Butto'ya sadece 20 metre mesafedeydi. Dehşeti yaşayan muhabir anlattı;
Abone ol Butto'nun öldüğü saldırının düzenlendiği noktaya çok yakın olan AFP muhabiri Nasır Jaffry, dehşeti yaşadı. Muhabir o anları şöyle anlattı;"Saat tam olarak 17.16 idi (TSİ 14.16). Bir silah sesi duydum ve "bu da neydi" dedim. Ne olduğunu tam anlayamadan bir patlama oldu. Korkunç bir gürültü duyuldu ve kocaman ateşten bir top ve duman gördüm.
Tam bir panik havası hakimdi. İnsanlar 'bomba bomba' diye bağırarak sağa sola koşuşturmaya başladı. Ben de koşmaya başladım. Güneş batmak ve hava kararmak üzereydi. Sağa sola saçılmış et parçaları üzerinde yürümemeye çalıştım. Her yerde cesetler, ceset parçaları gördüm. Bir adamın bacakları, diğerinin eli kopmuştu. Ortalık kan gölüydü ve onlarca ağır yaralı vardı."
İntihar komandosuna ait ceset parçalarının da ortalığa saçıldığını belirten muhabir, uzaklaşmakta olan beyaz bir 4x4 gördüğünü, kalabalıktan bazılarının bunun Butto'nun aracı olduğunu, Butto'nun araçta bulunduğunu ve hastaneye götürüldüğünü söylediğini kaydetti.
"KAN VE ET PARÇALARI İÇİNDE..."
Ambulansların yaralıları toplamaya geldiğini belirten Jaffry, "Tam bir kaostu. İnsanlar yaralıların ambulanslara bindirilmesine yardım ediyordu. O sırada itfaiyeden bir kamyon geldi ve su püskürterek kan izlerini ve et parçalarını temizlemeye çalıştılar. İnsanlar şoktaydı. İlk başlarda Butto'nun iyi olduğu söylendi, rahatlamış görünen bir grup genç hatırlıyorum. İyi olduğunu düşünüyorlardı. Ama sonra öldüğü haberi dolaşmaya başladı. Bir evin penceresinin önünde duruyordum, orada eski milletvekili Raca Şevkat Abassi'yi gördüm, ağlıyor, bir yandan da göğsünü yumrukluyor ve bizi bıraktı, liderimizi kaybettik diyordu" dedi.
KIZIMIZ GİTTİ DİYE AĞLADILAR
Haber yayılırken, insanların da ağlamaya, bağırmaya başladığını ve eşinin arayarak, "Haberleri duydun mu Butto öldü dediğini" belirten muhabir, "Olay yerinde polis haberi doğrulamıyordu. Bütün yollar tutulmuştu, polis bölgeyi sarmıştı ve çıkmak neredeyse imkansızdı. Bir yolunu bulup çıktım ve hastaneye gittim. Orada bin ile bin 500 kişi vardı, kızımız gitti diye ağlayan yaşlı bir adam vardı, gençler, ablamız gitti diye bağırıyordu. Sonra Pervez Müşerref'e çok ağır hakaretler yağmaya başladı. İnsanlar kızgındı. Polisler sükuneti sağlamakta zorlanıyordu ama sakindiler. Kalabalığın öfkesini anlıyor ve en ufak hareketlerinin olayları daha da kötüleştireceğini biliyorlardı" dedi.