Turgut Özal'ı yaralayan Kartal Demirağ, yargılandığı uyarlama davasında, 20 yıl hapis cezası aldı.
Abone ol 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a, başbakan olduğu dönemde, ANAP kongresinde ateş ederek elinden yaralayan Kartal Demirağ, yargılandığı uyarlama davasında, 20 yıl hapis cezası aldı.Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki görülen davanın duruşmasına, hükümlü Kartal Demirağ ile kendisine Ankara Barosu Başkanlığınca müdafi tayin edilen avukat Neslihan Benlier katıldı.
Demirağ, daha önce talimatla Denizli Ağır Ceza Mahkemesinde beyanda bulunduğunu belirterek, beyanlarını tekrarladığını söyledi. Kartal Demirağ, ''Benim tahliye edilmem lazım. Konu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'ndan da geçmiştir. Önceki savunmalarıma ekleyeceğim bir husus yoktur. Ben cezamı çektim. Tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum'' dedi.
İstemediği halde kendisine avukat tayin edildiğini kaydeden Demirağ, ''Avukatlar yanlış yapıyor. Ben istemediğim halde temyize başvuruyorlar'' diye konuştu.
Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, esas hakkındaki görüşünü mahkemeye sundu. Savcı Bilgili, hükümlü Demirağ'ın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Turgut Özal'ı öldürmeye tam teşebbüsten suç tarihi itibariyle 765 sayılı TCK'nın 450/2-4, 62, 31. ve 33. maddeleri gereğince cezalandırıldığını anımsattı.
Daha sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın hükümlü lehine olduğunu kaydeden Bilgili, Demirağ hakkında, bu yasanın 82/1. maddesinin (a) ve (g) bentleri ile 35/2, 53. ve 63. maddeleri uyarınca karar verilmesini ve hükümlülüğünün devamını talep etti.
İddia makamının esas hakkındaki görüşüne karşı süre talebinde bulunmayan avukat Benlier, esas hakkındaki görüşün aleyhte olan bölümlerini kabul etmediklerini belirterek, hükümlü Demirağ lehine olan hükümlerin uygulanmasını ve cezaevinde geçirdiği süre dikkate alınarak, hükmün infazının durdurulmasına karar verilmesini istedi.
Kartal Demirağ ise mahkemeye gelmekte zorlandığını belirterek, ''Bir daha mahkemeye gelmek istemiyorum. Önceki beyanlarımı tekrar ediyorum. Lehimdeki hükümler uygulanarak, serbest bırakılmama karar verilmesini talep ediyorum'' dedi.
Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, hükümlü Kartal Demirağ'ın sübut bulan ve Ankara DGM'nin 1988/127 karar sayılı ve 23 Kasım 1988 tarihli ilamındaki sabit kabul edilen ''kamu görevi nedeniyle tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs'' suçundan eylemine uyan ve lehine olan 5237 sayılı TCK'nın 82/1. maddesinin (a) ve (g) bentleri gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verildiğini açıkladı.
Mahkeme, hükümlünün eyleminin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığını göz önüne alarak, Demirağ'ın TCK'nın 35/2. maddesi uyarınca takdiren 20 yıl hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
Demirağ'ın geçmişi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları nazara alındığında cezasında indirim yapılmasının hükümlü üzerinde olumlu etkisinin bulunmayacağı kanaatine varan mahkeme, Kartal Demirağ hakkında TCK'nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığını kararlaştırdı.
DAVANIN GEÇMİŞİ
ANAP'ın 18 Haziran 1988'deki 2. Büyük Kongresinde dönemin Başbakanı Turgut Özal'ı silahla elinden yaralayan Demirağ, 20 yıl hapisle cezalandırılmıştı.
Cezasının beşte birini yatarak, 1992'de şartlı tahliye olan Demirağ, işlediği bir başka suçun ardından, tahliye şartlarına uymadığı için Özal'a suikastten çarptırıldığı cezayı çekmek üzere tekrar cezaevine konulmuştu.
TCK'daki değişikliğin ardından cezasının uyarlanması için mahkemeye başvuran Demirağ, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince daha önce yeni TCK'nın 82/1(a) ve (g) bentleri uyarınca ''yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak adam öldürmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Mahkeme, bu cezayı eylem teşebbüs aşamasında kaldığından TCK'nın 35/2. maddesi uyarınca 20 yıl hapis cezasına çevirmişti.
Mahkemenin kararı, Özal'ın mirasçılarına tebliğ edilmediği gerekçesiyle Yargıtay tarafından bozulmuştu.
Daha sonra Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde bir kez daha görülen davada, Demirağ aynı cezaya çarptırılmış, ancak karar, Demirağ'ın mahkeme huzurunda beyanı alınmadığı gerekçesiyle Yargıtay tarafından tekrar bozulmuştu.