcı satırlar:

"AMACIMIZA ULAŞMADAN DÖNMENİN BİR ANLAMI YOK"

Biz Cizre’de yaşanan trajediyi durdurmak ve duyurmak için yola çıktık. Amacımıza ulaşmadan dönmenin bir anlamı yok. Zaten iki gündür yollardayız ve hep şunu söylüyoruz, Cizre'de binlerce polis ve asker var. Cizre'de 120 bin insan var. Hükümetin iddiasına göre silahlı PKK militanları var. Sayısı kaç bilmiyorum. Teknik olarak iddialar böyle.

"CENAZELERE BUZ KONARAK KOKMASI ENGELLENİYOR"

Ve sekiz gündür Cizre'de ne olup bittiğini bu karartma ve abluka nedeniyle öğrenemiyoruz. Dünya öğrenemiyor. Biz telefonla bilgi alıyoruz. Öldürülen çocuklar var, kadınlar var, siviller var. Az önce milletvekili arkadaşlarla görüştüm cenazeleri şu anda halen taziye evinde. Ve üstüne buz konarak cenazelerin kokması engelleniyor. Çünkü defin etmek için dışarı çıkmak yasak.
demirtas-cizreye-yurudu.jpg
"CUMHURBAŞKANI ALENEN YALAN SÖYLEDİ"

Ekmek almak mümkün değil, içme suyu bitmiş durumda, elektrik yok. Ve 120 bin insan 8 gündür devlet tarafından kesintisiz olarak rehin alınmış durumda. Dün Cumhurbaşkanı ‘Günün belli saatlerinde sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor’ dedi. Ve alenen yalan söyledi.

"SANKİ CİZRE'DE HUZUR VAR DA BİZ BOZMAYA GİDİYORMUŞUZ GİBİ..."

Sekiz gündür Cizre'de katliam var, ne huzuru? Sanki Cizre'de huzur var da oradaki huzuru biz bozmaya gidiyormuşuz gibi Türkiye kamuoyunu aldatmaya ve gözleri Cizre'ye çevirmeye çalışıyor. Bugünlerde suskun kalan kim varsa ben vicdanıma not ediyorum onları. Bugün suskun kalan yarın konuşursa bizim için hiçbir bir kıymeti yoktur."

"KONUŞMAMDA SUÇ UNSURU YOKTUR"

Demirtaş, önceki gün düzenlediği basın toplantısındaki sözleri nedeniyle hakkında 'Türk milletini, Türkiye Cumhuriyet Devletini, devletin kurum ve organlarını alenen aşağılamak', 'Suç işlemeye alenen tahrik etmek', 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' ve 'Terör örgütü propagandası yapmak' gerekçeleriyle açılan soruşturmaya dair şöyle konuştu:

"EĞER BUNUN SUÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNEN VARSA..."

"Bugüne kadar yüzlerce soruşturma ve davaya maruz kaldık. Dünkü de bir siyasi soruşturmadır. Hukuki bir yargısal süreç değil, siyasi bir soruşturmadır. Konuşmamın içerisinde asla suç yoktur. Hakaret yoktur, şiddet ve terör propagandası yoktur. Konuşmamla ilgili cumhuriyet başsavcılığı veya herhangi bir hukukçunun suçlayabileceği tek bir cümle yoktur. Buna rağmen Cumhurbaşkanı talimatıyla partimizi yıpratmak, şahsımda partililerimizi hedef haline getirmek, özellikle yürütülen psikolojik bir kampanyanın parçasıdır bu soruşturma. Dünkü konuşmamda şunu dedim; ‘Türk Ceza Kanunu’nda meşru müdafaa ile ilgili madde var’ dedim. Ve orantılı olmak şartıyla sizi öldürmeye, evinizi partinizi işyerinizi yakmaya gelenlere karşı orantılı olmak şartıyla kendinizi savunabilirsiniz. Ve Türk ceza kanunu bu durumu meşru müdafaa çerçevesinde kabul eder. Ceza kanunun bu maddesini hatırlattım. Ve bu çerçevede Meşru müdafaa hakkınız vardır. Kimseye saldırmadan bunu yapmak zorundasınız dedim. Dolayısıyla ben Türk ceza kanunun bir maddesini hatırlattım. Eğer bunun bir suç olduğunu düşünen varsa açsın Türk Ceza Kanunu maddelerine baksın.”

"ANKET YAPMIYORUZ"

"Samimiyetimle söylüyorum, partimizin oy oranını ölçme gibi bir psikoloji içerisinde değiliz. Anket de yapmıyoruz. Her gün insanlar her gün ölüyor. Polisler, askerler, PKK'liler, siviller her gün cenazeler kalkıyor. Bu kadar acı içerisindeki anne baba, yetim çocuklar, şimdi bunlara bakıp onlar oy oranımızı nasıl etkiledi diye hesaplamak vicdansızlıktır. Samimiyetimle söylüyorum partimizin yaptığı bir anket yoktur. Şu anda bölgede siyasi çalışma yürütecek bir atmosfer yok.

"BEN MİLLETVEKİLLERİMLE BİRLİKTE ŞU DAĞ BAŞINDA YÜRÜYEMİYORUM BİLE"

Bakın şu anda bu röportajı yaptığımız yer bir dağ başı. Ben milletvekillerimle birlikte şu dağ başından Cizre'ye doğru katliamı önlemek için yürüyemiyorum bile. Onlarca çevik kuvvet etrafımızı sarmış durumda. Dokunulmazlıklarımız olmasına rağmen hukuk dışı bir şekilde bizi engelliyorlar. Yarın seçim çalışması için geldiğimizde aynı tutumlarla karşılaştığımızda ne yapacağız? Dolaysıyla bunlar doğrudan AKP'nin siyasi hedeflerine yönelik askeri ve polisiye baskılardır.''