BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Değişmeyen bir İstanbul geleneği

NATO zirvesine bağlı olağanüstü güvenlik önlemleri, günlerdir gündemin ilk sırasında. Ama bu, Türkiye'deki ilk NATO zirvesi değil. Gelin birlikte tarihte bir sörf yapalım...

Abone ol

Bundan 44 yıl önce, 2-4 Mayıs 1960'ta İstanbul yine bir zirveyi ağırlamıştı. NATO dışişleri bakanları İstanbul'da toplandı. Güvenliğin 'ciddi' bir sorun olduğu günlerdi... 27 Mayıs darbesine sayılı günler vardı. İstanbul'da sıkıyönetim uygulanıyordu. Ama hükümet ve Başbakan Adnan Menderes karşıtları sokaklardaydı, asker gelişini hissettiriyordu. Haliç köprüleri, teknelerle çekilmişti. Dönemin 'NATO Vadisi', Saraçhane'ydi. Toplantı, Saraçhane'deki Belediye Binası'nda yapıldı. Sadece inşaatı yeni biten binanın değil, kentin her yanında tanklar, ağır silahlı birlikler bekliyordu. 1960'taki bu toplantıda görev almış az sayıdaki insan, 2004 yılı zirvesini, İstanbul'daki ilk NATO toplantısını hatırlayarak izliyor. Emekli Büyükelçi Oktay İşcen, ABD Dışişleri Bakanı Christian Herter'e rehberlik yapmakla görevlendirilmişti. İşcen, Herter'i havalimanında karşılayacaktı. Ama Haliç'teki köprüler, kapalı olduğu için gelen heyetleri nasıl 'zamanın NATO Vadisi'ne getireceklerini bilmiyordu. Köprüler açılmazsa heyetleri Haliç'in etrafından dolaştırıp Kâğıthane'deki patikadan farksız toprak yoldan otele götürecekti. Çaresiz beklerken dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun Paşa helikopterle Hilton Oteli'ne indi. Bir saat içinde köprülerin açılması kararı çıktı. Bakanın eşi çok korktu ABD ve Britanya heyetleri 80 araçlık konvoyla otele götürülüyordu. Yeşilköy'de tankları gören ABD Dışişleri Bakanı'nın eşi, endişelendi. "Bunlar bize karşı mı" diye sordu. Bakan, "Bizim için değil. Kendi aralarındaki mesele" diyerek eşini sakinleştirdi. Heyetler, Harbiye'de üzerlerine doğru koşan göstericilerle karşılaşınca geri dönerek başka yoldan otele ulaştı. Oysa göstericiler, hükümeti NATO'ya şikâyet eden sloganlar atıyordu. Ertesi gün tankların, ağır silahlı askerlerin arasından Saraçhane'deki binaya ulaştılar. Sloganlar toplantının yapıldığı salona kadar ulaşıyordu. Yabancı heyetler, toplantı dışında Hilton Oteli'nden hiç çıkmadı. İşcen, "Artık darbenin geleceğinden kimsenin şüphesi yoktu. Önlemler NATO'dan çok ülkedeki karışıklık içindi. İnsanlar da zaten NATO'ya karşı değildi. NATO'ya karşı olanlar, küçük gruplardı. Gerçekten çok zor günlerdi" diyor. İnsanları kıyma yapmak! Altemur Kılıç ise o dönem Basın ve Yayın Genel Müdürü'ydü. Toplantının enformasyon işini üstlenmişti. Kendisine yardımcı olması için üç Deniz Harp Okulu öğrencisi görevlendirilmişti. Tanklarla dolu kentte, toplantıları organize etmek çok güç oldu. İlk gelen heyetleri, köprüler kapalı olduğu için Haliç çevresinde patikalardan otellerine götürdüler. Bu sırada sokağa çıkma yasağını delen göstericiler, sürekli jipini taşlıyordu. Altemur Kılıç o günleri şöyle hatırlıyor: "Dışişleri Bakanları Hilton Oteli'ne yerleştiklerinde, ekmek yoktu. Otelin müdürü, 'Ekmeksiz kaldık. Alamıyoruz' dedi. Biz kartlarımız ile fırınları gezip ekmek topladık." Zirveyi izlemek için gelen yabancı basın mensupları da artık zirveyi mirveyi bırakmış, ülkedeki olaylarla ilgileniyordu. "Yabancı gazeteciler, olaylar hakkında bilgi almak istiyordu. Biz de mümkün olduğunca gizlemeye çalışıyorduk. Önemsiz olduğunu söylüyorduk. Çok müşkül durumdaydım. Bir toplantı düzenledik. Bu toplantıya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu katıldı. O sırada göstericilerin öldürülüp kıyma makinelerine atıldığı yalanı yayılmıştı. Bunu sordular. Zorlu şaşırdı, usulca bana, "Doğru mu bunlar?" diye sordu. Ben de bilmiyordum. Yalanlamaktan başka çaremiz yoktu. Zorlu da soğukkanlılıkla bunu yaptı." Kılıç'ın düzenlediği bu toplantı, sıkıyönetim nedeniyle gazetelerin hiçbirinde yayımlanmadı. Gazetelerde gerekçe belirtilmeden Başbakan Adnan Menderes'in NATO toplantısına gelmeyeceği, yerine Zorlu'nun vekâlet edeceği duyuruldu. 'NATO güvenceydi' Kılıç, 1960 yılındaki zirveyle yeni zirveyi şöyle karşılaştırıyor: "O zamanlar NATO bir tehdit değil güvence olarak görülüyordu. Gençler eylemlerde küçük gruplar dışında NATO'ya karşı değildi. Hükümeti NATO'ya şikâyet ediyorlardı. Şimdi ise NATO'ya karşılar. Halefim Basın Yayın Genel Müdürü'ne başarılar diliyorum. Ama bize nazaran çok büyük avantajları var. Cep telefonları, bilgisayarlar var."