BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK'lıların Türkiye sınırları dışına çekilmesini değerlendirdi.
Abone olBDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, önemli olanın çekilme değil, gidenlerin nasıl geri geleceği olduğunu söyledi.
TOPLUMSAL KATILIM YASASI ÇIKSIN
Demirtaş, "Toplumsal bir katılım yasasına ihtiyaç var. Bunun ismi genel af olur, başka bir şey olur, ama hem cezaevinde, hem Avrupa'da sürgünde, hem dağda olan insanlar için toplumsal katılım yasası çıkarılması gerekiyor. Ama ille de bir genel af olması gerekmiyor, ismi toplumsal katılım yasası olabilir" dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu yıl 13'üncüsü düzenlenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali etkinliklerine katılmak için gittiği Tunceli'de Ovacık İlçesi'nde çeşitli ziyaretlerde bulundu. CHP'den istifa edip bir süre önce BDP'ye katılan Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sargül'le makamında görüşen Demirtaş, esnafları ziyaret etti.
Ziyaretlerin ardından gazetecilerin 'Son dönemlerde çözüm süreci ve PKK'nın geri çekilmesiyle ilgili sıkıntıların olduğu yönünde haberler çıktığı' yönündeki sorusu üzerine Demirtaş, "Hükümetin şunu tartışması lazım. Geri çekilişler ne kadar oldu, ne kadar gitti, ne kadar kaldı? Bunların oranı, istatistiği, çetelesi yerine hükümet şunu hesaplaması lazım; Şimdi bu çocuklar, gençler dağda mı? Bu gençlerin ilelebet dağda kalması mı düşünülüyor, Yoksa dağdan inecekler mi? O nedenle hükümetin şu anda kaç kişi gitti, kaç kişi kaldı, bunu hesaplamak tartışmak yerine, bu gençler dağdan nasıl inecek, hangi yasayla, hangi düzenlemeyle inecek. Bunu tartışması lazım. Çünkü sınırın dışına çıkan gençler bu ülkenin yurttaşları, anneleri, babaları buralarda.
Dolayısıyla sınır dışına çıkıp ilelebet orada kalmayacaklar. Asıl tartışılması gereken PKK'lıların nasıl çıkacağı değil, nasıl geri döneceğidir. Şu anda gündem olması gereken budur. Hükümetin hazırlığını yapması gereken konu da budur. Şimdi düşünün Dersim'den ta oraya 3-4 ayda yürüyüp çıkıyorlar. Peki bu gençler dağdan inecekse, belki hiç sınırın dışına çıkmalarına bile gerek kalmadan bir yasa çıkacak dağdan inecekler. Belki Eylül'de, Ekim'de üçüncü aşamaya geçilecek. O nedenle hükümetin kafasında kalıcı bir barış projesi varsa. Çetele tutmak yerine artık birinci aşamanın bittiğini, ikinci aşamanın yani demokratikleşme adımlarının atılacağı aşamanın başladığını, bunu sorumluluğunu ve gereğini hükümetin yerine getirmesi konusunda artık sorumlu davranması gerekiyor. Mesele budur. Yoksa kısır tartışmalara girmenin, gitti mi, kaldı mı demenin bir anlamı yok."
PKK'LILARIN NASIL GİDECEĞİ DEĞİL, NASIL DÖNECEĞİ ÖNEMLİ
Demirtaş, çatışma ve ölümün olmadığını belirterek, "Çatışma var mı? Yok. Ölüm var mı? Yok. Çok şükür kimse ölmüyor. Gençler biri birine kurşun sıkmıyor, silah sıkmıyor. Önemli olan buydu, bu da sağlandı. Şimdi yedi aydır bu ülkede tek bir mermi patlamadı. Savaştan dolayı tek bir insan yaşamını yitirmedi. Daha ne isteniyor? Ne bekleniyor? İşte adım atmak için uygun bir fırsat. Bu ülkede kalıcı barışı gerçekleştirmek için bundan daha iyi bir fırsat olur mu? Şimdi bu fırsatı değerlendirmek yerine efendim şu kadar kişi gitti, şu kadar kişi kaldı. Ya buradan gidecek çocuklar bu ülkenin, bu toprağın çocukları. Dersim dağlarında olanlar Dersimlilerin çocukları. Nereye gidiyorlar? Onların geri dönmesi lazım. Zaman şu anda çok kritiktir. Bu çocukların zaten çoğunluğu sınırın dışına çıktı, ama bu gençlerin önemli olan nasıl geri döneceğin, siyasete, aktif hayata nasıl katılacaklarını şu aşamada, tartışmak, netleştirmektir. Bizce tartışılması gereken budur. PKK?lıların nasıl gideceği değil, nasıl geri döneceği meselesi önemlidir. Yasa çıkarılması lazım, hazırlıkların yapılması lazım, hükümetin kapsamlı bir demokratikleşme çalışması yürütmesi lazım" dedi.
Demirtaş'ın konuşmasının ardından bir gazeteci, 'Bu konuşmalarınızdan anlamamız gereken kapsamlı bir genel af mıdır? Gereklidir demek mi istiyorsunuz?' sorusu üzerine Demirtaş, "Bir genel aftan söz etmiyorum. Zaten genel af deyince birilerinin tüyleri diken diken oluyor. Toplumsal bir katılım yasasına ihtiyaç var. Bunun ismi genel af olur, başka bir şey olur, ama hem cezaevinde, hem Avrupa?da sürgünde, hem dağda olan insanlar için toplumsal katılım yasası çıkarılması gerekiyor. Ama ille de bir genel af olması gerekmiyor, ismi toplumsal katılım yasası olabilir" yanıtını verdi.
ALEVİLİK SADECE ALİ'Yİ SEVMEK DEĞİL
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Alevilerle ilgili açıklamalarının sorulması üzerine Demirtaş, şöyle dedi: "Şimdi insanlar kendini nasıl tanımlıyorsa, tarifliyorsa odur. Başkasının, başkasını tanımlamasına, başkasının inancına sınır çizmesine, biz kesinlikle destek vermeyiz. Alevilik sadece Ali'yi sevmek değildir. Alevilik Kerbela'da yanmaktır. Alevilik, Çorum'da, Maraş'ta katledilmektir. Sivas'ta yanmaktır Alevilik. Başbakan bunları göze alabiliyor mu? Alevilik Türkiye?de ikinci sınıf insan olmaktır, hor görülmektir. Alevilik sırf Alevidir diye okulda, iş yerinde horlanmaktır. Başbakan bunları göze alabiliyor mu? Sadece Ali'yi sevmek değildir. Alevilik aynı zamanda barış sevdalısı olmaktır. Eşitliği, kardeşliği savunmaktır. Evet Alevilik Ali'yi sevmektir, ama Alevilik her şeyden önce insan kimliğini en üstte tutmaktır. Başbakan bunları olabiliyorsa oda dört dörtlük Alevi olabilir. Yok olamıyorsa kusura bakmasın Alevi olmakta kolay değil, Sunni olmakta kolay değil. Önemli olan o inancın ruhuna, özüne sadık bir şekilde yaşayabilmektir. Onun için onu yaşayandır Alevilik. Kendine Aleviyim demekle mikrofonun önünde dört dörtlük Alevi olunmaz."
Demirtaş, daha sonra Aleviler için kutsal sayılan Munzur Çayı'nın doğduğu Munzur Gözeleri'ni ziyaret edip, buradaki vatandaşlarla sohbet etti. Demirtaş, Munzur Gözeleri'nde Türkiye'ye barış gelmesi için adak adadığını söyledi.