BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,67
ALTIN 2.970,69
HABER /  GÜNCEL

Demirtaş: Başbakan'dan rica ediyorum...

Meclis'te, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki oda ve borsa başkanlarından oluşan heyeti kabul eden HDP lideri Selahattin Demirtaş'tan çarpıcı açıklamalar geldi.

Abone ol

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Savaşta önce insanlar ölür, sonra vicdanlar ölür. Sonra ekonomi çöker, yaşam alt üst olur. Bizler savaşın, silahın konuştuğu yerde siviller olarak sesimizi yükseltmezsek vicdanımız ölecek.  Vicdanların da ölmesine izin vermemek için evlatlarımızın ölümünü durdurmak zorundayız" dedi.

Demirtaş, Meclis'te, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki oda ve borsa başkanlarından oluşan heyeti kabulünde, bu girişimin siyasetçilere güç ve destek verdiğini söyledi. Demirtaş, "Evet, savaşta önce insanlar ölür,  sonra vicdanlar ölür. Sonra ekonomi çöker, yaşam alt üst olur. Bizler savaşın, silahın konuştuğu yerde siviller olarak sesimizi yükseltmezsek vicdanımız ölecek. Şimdi evlatlarımız ölecek, bir müddet sonra hepimizin vicdanı ölecek. Vicdanların da ölmesine izin vermemek için evlatlarımızın ölümünü durdurmak zorundayız" diye konuştu.  

Siyasetçilerin birbirini suçlayıp, sert eleştirebildiklerini, bunu anlaşılır görmediğini ve değişmesi gereğine işaret eden Demirtaş, "Siyaset koltuk, ikbal için yapılmaz. Halka hizmet etmeyen siyaset, çirkin siyasettir. Kim yaparsa yapsın. Benim partimden de olsa çirkin siyasettir. Tek bir adımımız, hamlemiz  halka yarar getirmiyorsa orada çirkin siyaset vardır. Sandık demokrasinin gereğidir diyoruz, sandık kuruyoruz. Halk sandığa gidiyor, bir sonuç çıkıyor. Ona saygılı olmamak, halkın iradesine saygı duymamak da çirkin siyasettir" görüşünü savundu.

Bütün bu çirkinliklerden kurtulmanın yolunun halkın kime oy vermiş olursa olsun sesini yükseltmesi olduğunu dile getiren Demirtaş, şu görüşleri savundu:

"Biz 'bu savaş, çatışma ülkemize zarar veriyor, bunun derhal durdurulması lazım' şeklinde sesimizi yükseltirsek sonuç alınabileceğine inanıyorum. Açıklamalardan anlaşılıyor ki maalesef Hükümet bizim çağrılarımıza henüz olumlu, sıcak yanıt verebilmiş değil. Karşılıklı ellerin tetikten çekilmesi lazım. Önce silahların karşılıklı susması lazım. Yeniden  müzakere, diyalog masasına dönüş için bizlerin ısrarcı olması ve sesini yükseltmesi lazım ama Sayın Başbakan'ın 'biz sonuna kadar gideceğiz, bir kez daha kökünü kazıyacağız' şeklindeki yaklaşımlarını, doğrusu  biz tedirginlikle karşılıyoruz. Böyle bir yaklaşım olmaz."

Demirtaş, Kandil'e yapılan hava operasyonları sırasında, bombanın bir köye isabet ettiğini, aralarında hamile kadın, çocuk ve bebeğin de bulunduğu 10 kişinin öldüğünü ileri sürdü.

"Polis, asker, PKK'lı, sivil ölecek, bu işten kim karlı çıkacak peki?" diye soran Demirtaş,  bunların aklıselimle masaya yatırılması gerektiğini söyledi.

Demirtaş, "Tırlar, otobüsler, araçlar yakılıyor, bunların hiçbirini kabul etmiyoruz, edemeyiz. Asla. Bu araçlar kimin? Benim; senin aracın. Zararını biz görüyoruz, halk görüyor. Halka zarar veren hiçbir şeyin HDP arkasında durmaz, durmayacak. Bunların hepsinin derhal düzeltilmesi için siyasetçiler olarak inisiyatif de alması lazım. Sizlerin bu ve benzeri girişimi barış arayışında bizlere güç veriyor. Umut ediyorum ki 'evlatlarımızı gerektiğinde feda edeceğiz' diyen siyasetçiler yerine, 'hayır, biz evlatlarımızın yerine gerekirse kendimizi, koltuklarımızı feda edeceğiz' diyen anlayış hakim kılınsın."

"Sayın Başbakan'dan rica ediyorum"

Bir annenin ve babanın acısının, çocuğunun siyasi düşüncesine, giydiği üniformaya göre değişmeyeceğini belirten Demirtaş, annenin Kürt, Türk, Arap olması acısını değiştirmeyeceğini, bunlar arasına ayırım koyamayacaklarını belirtti.

Demirtaş, Habur'da 13 cenazenin bekletildiğini de öne sürerek, "Sayın Başbakan'dan özellikle rica ediyorum; 6 gündür sizin emrinizle cenazeler Habur Sınır Kapısından içeriye alınmıyor. 50 derece sıcakta bir tırın soğutuculu dorsede bekliyor. Cenazelere hakaret , saygısızlık bizim inancımızda, dinimizde, kültürümüzde yoktur. Ölünün üzerine hüküm kalkar artık. Ölünün  suçu, günahı artık Allah'a emanettir. Sizlerden ricam nerede ne yanmış varsa sesinizi yükseltin ama adaletten, hakkaniyetten ayrılmadan.  Onu yaptığınız an barış daha kolay olacak. O zaman işte sesiniz güçlü çıkacak. O zaman bizim de Hükümet üzerinde de etki gücünüz olacak" diye konuştu.

Ülkede zor ve zahmetli günler yaşandığını belirten Demirtaş, "Birbirimizin elini tutarken Kürt müyüz, Türk müyüz birbirimize sormayacağız. AKP'ye mi, HDP'ye mi, CHP'ye mi oy vermiş sormayacağız. Önce kardeşiz, bu acılar hepimizindir, taziye hepimizin, cenaze hepimizindir. Başka türlü toplumdaki ayrışmayı, kutuplaşmayı, derinliği çözemeyiz. HDP'yi gece gündüz bütün bu ölümlerden sorumlu tutup, ondan sonra 'hadi gelin kardeşlerim' dediğin zaman HDP'ye oy vermiş 6 milyon insan 'bana bu hakareti yapıyorsun, nasıl kardeş olacağız?' diye sorar. Partiler arası düşmanlık olmaz. Şu partiye, bu partiye oy verdi diye insanları düşmanlaştıramayız. Siyasi rekabet ayrıdır, kardeşlik ayrı bir hukuktur demek ve buna ısrarcı olmak zorundayız" dedi.   

"Parlamento'nun kapalı olması yanlış"

Heyetin onurlu bir girişimde bulunduğunu, siyasi partilere ziyaret ettiklerini ve mesajlarını verdiklerini anlatan Demirtaş, yapacakları her girişimin birilerini lanetlemek, suçlamak üzerine değil, sonuç alıcı olmasını istedi. Sivil insanların sesinin siyasette silahtan daha güçlü çıkması halinde barışın mümkün olacağını anlatan Demirtaş, sıkıntılardan haberdar olduklarını, çözmeye çalıştıklarını, kepenk kapatmadan araç yakmalara kadar hiçbirini normal ve kabul edilebilir görmediklerini söyledi.

Demirtaş, bir soru üzerine,  Parlamentonun sıkıntılı günlerde kapalı olmasının yanlış olduğunu savunarak, "Parlamentonun tatil yapacağı günler bugünler değil. Ülke bu kadar sorun, sıkıntı yaşarken milletvekillerinin her gün Parlamentoda çalışması lazım. Ülkemdeki sorunların nasıl acilen çözüleceğine dair komisyon kuralım diyoruz, ama AKP-MHP el ele verip bundan kaçıyor. Geçici hükümetsin, Parlamentoyu işlet o zaman. Niye Parlamentodan kaçıyorsun? Parlamentoyu çalıştırmanın yolu, toplumun demokratik baskısından geçiyor. Herkes Parlamentonun kapalı olması konusundaki eleştirisini, hassasiyetini dile getirmeli. Keşke komisyon kurulsa, AKP-IŞİD ilişkilerini masaya yatırabilsek. Ne olmuş, ne bitmiş, kimin elinde ne bilgi, belge var, bunların hepsi inşallah önümüzdeki günlerde tartışılır" karşılığını verdi.

 "Saray gladyosu içinde hangi yapılanmalar var?" şeklindeki soru üzerine Demirtaş, "İsim isim, grup grup 'şunlar, bunlar var' diye bilmek durumunda, zorunda değilim. Bir saray devleti oluşturulduğundan şüphe yok. Kendisi de bunu ifade ediyor. Sarayda özel dinleme, istihbarat odaları, devletin resmi kaydına girmeyen özel, gizli toplantı ve görüşmeler, özel bütçe, örtülü ödenek, nereye gittiği belli olmayan, harcanan paralar, orada özel operasyon planları yapılıyor. Bunlar artık bilinmeyen şeyler değil . Bunlar bir hukuk devletinde olmayacak işlerdir. Partimizin kapatılma hazırlığı şu anda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda yapılmıyor mesela. Sarayın Başdanışmanı Burhan Kuzu tarafından, kendi avukatlık bürosunda yapılıyor. Bunun neresi hukuktur, adalettir?" görüşünü ileri sürdü.