İrtica ve laiklik tartışmalarına katılan Süleyman Demirel'in sözleri yine çok tartışılacak.
Abone olİrtica tehlikesiyle ilgili açıklamalar devam ederken Türkiye'nin 9'uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel AKŞAM'a konuştu. Demirel, 'Çare MGK'nın tedbirler listesi çıkarmasındadır' dedi
Son günlerde asker-siyaset ilişkisi nereye gidiyor?
Kurumlar devletinde yetki, görev ve sorumluluklar bellidir. Kurumların yetkileri anayasada yazılıdır. Bu durumda kendi görevini herkes nasıl anlıyorsa öyle hareket ediyor.
Nasıl anlıyorlar?
Yani ortada bir irtica tehdidi var mıdır?
- Onu ben tartışmam. Benim dışımda bir takım kimseler zaten tartışıyor. Ben sadece tartışılanların değerlendirmesini yapıyorum. Zaten esas sorun var mıdır, yok mudur'dan ziyade, cumhurbaşkanı ve genelkurmay başkanı var, derken, başbakanın yok demesidir.
Ama başbakan yumuşak bir tavır içine girdi. Gelin tehdit varsa birlikte hareket edelim, diyor.
- Ama ABD'den verdiği beyanatta böyle bir şey yok dedi.
Bu aşamada ne yapmak gerek?
- Bir kere var mıdır, yok mudur tartışmalarını halka bırakmak olmaz. Devlet tehdide maruzsa, mekanizma olarak devleti işletmek gerek. Yani anayasanın 118. maddesine göre MGK devlete veya rejime yönelmiş tehdit ve tehlikeleri gözden geçirecek ve hükümete lazım gelen tavsiyelerde bulunacak.
Bu, ikinci bir 28 Şubat yaratmaz mı?
- Önemli olan meseleye çare aramak. İkinci 28 şubat mı, üçüncü 28 Şubat mı, orası önemli değil. Vardır diyenlerle yoktur diyenler başka ülkenin insanları değil, sorumluluk hepsinin.
MGK'nın tedbir kararları çıkarması için yeterli sebep var diyorsunuz.
- Başka alternatif yok. Beyanları duyduk. Ne olacak sonra? Zaten eğer cumhurbaşkanı ve genelkurmay başkanı bir tehlikeye işaret ediyorlarsa bu hafife alınacak bir olay değildir. Benim iktidara tavsiyem bunu ciddiye alması ve ona göre hareket etmesi.
Konuşulanlar ile yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri arasındaki ilişki ne?
- Çok yakından bir ilgisi olduğu kanaatinde değilim.
Bir meydan savaşı olabilir mi?
- Hayır. Türkiye bir hukuk devleti, kuralları vardır. Bu kurallar uygulanıyor.
Türkiye arayışta
Mesut Yılmaz ve Hikmet Çetin ile bir araya geleceğiniz yönünde haberler çıktı. Bu haberler sizi yine aktif siyasette görme isteğinden mi kaynaklanıyor?
- Bu haberler çıkar, çünkü Türkiye bir arayışın içinde. Siyaset parçalı. Boşluklar var. Halk hem sağda, hem de solda bütünleşme arıyor ama ümit verici gelişme yok.
Seçim öncesi yeni bir oluşum ihtimali var mı?
- Her şey olabilir. Türk siyaseti ülkenin aradığı siyasi iktidarı çıkaramayacak durumda olamaz. Olursa bunalım demektir.
Sağ kanadı partiler üstü bir şekilde birleştirmeniz için ortaya atılan önerilere nasıl bakıyorsunuz?
- Ben maraton koşusunu tamamladım. Partiler üstü diyorlar ama yeni bir oluşum parti demektir. Benim için söz konusu değil. Ama ülkenin bana ihtiyacı olursa, başka birinin göremeyeceği bir görev olursa ona kapalı değilim.
Halk seçsin
Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığına adaylığını koyacak mı?
- Herkes öyle diyor. Ben farklı düşünmüyorum.
Adaylığını koyarsa atmosfer nasıl olur?
- Bu günkü atmosferden farklı olmaz. Türkiye hukuk devleti. Herkesin adaylığını koyma hakkı var. Adaylığı neticelendirecek olan TBMM. Onun aldığı karara kamuoyu uygun tepki verir mi, o ayrı mesele.
Siz Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığı koltuğunda nasıl görüyorsunuz? Nasıl bir cumhurbaşkanı olur?
- Benim kişilerle alakam yok.İsteğim demokratik kuralların yerine gelmesi. Meclis cumhurbaşkanını seçerse temsil eksikliği olur. Türkiye'deki oyların yüzde 26'sının temsilcisi olur. Yani dört oydan birinin. Bunda hukuk dışı bir şey yok ama anayasanın 67. maddesine göre seçim sisteminin temsilde adaleti getirmesi lazım. Eleştiri konusu olur.
Çözüm öneriniz ne?
- Cumhurbaşkanını halkın seçmesi. Zamanı geldi.
Halk seçse koltuğa kim oturur?
- Onu kimse bilemez.
Sizin tekrar seçilmeniz yönünde teklifler gelse halkın seçeceği bir cumhurbaşkanı olmak için adaylığınızı koyar mısınız?
- Hayır, koymam. Ben bütün bu görevleri yaptım, en son da cumhurbaşkanlığı görevini yerine getirdim. Aday da olmam, teklif de gelse kabul etmem.
Sizin gönlünüzde yatan bir isim var mı?
- Milletin gönlünde yatan kimse benim de gönlümdedir. Dünyaya uymak lazım. Özellikle Avrupa'ya. Bu gün 26 Avrupa ülkesinden 17'sinde cumhurbaşkanını halk seçiyor.
Geçtiğimiz hafta Başbakan Erdoğan ABD Başkanı Bush ile görüştü. Genel Kurmay Başkanı'nın konuşmasının aynı güne denk gelmesi görüşmeyi gölgeledi mi?
- Hayır, ayrı ayrı şeylerdir.
Aktarılan olumlu havaya katılıyor musunuz?
- Katılıyorum. Bu görüşmeler zaten al-ver görüşmesi değildir. İyi niyet görüşmesidir. Bazen somut kararlar da çıkabilir ama iyi hazırlık yapılmamışsa bir şeyleri somutlaştırma girişimi iyi sonuç vermez.
PKK isminin geçmemesini iyi hazırlık yapılmamasına mı bağlamalıyız?
- Hayır. Ancak PKK için bu zamana kadar bilinen şeylerin tekrarından başka bir şey yapılmış değil. PKK ile mücadeleyi Türkiye ABD'ye ya da Irak'a bırakıyor değil, bu mücadeleyi beraber yürütecekler.
Görüşmeye göre Türkiye ABD'den gerekli desteği gördü mü?
- Bilemeyiz. Şu an sadece vaat var.
TSK'nın beyanları
TSK'nın çıkışları Türkiye'nin AB politikasını nasıl etkiliyor?
- Türk siyasetinde askerin ağırlığından AB rahatsız, çünkü onların sisteminde sivil otorite askerin üzerinde.
AB'ye üye olmak isteyen Türkiye nasıl bir yol izlemeli?
- Türkiye AB ile müzakere ediyor. Yani Avrupa Türkiye'ye benzemeyecek, Türkiye Avrupa'ya benzeyecek.
Askeri kanadın son çıkışları Türkiye'nin kendini AB'ye ayarlaması için şu anın doğru zaman olmadığı anlamına mı geliyor?
- TC'nin kanunları böyle olduğu sürece TSK'nın o beyanları yapmasında yadırganacak bir şey yok.
Röportaj: Nagehan Alçı Ayan
Kaynak: