Deli değil zır delinin biriymiş meğer!..
İngiliz uşağı anlatır: "Şu sıralar Anadolu'ya geçilip, milli direniş harekete geçirilirse, Fransız’ı da, İngiliz’i de, İtalyan’ı da memleketten kovulur, vatan istiklaline kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş diyor Mustafa Kemâl. Bu Mustafa Kemâl denen adam deli değil, zırdelinin biriymiş meğer!.. Bugün Tayyip Erdoğan'a yapılan muamele aynısı değil mi?
Bugün Türk milleti için en büyük bayramı kutluyoruz...
Cumhuriyetimizin 96 yıl dönümü..
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bütün silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyorum...
Cumhuriyetimizin nasıl hangi şartlarda ve nasıl büyük bir mücadele kurulduğunu her Türk genci iyice özümsemeli...
Çünkü Türk Milletini ayakta tutacak ruh budur...
Çünkü görüyoruz ki Türkiye dünyanın en stratejik ülkesi konumu nedeniyle bekası için her zaman dikkatli olmak zorunda...
O günlerde de içimizdeki sözde aydınların, sözde gazetecilerin,sözde siyasetçilerin emperyalist güçlerle işbirliğini yaşadı bu topraklar…
O günkü mütareke basınını unutmak mümkün mü?
Hala izlerini görüyoruz...
Baştan şunu belirtmek isterim.
Bu yazı Atatürk ile Erdoğan karşılaştırması değil. Bu ülkenin içindeki işbirlikçilerin dünden bugüne üstlendikleri misyonun neler yaşattığı gerçeğidir...
***
Satılmış- hain ve alçak MÜTAREKE BASINININ, AYDINLARININ önde gidenlerinden olan İngiliz hayranı ve uşağı Refi Cevat Ulunay'ın, Mustafa Kemal Atatürk'le yaptığı ibret dolu konuşma geliyor aklıma…
Gazeteci Refi Cevat Ulunay, Mustafa Kemal Paşayı Şişli'de ki evinde ziyaret eder.
Çanakkale Savaşları üzerine birçok sorular sorar, Mustafa Kemâl Paşanın verdiği cevapları not eder ve ayrılmak üzere ayağa kalktığı zaman, Mustafa Kemal, Ulunay’a "Bir gazeteci olarak, vatan, içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır diye bir sual sormanızı isterdim lakin bu konuda tek bir sorunuz dahi olmadı" der.
Refi Cevat Ulunay şöyle cevap verir:
"Ben bu vatanın kurtarılmasını mümkün görmediğimden size böyle gereksiz bir sual sormayı hiç düşünmedim. Hem vatan, neyle, hangi askerle, hangi silahla, hangi parayla kurtulacak? Maalesef paşam, vatan kupkuru bir çölden farksız oldu. Affınıza sığınarak arz edeyim ki, artık bu kupkuru çölde hiçbir hayat belirtisi olmadığı gibi, vatanın kurtulacağına inanmak da fazlaca saflık olur"
Mustafa Kemal Paşa aniden hiddetlenir ve kaşlarını çatar:
‘Çöl sanılan bu âlemde saklı ve kuvvetli bir hayat vardır.
O, millettir.
O, milletin adı Türk milletidir.
Türk milleti 9 bin yıldır çöl dediğin bu vatanın sahidir.
Eksik olan şey teşkilattır.
Bu teşkilat organize edilebilirse, vatan da, millet de kurtulur.
Bunu böyle bilesiniz Refi Cevat Beyefendi!
Senin gibi düşünenlere de şu an size söylediklerimi söyle!’
İngiliz hayranı Refi Cevat Ulunay, matbaaya dönünce arkadaşları ona, ‘’Mustafa Kemal Paşayla neler konuştunuz anlat bakalım" derler.
İngiliz uşağı anlatır:
"Şu sıralar Anadolu'ya geçilip, milli direniş harekete geçirilirse, Fransız’ı da, İngiliz’i de, İtalyan’ı da memleketten kovulur, vatan istiklaline kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş diyor Mustafa Kemâl. Bu Mustafa Kemal denen adam deli değil, zırdelinin biriymiş meğer!"
Arkasından alaykar ve iğrenç gülüşmeler!..
Sonuç ne oldu?
O işbirlikçilerin ‘Bu adam değil değil zır deli’ dedikleri Mustafa Kemal Atatürk vatan topraklarını düşman işgalinden kurtararak Türkiye Cumhuriyeti Devletini inşa etti…
Sonra ;
“Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.” diyerek Türk gençliğine emanet etti..
96 yıl geçti...
100.yıla 4 kaldı!..
***
Gelelim bugüne...
Soruyorum;
Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyetinin Bekası için Atatürk gibi aynı sözleri söylemiyor mu?
Ve aynı alaycı muamele ile karşılanmıyor mu?
Bugün ABD Başkanının Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanına yazdığı küstah mektubu yüce meclis kürsüsünden okuyarak Erdoğan’ın arkasından alaykar ve iğrenç gülüşmelere imza atanların mütareke döneminin işbirlikçileri Refi Cevat Ulunay ve arkadaşlarından ne farkı var...
Bugün yine dışarıdan nemalanan içimizdeki işbirlikçileri görüyoruz. Sözde gazetecilerin ,sözde aydınların Barış Pınarı harekatına karşı çıkan ruh hallerini yaşadık ve yaşıyoruz…
Milli Mücadeleye, Vatansever Kuvayi Millicilere, M. Kemal Paşa ve arkadaşlarına karşı en ağır saldırılarda bulunanların her biri iğrenç ve aşağılıktı, o devrin yüz karasıydılar da;
Peki günümüzde; Türkiye’ nin güneydoğu sınırında terör devleti kurulmasının bir başka deyişle sinsi sinsi gözlerini Türkiye topraklarına dikenlerin ‘Büyük İsrail projesinin’ bütün oyunlarını bozan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için;
Çıldırmış bu adam Türkiye’ yi uçuruma sürüklüyor…
Bizim ne işimiz var Suriye’de…
ABD’ye kafa tutacak gücün mü var senin…
PYD terör örgütü değildir…
diyenlerin o İngiliz hayranı Refi Cevat Ulunay’ lardan ne farkı var?
Aynı ihaneti, aynı puştluğu yaşıyoruz…
Bugünde ..
Türkiye’nin güney doğusunda kurulmak istenen terör devletine karşı ülkesinin bekası için ABD’ye, Batı’ya yani dünyaya meydan okuyan Tayyip Erdoğan’a ‘ Bu adam deli değil zir deli, çıldırmış ‘ dediler..
Sonuç ne oldu?
‘Çıldırdı, Türkiye’ yi uçuruma sürüklüyor ‘ dedikleri Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti Devletini yarın başına gelebilecek en büyük beladan kurtarıp oynanan bütün oyunları bozdu….
Biz Türkler için çok güzel bir söz vardır…
‘Bütün Türkler bir gün ansızın delirecektir. O zaman Allah Türk'ü değil sizi korusun.’
Dünde bunu yaşadık…
Bugünde yaşıyoruz…
Yarında yaşayacağız..
Deli gibi sevmek bizim ruhumuzda var...