Deizm kalmadı, yoga soslu Budizm verelim…
Bu projeyi kabul eden ve okullarda tatbik etmek isteyen kendini bilmez gafiller tespit edilmeli ve bunun hesabı sorulmalıdır.
Son üç yüz yıldır bu millet üzerinde oynanan oyunlar hiçbir zaman hız kesmedi. Sadece yöntem değiştirdi. Görünen o ki günümüzde bu oyunlar yeni ambalajlar içerisinde millete yutturulmaya çalışılıyor.
Sultan Abdülhamit’i siyasi oyunlar sonucu yıkamayacağını anlayan düşmanları eğitime el atarak bizzat Sultan Abdülhamit tarafından kurulan okullarda yetişen gençleri Osmanlı Devleti aleyhine yetiştirmeye başladılar.
Sultan Abdülhamit Han tarafından okulları teftiş etmekle görevlendirilen Alman müfettiş, çalışmaları sonucunda şöyle bir rapor sunar: “Sultanım, bu okullarda yetişen gençler, bu müfredatla gün gelir size düşman olur.”
Müfettişin dediği gibi bu okullardan yetişen gençler gerçekten de günü geldiğinde Sultan Abdülhamit Han’ı tahtından indirirler.
Cepheden saldırı ile istediklerini yapamayan düşmanlarımız, eğitim sayesinde emellerine ulaştıklarını görünce bu alanda yeni stratejiler ve oyunlar kurmaya devam ettiler.
Günümüzde de aynı oyunu sahnelemeye devam ediyorlar.
Özellikle okul gençliği üzerinde denenen “Deizm” ve "Cinsiyetsizleştirme" saldırısının yaralarını sarmaya çalışırken karşımıza yepyeni bir hamleyle çıktılar: Yoga.
Güya öğrencilerin motivasyonunu ve farkındalığını artırmak adına okullarda yoga eğitimi vereceklerdi. Şükür ki “yoga” sosu altında sunulmaya çalışılan “Budizm” oyununu milletimiz feraseti sayesinde vermiş olduğu tepkilerle boşa çıkardı.
Denklem çok basit: sunulmaya ve uygulanmaya çalışılan yoga bir Budizm ritüelidir.
Bir dinin ritüelini alarak genç dimağların masum zihinlerine sunarsanız sadece ritüeli gerçekleştirmekle kalınmaz bu saçma sözde dinin inançlarını da sunmuş olursunuz.
Geleceğimizin mihenk taşları olan çocuklarımıza ve dahi gençlerimize yönelik deizm, cinsiyetsizleştirme, yoga ile ruhsuzlaştırma projeleri belli bir amaca hizmet ediyor.
Bunun sonunda ise ortaya çıkacak olan durum aşikâr. Hz. Ömer’in buyurduğu gibi; “inandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız”.
Bu necip millet doğru yerden mayalandığını bir kez daha ispat etmiş oldu ve bu hamleyi de boşa çıkardı.
Çıkardı çıkarmasına ama sorulması gereken soru şu: Koskoca Millî Eğitim Bakanlığı içinde nasıl oluyorda eşcinsel ilişkileriyle tanınan, bilinen birisinin sunduğu yoga projesi kabul edilebiliyor. Millî Eğitim Bakanlığı içerisinde bir tane Allah’ın kulu yok muydu da böylesine absürt bir projeye onay verilebildi?
Eğer halk ve dahi Sivil Toplum Kuruluşları buna gerekli tepkiyi göstermeseydi şu anda okullarımızda yoga soslu Budizm yemeği öğrencilerin önüne konulmuştu.
Projenin iptal edilmesi yetmez.
Bu projeyi kabul eden ve okullarda tatbik etmek isteyen kendini bilmez gafiller tespit edilmeli ve bunun hesabı sorulmalıdır.
Eğer bu yapılmazsa bugün bir adım geri atan eğitim camiası içindeki zihniyet yarın başka bir oyunla bu kapıya gelindiğinde tekrar kapıdan içeri almayı deneyecektir.
Sorunun kaynağına inilmedikçe, şer cephesi tespit edilip dağıtılmadıkça sorun çözülmüş sayılmaz.
Bugün kazanıldığı sanılan zafer yarın yenilgimize neden olabilir. Konuyla ilgili olarak kurulacak bir komisyon ve araştırma birimi nezaretinde soruna yol açan zihniyeti tespit etmeli ve gerekli yaptırımları uygulamalıdır.
Başta Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) olmak üzere devletin yetkili kurumları acilen olayın üzerine gitmeli, gençlik üzerinde başka oyunların oynanmasına fırsat verilmemelidir.
Olay, “proje iptal edilmiştir” denilecek ve geçiştirilecek kadar basit değildir.