BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İnsan hakları örgütlerinin temsilcileri ve kayıp yakınlarıyla görüştü.
Abone olBDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Grup Başkanvekillerinin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'den randevu talep ettiklerini belirterek, "Özellikle merkezi bir soruşturma savcılığının ve DNA bankasının oluşturulması ve kazıların usulüne uygun gerçekleştirilmesi konularındaki düşüncelerimizi ileteceğiz" dedi.
İnsan hakları örgütlerinin temsilcileri ve kayıp yakınlarından oluşan heyet, Meclis'teki temasları çerçevesinde BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etti. Ziyarete BDP Grup Başkanvekili Ayla Akat Ata da katıldı. Ziyarette bir konuşma yapan İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye'nin bir toplu mezar gerçeğiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, bu konuda bir yüzleşme sürecine girilmesi gerektiğini ifade etti. Kayıp yakınlarının Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmenin sonuçlarının kendilerini tatmin etmediğini belirten Türkdoğan, Türkiye'nin artık Kürt sorunuyla yüzleşmesi gerektiğini, bunun yolunun da tarafsız ve bağımsız bir hakikat komisyonu kurulması olduğunu söyledi. Toplu mezarların, BM kurallarına uygun şekilde yapılması gerektiğini ifade eden Türkdoğan, şu anda 100 toplu mezarda yaklaşım bin 500 cesedin bulunduğunu tahmin ettiklerini, bu rakamın 7 bine kadar ulaşabileceğini belirtti. Türkdoğan, çıkarılan cesetlerin kimlik tespitinin yapılabilmesi ve yakınlarına teslim edilmesi için bir DNA bankası kurulmasının gereğine işaret etti.
BDP Genel Başkanı Demirtaş ise bugüne kadar gösterdikleri bütün çabaya rağmen toplu mezarlar, faili meçhuller ve kayıplar meselesinin Türkiye'nin 1. gündemi haline gelemediğini belirtti. Bu konuların, ülkenin birinci gündemi olması gereken temel meseleler olduğuna inandıklarını söyleyen Demirtaş, kendilerini birinci derecede ilgilendiren konunun, doğrudan faili meçhullerin ve kayıpların mağdurları olduğunu dile getirdi. Komisyonların kurulması, savcılıkların derhal harekete geçmesi, bir DNA merkezinin oluşturulması ve kazıların BM Minnesota Protokolü'ne uygun şekilde gerçekleştirilmesi, bunlardan yola çıkarak toplumun kendi geçmişiyle yüzleşebilmesinin, geleceğin daha aydınlık bir şekilde görülebilmesine imkan vereceğini belirten Demirtaş, bu meselelerin ancak hükümetin toplu mezarlar ve kayıplara yönelik politikasını değiştirmesiyle mümkün olabileceğini vurguladı. Bunlar ortaya çıkartıldığında suçluların da ortaya çıkacağını belirten Demirtaş, "Bunları ortaya çıkarmamak, bu suçları ve suçluları korumaktır, himaye etmektir" diye konuştu.
Bu yüzleşme yapılmadığı müddetçe herkesin baktığı yerden ayrı bir Türkiye'yi görmeye devam edeceğini ifade eden Demirtaş şunları kaydetti: "Kimse kusura bakmasın, bu kadar önemli bir konu bilmem kimin merdivene ters binmesinden, öbürünün attan düşmesinden daha önemsiz bir konu olduğu için herhalde gazete köşelerinde bile yer almıyor. Böylesine dehşet bir ortamda yaşıyoruz ve bu durum bizim vicdanlarımızı sızlatıyor. Ondan sonra da 'efendim Kürt sorunu niye çözülmüyor, Kürtler niye nankörlük yapıyorlar?' deyip, açılıma destek vermedikleri için yine Kürtler suçlanıyor. Siz insanların acılarını görmez, saygı duymaz, gereğini yapmazsanız o insanları kazanamazsınız."
Demirtaş, özellikle merkezi bir soruşturma savcılığının ve DNA bankasının oluşturulması ve kazıların usulüne uygun gerçekleştirilmesi konularında BDP'nin düşüncelerini iletmek üzere BDP Grup Başkanvekillerinin Adalet Bakanı ile görüşeceklerini açıkladı. Demirtaş, grup başkanvekillerinin bu konular ve cezaevindeki sorunlarla ilgili Adalet Bakanı'ndan randevu talep ettiklerini, bir kaç gün içinde bu görüşmenin gerçekleşebileceğini ifade etti.
Açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Demirtaş, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in dün Libya'daki gelişmelerle ilgili yaptığı bilgilendirmeye ilişkin bir soru üzerine Çiçek'in özellikle tahliye faaliyetleri ve Libya'daki durumla ilgili detaylı bilgi sunduğunu anlattı. Çicek'in, Libya'daki temel problemin, karşı tarafta bir muhatabın bulunmaması, devlet sisteminin çökmesi, sağlıklı hiçbir bilginin alınamaması olduğunu söylediğini anlatan Demirtaş, tahliye faaliyetleriyle ilgili de ellerinden geleni yaptıklarını fakat önümüzdeki günlerde bütün yollar denense bile bütün vatandaşların tahliye edilip edilemeyeceği konusunda ellerinde somut bilgi olmadığını belirttiğini söyledi.
Demirtaş, "Biz özellikle şunun altını çizdik. Libya'da bir iktidar değişikliği olursa, Kaddifi'nin ülkeyi terketmesi halinde orada bir iç çatışma riksinin olduğu, Mısır ve Tunus'taki gibi olmayabileceği, Libya'daki toplumsal yapı nedeniyle büyük bir iç çatışmanın, iç kargaşanın, büyük katliamların yaşanabileceğinin altını çizdik. Türkiye orada bir önlem alacaksa bunun gecikmemesi gerektiğinin de altını çizdik.
Bu arada ziyarete katılan bir kayıp yakını, ziyaret sırasında Demirtaş'a sıkıntılarını Kürtçe olarak aktardı. Ziyaret sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Hanım Tosun, 1995 yılında bir polis tarafından evin önünde gözaltına alınan Fehmi Tosun'un eşi olduğunu belirtti. 16 senedir kayıplarının akıbetlerini öğrenmek için her yola başvurduklarını ama sonuç alamadıklarını ifade eden Tosun, iki hafta önce Başbakan Erdoğan'ın Cumartesi anneleri ile yaptığı görüşmeye, 10 dakika geç kaldığı için alınmadığını anlattı. Toplu mezarların karşısında vicdanlı insanların gözlerini kapatmaması gerektiğini kaydeden Tosun, toplu mezarların açılmasında da duyarlı olunmasını belirtti. Tosun, "Kepçeler o mezarları kazdığı, o kemiklere vurduğu zaman o kepçe sanki iç organlarımızı vuruyor" şeklinde konuştu.