BDP Genel Başkanı Selahatin Demirtaş, anayasa değişikleriyle ilgili hükümete destek vermeyeceklerini açıkladı.
Abone ol
İNTERNETHABER.COM - BDP Genel Başkanı bugün parti grup toplantısında milletvekillerine ve misafirlere seslendi. Demirtaş'ın konuşmasında AK Parti Hükümeti'nin TBMM'ye getirdiği anayasa değişikliği paketine destek vermeyeceklerini açıkladı. Demirtaş şöyle dedi: Ne AKP'nin yeşil statükosu ne de CHP ile MHP'nin kara statükosuna mecbur değiliz.
SİYASİ SOYKIRIM DEVAM EDİYOR
KCK operasyonları için 'siyasi soykırım' benzetmesi yapan BDP Lideri hükümete şu sözlerle sert çıktı: AKP bu operasyonların altında kalacak...
Türkiye'de muhalif siyasetçilere ve partilerimize yönelik siyasi soykırım devam ediyor. 14 Nisan 2009 başlayan operasyonlarla ilgili ana dava henüz açılmış değil. Arkadaşlarımız neyle suçlandığını bilmeden sadece ve sadece demokratik siyaset hakkını kullandıkları için tutuklu bulunuyorlar. 1530 kadromuz, çalışanımız tutuklu bulunuyor. Tutuklamalar halen devam ediyor. Partimizin İstanbul İl Başkanı sayın Halil Aksoy üç yılda üç kez tutuklanıyor. Sadece siyaset yaptı diye görevini yaptı diye tutuklanıyor. Kadrolarımız üzerindeki bu tutuklama terörünün son bulmaması halinde AKP bu operasyonların altında kalacaktır.
BU GÜNAH HÜKÜMETİN SİİRT'İN DEĞİL
Demirtaş'ın bugünkü konuşmasında gündeme damgasını vuran Siirt vardı. BDP Lideri yaşananlardan hükümeti sorumlu tuttu:
Siirt'te yaşanan tramvatik, trajik sarsıcı bir olay Türkiye'nin gündemine oturdu. Kelimelerle ifade etmek son derece güç ve zor. Bu Siirt'tin suçu ve günahı değil. Siirt halkı şundan emin olmalı ki, bu olayı örtbast etmek, kapatmak Siirt halkına zarar verir. Bu tür olaylar ortaya çıkarılınca ancak toplum onurlu yaşama ve geleceğe sahip olur. Bugün eğer kadınlar ve çocuklarımız bu şekilde bir uygulamaya maruz kalıyor ve kamu görevlileri hükümetin de çabasıyla el birliğiyle örtbast çabası yapılıyorsa bunun günahı Siirtliler'in değil.
VALİ DERHAL GÖREVDEN ALINMALIDIR
Başta İçişleri Bakanı olmak üzere Siirt Valisi'nin görevden alınma çağrısı Yapan Demirtaş, sert sözlerini sürdürdü:
Siirt'teki belki kamuoyuna yansıdığı ve ortaya çıktığı için tartışıyoruz. Biz buzdağının görünen yüzünü tartışıyoruz. Türkiye'de dört bir yönünde kadına yönelik yaşanan cinsel istismarlar vardır. Kadın örgütleri üzerinde devlet baskı oluşturuyor. Bu çalışmaları bastırmak istiyor. Sayın Milli Eğitim Bakanı, "Bu olayı medya abartmasın" diyor. Ben tam tersini söylüyorum: Bu olay Türkiye'de kıyameti koparacak olaydır. Sayın Başbakan kendisini milletvekile gitmeli ve o çocuklarda özür dilemeli. Valiyi, İçişleri Bakanı'nı görevden almalıdır. Bu işi abartmalıdır. Bu öyle üstü örtülecek, görmezden gelinecek birkaç kendini bilmezin üzerine yıkılacak bir durum değildir.
SİİRT HALKI SAHİPSİZ DEĞİLDİR!
Bütün erkekler eğer bu yaşanan trajedi karşısında isyan etmiyorlarsa kendi insanlığından utanarak işe başlamadır. Türkiye'de yaşayan bütün erkekler öncelikle kendi insanını sorgulayarak işe başlamalı ve tepkisini ortaya koymalıdır. Her bir insan elini taşın altına koymayacaksa Siir'teki trajedinin bir parçasıdır. Milli Eğitim Bakanı medyayı suçlamak yerine çıkıp halktan özür dilemesi gerekir. Bu çocuklar yerde bulunmadı, bu halk sahipsiz değil. Bu çocuklar, bu anneler de bu halkın bir parçasıdır.
Yaşayan olaylar hem eğitim sistem anlayışını hem de erkek egemen anlayışını yeniden sorgulamamıza yol açmıştır. İşte demokratik ve sivil bir anayasa o yüzden önemlidir. Siirt'te o çocukların ve bebeklerin hakkını koruyamayan anayasa demokratik bir anayasa olamaz. Orada kim bu işten sorumluysa, başta Siirt Valisi olmak üzere bu işin içine karışmış, siyasileri koruyanlar kimden ve nereden olursa olsun BDP olarak açığa çıkmak ve hesap sorulması için elimizden geleni yapacağız. Bir daha da hiç kimsenin aklından ve hayalinden böylesi bir istismarın geçmemesi gerekir.
ŞAHİN'İN FİKRİNE UYMAK ZORUNDA DEĞİLİZ BDP Lideri'nin eleştiri odağında Anayasa değişikliği paketi tartışmalarında BDP Milletvekili Sabahat Tuncel'le tartışmaya giren TBMM Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin vardı. Demirtaş muhatabına şöyle seslendi:
O kürsü özgürce kullanılması gereken halkın taleplerinin cesurca gündeme geldiği bir kürsüdür. 80 yıldan bu yana o kürsü çok az özgürce kullanıldı. Belki TİP zamanında ve DTP zamanında oldu. Milletvekili arkadaşımız sayın Sabahat Tuncel 'Savaş var' dediği için neredeyse savaş çıkacaktı. Buna neresinden bakarsanız bakın bu bir demokrasi ayıbıdır. Bir milletvekili bu ülkede yaşayan bir sorunu tanımlarken, TBMM Başkanı'nın fikrine uymak zorunda mı, onun fikrine katılmak zorunda mı?
Gün geçmiyor ki, TBMM'de milletvekilleri birbirine girdi, meclis'te olay var kavga var haberlerini dinleyelim. Meclis'in tablosu buysa durum vahimdir. Buradan günboyunca topluma nasıl bir şiddet kültürünün yayıldığını sizler tahmin edin. Biz buradan bütün gruplara açık çağrı yapıyoruz: TBMM bütün fikrlerin özgürce ve demokrasi çerçevesinde tartışılması gereken bir unsurudur. Herhangi bir kavga ve tartışmaya girmeyin, bu konuda BDP'yi örnek alın.
AKP ZİHNİYETİ KENDİNİ ELE VERDİ
Biz reel duruma bakıyoruz. Bu ülkede insanlar ölmüş mü, işkencelerden geçirilmiş mi geçirilmiş. Bunlar meclis kürsüsünden görülmüyor olabilir. Bunlar Şırnak'tan, Dersim'den Hakkari'den bir pencereden bakılınca görülüyor sayın Meclis Başkanı. Siz kabul etmiyor olabilirsiniz ama bu savaşta evlatlarını kaybetmiş analara nasıl söyleyeceksiniz, nasıl açıklayacaksını. Savaş yoksa barış da yok o zaman. Meclis Başkanı bunu demeye getiriyor herhalde. Savaşı kabul etmeyen bir anlayış barışı nasıl yapacak? Böylesi bir anlayış meclis kürsüsünden böyle ifade edilmekle AKP zihniyeti kendini ele vermiştir.
SAVAŞTAN BAHSETMEZSEN BARIŞ OLMAZ!
Bu ülkede savaşı sadece iki ülke arasında sanan bir meclis başkanı var maalesef. Bu AKP açısından siyasi bir yaklaşımdır. Demek ki AKP bu ülkede barıştan söz ederken savaş realitesini kabul etmek istemiyor. Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı bizatihi o olaylar için 'düşük yoğunluklu savaş' tabirini kullanmıştır. Ama Meclis Başkanı sırf BDP'li milletvekilinin sözlerini görmezden gelmeyi, acı bir gerçeği görmezden gelmeyi tercih etmiştir.
GENELKURMAY NEDEN SİYASETE KARIŞIYOR?
Meclis Başkanı'nın ve bu ülkede savaş yok diyenlerin bu gerçekleri gözden geçirmesi lazım. Savaşın en yoğun olduğu yıllarda iç borç stoğu yüzde 400 bir artış sağlıyor. Savaş yoksa bu nedir? Bu ülkede savaşa 500 milyar dolar harcandığını bu ülkenin bakanları ifade etmiştir. Bunları yokmuş gibi sayarak, bunları görmezden gelerek siyaset yapılabilir mi, kürt sorunu çözülebilir mi, demokratik bir anayasa yapılabilir mi?
Savaş yoksa onun sonuçları da yoktur. Bu işsizlik, bu yoksulluk, bombalara, uçaklara, tanklara, tüfeklere harcadığınız paralar da yoktur. Almanya'ya, İsrail'e ödediğiniz paralar niçindir? Neden milli eğitim bütçeninin iki katıdır savunma bütçesi. Eğer Türkiye'de savaş yoksa Genelkurmay Başkanlığı neden bu kadar siyasete karışıyor?
AK PARTİ'YE DESTEK SÖZKONUSU DEĞİL
Demirtaş konuşmasının bu bölümünde siyasi çevrelerin merakla beklediği konuya açıklık getirdi: BDP anayasa paketine destek vermeyecek. Demirtaş gerekçelerini şöyle sıraladı:
Anayasa tartışmaları AKP'nin böylesi bir zihniyet anlayışıyla yürüyor. Geçen hafta anayasa değişikliğiyle ilgili partisi kapatılmış arkadaşlarımız, parti kapatmayla ilgili tavırlarını ifade etmek istediler. Partimizin bu konudaki tavrının, tutumunun değişmediği, seçim barajı, Terörle Mücadele Kanunu, içeride bulunan çocuklarıyla ilgili en ufak bir değişiklik yapmayan AKP'nin anayasa d üzenlemesine destek vermemiz mümkün olamaz. Bizle görüşmeyen AKP'ye destek vermemiz sözkonusu olamaz.
Meclis kürsüsünde konuşan bir milletvekile hakaret ederek, 'defolun' diyerek mi bu ülkeye barış gelecek. AKP'nin zihniyet devrimi yaşaması ve kendini düzeltmesi gerekmektedir. Bu ülkenin sorunu da bellidir çözümü de projeleri de bellidir. Bu ülkede çözülmeyecek hiçbir sorun yoktur. Ama bir demokrasi yoksunu hükümet anlayışı ile bu sorunlar zerre kadar çözülemez ve üstesinden gelinemez.
NE AKP'NİN YEŞİL NE MHP İLE CHP'NİN KARA STATÜKOSU
Biz yeni bir anayasa kavuşana kadar demokratik tepkimizi ve mücadelemizi sürdüreceğiz. Biz ne AKP'nin yeşil statükosuna ne CHP ve MHP'nin kara statükosuna mecbur değiliz. Bu ülke partimiz gücüyle halk tarafından, halkın katılımıyla, demokratik muhalefetin basıncıyla oluşan yeni bir anayasa ile gelecektir. AKP'nin seçim kozu halk bana oy verme düşüncesi karşısında BDP'yi bulacağız. Anayasa'nın 42. maddesini de hatırlatacağız, 'Türkçe'den başka hiçbir ana dil olamaz' diyen maddeyi ve 66. maddeyi hatırlatacağız.
AKP KENDİ MUHTIRACISINI NEDEN YARGILAMIYOR?
BDP Lideri konuşmasının bu bölümünde 27 Nisan e-muhtırasının 3. yıldönümünü hatırlattı ve AK Parti'ye de bir soru yönetti:
Umarım meydanlarda AKP'nin ve BDP'nin anlayışlarını ortaya koyma fırsatını bulacağız. Bugün aynı zamanda 27 Nisan e-muhtırasının yıldönümü. Ona bir darbe tanımlaması yapıldı. Darbe karşıtı olan bütün ilerici çevrreler bu muhtıranın karşısında durarak demokrasiye aykırı olduğunu söyledi. AKP bunu bir seçim malzemesi olarak kullanan halkın desteğini alarak iktidara geldi. Aynı AKP darbecilerin yargılanması için teklifini meclise sunacak. Peki 3 yıl önce o e-darbeyi yapan general nerede? AKP'nin hediye ettiği makam aracılığıyla dolaşıyor kendileri. AKP darbe karşıtı söylemle kendini allayıp pullayıp ortada dolaşıyor.
Erdoğan aynı generalle Dolmabahçe'de buluşup anlaşabiliyor. Bu nasıl bir darbe karşıtlığıdır bu nasıl demokratlıktır. Tamam darbe yapanları yargılayalım da yıl önce e darbe yaptığınız da ne yapacaksınız? AKP'nin bu konuda kendisine yönelmiş bir darbe girişiminden dolayı nasıl bir yaklaşım içinde olduğunu merak ediyoruz. 23 Nisan vesilesiyle hem dünyanın hem Türkiye'den çocuklarımız Ankara'ya geldiler burada renkli ve cıvıl cıvıl görüntüleriyle mutlu olduk.
AFRİKA'DAN SERBEST ANKARA'DAN YASAK
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 23 Nisan çocuk şenliklerine Terörle Mücadele Kanunu mağduru çocukların katılmak istediğini ancak Pozantı'da gözaltılarına alındıklarını söyledi. Demirtaş, bu olayı eleştirirken bir de ilginç örnek verdi:
Görünen tablo görünmeyenle birleştirildiğinde hüzünlü bir tablo ortaya çıktı. Bu ülkeye Afrika'dan çocuklar geldi, biz de kendilerine hoşgeldiniz dedik. Adana'dan yola çıkan TMK mağduru çocuklar Ankara'ya gelemedi. Afrika'dan serbest, Adana'dan Ankara'ya gelmek yasak. Adana'dan TMK mağduru çocuklar grubumuzu ziyaret için yola çıkıyorlar ve Pozantı'da gözaltına alınıyorlar. Tüm girişimlerimize rağmen 23 Nisan çocukları geceyi karakolda geçirdiler. Türkiye'nin öteki yüzü olan mağdur, yaksul, emekçi çocuklar fotoğrafı burada görünmesin istediler.
BİZ ÇOCUKLARI DEĞİL ÇOCUKLAR BİZİ AFFETSİN
Konuşmasında Bahçeli'nin teklifini de değerlendiren Demirtaş, MHP Lideri'ni eleştirmekten kaçınmadı:
O TMK mağduru ettiğiniz çocukları bir kez daha aileleriyle birlikte gözaltında tutabiliyorsanız yuh olsun size diyorum. Böyle bir sistem böylesi bir zihniyet varken çocukları affetseniz ne olur affetmesiniz ne olur. Sayın Bahçeli'ye önerimdir, çocukları affetmek yerine çocuklardan af dilesin. Çocuklar bizi affetsinler. Biz bu kadar zulmü reva gördükten sonra çocuklara getireceğimiz af hiçbir şeyi halletmeyecektir. Çocukları kapsayacak bir genel af elbette konuşabilir, yargılama sistemi, Terörle Mücadele Kanunu, infaz kanunu tartışmadan af çıkarsanız da sorun çözülmeyecektir.
NEVRUZ COŞKUSUYLA 1 MAYIS'I KUTLAYACAĞIZ
Demirtaş sözlerini 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanacak olmasının 'emekçi bayramı' olarak niteledi ve şöyle tamamladı:
Taksim'de 1977'yi yaşamış olup burada olan arkadaşlarımız var. Herhalde onlar için 1 Mayıs'ta onlar için Taksim'e çıkmak çok anlamlı olacaktır. Ben burada emekçi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Taksim açılmışsa bu ne valinin ne de hükümetin kararı değildir. Burada karar emekçilerindir. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde 1 Mayıs olmasını temenni ediyorum. Biz parti olarak kitlesel olarak yapılan 1 Mayıs törenlerine nevruz coşkusuyla katılacağıız. Bütün emekçilerin, dünya emekçilerinin, işsizlerin, yoksulların, ötekileştirilmişlerin, kadınların çocukların bayramını kutluyorum.