CNN Türk'te konuşan Selahattin Demirtaş, çözüm süreci, seçim barajı, başkanlık sistemi ve Şah Fırat operasyonu için çarpıcı açıklamalar yaptı.
Abone olİNTERNETHABER.COM
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CNN Türk ekranlarında Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtladı. Gündemdeki konular ve çözüm sürecine dönük çarpıcı açıklamalar yapan Demirtaş, İmralı'daki görüşmelerde gelinen son noktayı paylaştı.
Demirtaş, çözüm süreci ile ilgili olarak "Öcalan, temel ilkeleri müzakere edelim, silah bırakma çağrısı yapacağım diyor. PKK da silah bırakmam diyor, bırakacağım diyor; ama sürecin başındaki müzakereyi hatırlatıyor. Hükümet, şu aşamada, deniliyor ki, "Öcalan silah bırakma çağrısı yaptı, HDP açıklamıyor." Böyle bir şey olabilir mi? Hükümetin HDP'yi suçlayan dili terk etmesi lazım. Bizler görevimizi yapıyoruz." diye konuştu.
İşte Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları:
ŞAH FIRAT OPERASYONU
Şah Fırat operasyonunu yerel kaynaklar yazıyordu, bir kaç gün önceden... Bir hükümet düşünün ki, türbe ile ilgili operasyon yapıyor, ama neden yaptığını doğru bilgi vermeyerek kamuoyunu aydınlatmıyor. Hükümetin bunu açıklaması gerekir. Hükümet sakni büyük bir zafer kazanmış gibi bunu lanse etmesi doğru olmamıştır. Hükümetin zafer kazanmış edasıyla beyanat vermesi yanlıştır. Hükümet hatalı politikalardan operasyonu yaptığını samimiyetle anlatmalıdır.
"PYD'NİN ONAYI OLMADAN YAPILAMACAĞINI HERKES BİLİYOR"
PYD'nin onayı olmadan bu operasyonun gerçekleşmeyeceğini herkes biliyor. Orada PYD, Türkiye açısından tehdit değil. Ama buna rağmen PYD terör örgütüdür derseniz dış politikanızda bir yanlışlık var demektir. Yeniden rehine krizi çıkmasın diye belki de IŞİD'in izniyle operasyon yapıldı. Türbenin yeni yeri PYD'nin kontrolünde ve tehdit altında değil.
IŞİD vatan toprağının tamamına tehdit, o futbol sahası büyüklüğü toprağın çok ötesinde. Hükümet Musul benzeri bir durum istemedi.
Aslında kimsenin de umurunda değil Süleyman Şah Türbesi, hepsi bundan ne kadar oy çıkartırım derdinde.
Şah Fırat operasyonunda PYD'nin desteği içni alınsaydı bu kimseyi küçültmezdi. PYD'nin terör örgütü diye telafuz edilmesi rahatsız edici gerçek de değil.
NECDET ÖZEL-BAHÇELİ POLEMİĞİ
Genelkurmay Başkanı'nın bir siyasi parti liderine yanıt vermesi doğru değil. Cumhurbaşkanı, "Benim Genelkurmay Başkanım" diyor, oradan aldığı özgüven patlamasından olabilir. Devlet memurunun böylesi yanıtı doğru değil.
Doğruları halkla paylaşırsanız halk buna tepki göstermez ama bu hükümet uzun süredir yalanlarla ilerliyor.
BİR AY ÖNCE ORTAK AÇIKLAMA İÇİN ANLAŞILDI
Son bir kaç ayda yaşananları açık yüreklilikle paylaşmak istiyorum. Çözüm süreci barış gibi kutsal bir amacı hedefliyor. O nedenle gizli kapaklı tutumlar amacın kendisiyle çelişiyor. 15 Şubat'a kadar süreçte önemli gelişmeler bekleniyordu. Müzakarelerin somut adımlar aşamasına geçmesi gerekiyordu. Bir ay önceki görüşmelerde hükümetle bir ortak açıklama yapılabileceği ve kamuoyuna bilgi verilebileceği konuşuldu. Heyetimiz ve hükümet de bunu uygun gördü. Bir taslak metin hazırlandı bu açıklama için. Bardağın dolu tarafını önceleyen bir açıklama olacaktı.
İŞTE 10 MADDELİK O TASLAKTAKİ BAŞLIKLAR:
1- Demokratik siyasetin içeriği ve tanımında ortak ilkeler
2- Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutları
3- Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik gerekleri
4- Demokratik siyasetin devlet ve topluma ilişkisi
5- Çözüm sürecinin sosyo ekonomik boyutları
6- Çözüm sürecinin yol açacağı yeni güvenlik yapısı
7- Kadın kültür ve ekolojik sorunların çözümleri
8- Kimlik kavramı ve tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu, demokratik ve eşik mekanizmaların geliştirilmesi
9- Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçüler ile tanınması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması
10- Bütün bu demokratik hamleleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa
HÜKÜMET TASLAK METNİ DEĞİŞTİRİP MANİPLE ETMEK İSTEDİ
Ama sonra hükümet bu metni değiştirip yeni bir açıklama hazırladı. Hükümet taslağı maniple edip, İmralı'da görüşmelerin ruhuna ters bir içerikle hazırlamak istedi. Metni, Öcalan'ın silah bırakma çağrısı yaptığı bir metne dönüştürdü hükümet. Biz de böyle bir açıklamanın gerçekliğini yansıtmadığını ve kamuoyunu yanlış bilgilendireceğini söyledik. Çünkü karşılığı olmayan bir çağrı hayal kırıklığı yaratacaktır. Taslaktaki 10 madde ise öyle gizli saklı kirli şeyler değildi. Herkesin kabul edeceği makul ve yapılması gereken demokratik adımları içeriyordu. Hükümet çevreleri bu 10 madde ile ilgili hiç bir şey demiyor. Yokmuş gibi davranıyor. Yoksa biz PKK silah bırakmasın demiyoruz ki. Hükümet bu taslaktaki çerçeveyi taahüt ederse bir sorun kalmayacak. Madem çözüm istiyorsunuz haydi o zaman bu demokratikleşme hamlesini yapalım. Güvenli paketi ile çözüm süreci mi olur? Aldatma ile oyalama ile, seçim öncesi kamuoyunu aldatacak mesajlar ile bu işler yürümüyor. Biz hükümet oy olmasın da demiyoruz. Çalışsın oy da alsın. Barış AKP'den de bizden de kıymetlidir. Barış süreci AKP'ye zarar versin gibi anlayışımız da yok. Ama barış değil sadece oy eksenli bir yaklaşım süreci tehlikeye sokar. Top HDP'de diyorlar ya, aslında durum tam tersidir.
ÖCALAN BU 10 MADDE ÜZERİNDE ANLAŞALIM ÇAĞRI YAPAYIM DİYOR
Öcalan bu taslaktaki 10 madde üzerinde anlaşalım ben silah bırakma çağrımı yapacağım diyor. Hükümet Öcalan bu çağrıyı yaptı diyor ama doğru değil. Bu çağrıyı yapacağım dedi. Biz Öcalan'ın demediği bir şeyi demiş gibi aktaramayız ki. Hükümet bu çağrıya müzakere temelinde yaklaşsın ki Kandil'de olumlu bir karşılık bulsun. O yüzden daha çağrı yapılmadan Kandil'den tepki geldi. Müzakare yapılacak ve varılacak sonuca göre bize çağrı yapılacaktı diyorlar. Biz de silah aşığı değiliz ama müzakerenin gereği yapılmalı diyorlar. Yoksa biz Öcalan'ın yapmış olduğu bir çağrıyı gizlemiş saklamış değiliz ki. Aksine barışı en çok biz istiyoruz, yıllardır hasret ile bekliyoruz.
"HDP ÖCALAN'IN ÇAĞRISINI GİZLİYOR" İDDİASI
Bu süreç sadece belli kimlikleri değil bütün Türkiye'yi demokratikleşmeyi amaçlayan bir süreçtir. Hükümet diyor ki Öcalan silah bırakma çağrısı yaptı ama HDP bunu gizliyor. Böyle bir şey olabilir mi ya? Öcalan'ın kaleme aldığı bir çağrı falan yok. Bizim heyetimizin hazırladığı bir taslak var sadece. İmralı'daki görüşmelerde varılan mutabakatları bir metne dönüştürdük biz. Eğer hükümet sonuç almak istiyorsa bizi hedef gösteren tavırlara son vermeleri lazım. Kandil ile Öcalan arasında bir çelişki de yok. Biz barıştan çekinmeyiz ki, bu bizim için kayıp değildir. Sayın Öcalan peşinen çağrı yapacak olursa biz de Kandil de karşı çıkmayız ki. Hükümet üstüne düşeni yapmadığı için itiraz ediliyor.
ÜÇÜNCÜ GÖZ BİR YABANCI DEVLET DEĞİL
Üçüncü göz derken bir başka devlet değil Türkiye'nin içinden bazı isimler kastediliyor. Herkesin güveneceği gazeteciler, aydınlar, akil insanlar, akademisyenlerden oluşan isimler olmalı diye düşünüyoruz.
"BEN DE HDP DE TOP ÇEVİRMİYOR"
Ben ya da partimiz top çevirmiyor, işi yokuşa sürmüyor. Hükümet daha önce de bunu yaptı. Biz yol temizliği yapılsın, geri çekilmenin koşulları hazırlansın dedik. Ama hükümet o zaman da HDP'yi suçladı. Sonra da geri çekilme gerçekleşmedi. Şimdi de aynı şey geçerli. Bu işi doğru düzgün yapmazsak sonuç alınmaz. Hem HDP'ye terörist diyorsun hem de barış için şunu bunu yapsın diyorsun. Hangi HDP'den bahsediyorsun? Buyrun İmralı'ya gitsin heyetlerimiz eğer böyle çağrı varsa açıklansın. Heyetimiz İmralı'ya bile gidemiyor. 20 gündür gidemiyoruz.
"ÖCALAN SİLAH BIRAKIN DERSE KANDİL ELBETTE KABUL EDER"
Öcalan silah bırakın derse Kandil elbette evet der. Bunu defalarca deklere de ettiler. Onları kaygıya düşüren şey hükümetin sarsıcı hareketlerde bulunması. Demirtaş çağrıyı engelledi, HDP engelledi falan deniyor. HDP'yi baskı altına alarak bu süreç yürümez. 10 maddelik taslak İmralı'daki görüşmelerde devlet heyetinin de mutabık kaldığı konular. Bizim uydurduğumuz şeyler değil yani. İnsanlarımızın hak ve özgürlüklerini pazarlık konusu yapmıyoruz. Gri karanlık alanlar bırakılıp hakkımızda şaibeler üretilmesini kendimize yediremiyoruz.
"PKK'YE AKP DEĞİL BİZ SİLAH BIRAKTIRIRIZ"
PKK'ye silah bıraktıracak olan AKP değil biziz. Eğer biz barajı aşarsak, demokratik siyaset güç kazanırsa PKK'de buna göre adımlar atacaktır.
"ELİMİZDEKİ ANKETLERE GÖRE BARAJI AŞIYORUZ"
Bizim elimizdeki araştırmalar barajı aştığımızı gösteriyor. Ama barajı çok rahat aşıp geçiyoruz diyecek de değiliz. Ama bize gösterilen ilgi ve destek bizi umutlandırıyor. Asıl bu umudu büyütüp geliştirmek gerekiyor. Biz AKP'yi iktidara getiren kırılmaya benzer bir kırılmanın yaşandığını düşünüyoruz toplumda. AKP 12 yılda baskı araçları ile ayakta kalan bir yapıya dönüştü. Madem Türkiye'nin önüne bir değişim fırsatı çıktı biz de siyasiler olarak sorumluluk üsteleneceksek kollektif bir irade yaratmak zorundayız. Özgürlüğe barışa inanan insanların iktidar yürüyüşünü gerçekleştirebiliriz.
"HDP'DEN DAHA TÜRKİYE'Lİ PARTİ PARTİ YOK"
Bizden daha Türkiye'li bir parti yoktur. Bizim yönetimimiz tek bir kimlikten oluşmuyor. Başörtülü de Alevi de solcu sosyalist de kadınlar da Süryani Arap Türk Kürt de kendini temsil ediyor. Emekçinin yoksulun hakkını gözeten bir siyaset tutturmaya çalışıyoruz. Müslüman dindar kesimleri gerici diye dışlayabilir miyiz? Laik ile Müslüman birbirine karşıdır diyerek yeni bir Türkiye inşaa edebilir misiniz? Hiç bir kimliği inkar ederek beraber yaşayamazsınız. Hiç kimse azınlık muamelesi görmemeli. İnsanlar bunu görüyor. HDP'nin yarattığı heyecan bundan kaynaklanıyor.
"SEÇİMLERE PARTİ OLARAK GİRİYORUZ! BU TARTIŞMA BİTTİ"
Barajı aşacağımıza samimiyetle inanıyorum. Türkiye ortaya koyduğumuz barış eşitlik ve adalet duygularına kesinlikle karşılık verecektir. Seçimlere parti olarak girme tartışması bitmiş bir tartışma. Biz bu kararı bir sene öncesinden aldık. Kesinlikle parti olarak gireceğiz, bu bir tartışma konusu değil artık.
HDP BARAJI AŞAMAZSA NE YAPACAK
Barajı aşamazsak ise ne sokağa çağrı ne de başka bir olumsuz tavrımız olur. Ulusal ve bölgesel kampanyalar örgütleriz. Bir dikta anayasasına ve başkanlık sistemine yine izin vermeyiz. Erken seçim ve barajın kaldırılması için çalışırız. Barajı aşarsak en az 50'nin üstünde oluruz. Daha çok oy alırsak AKP hükümet kuramaz tek başına.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Ne Meksika tipi ne ABD tipi hiç bir şekilde kabul etmeyiz. Erdoğan desin ki ben Başkan adayı olmayacağım, başkanlık sistemini dayatmayacağım, tek başıma iktidar olsam da dayatmayacağım, o zaman da biz oturup konuşuruz nedir bu başkanlık sistemi diye.