BIST 9.949
DOLAR 35,15
EURO 36,70
ALTIN 2.978,42
HABER /  SEÇİM

Değişimin adayı Demirtaş'tır! Diğerleri hazine adayı!

HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin ikinci çizgi olduğunu söylerken "değişim iradesi bu memleketi dönüştürecek asıl güçtür" dedi.

Abone ol

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin ikinci çizgi olduğunu belirterek Türkiye halklarının açığa çıkardığı değişim iradesinin Türkiye’yi dönüştürecek asıl güç olduğunu, bu gücün adayının ise Selahattin Demirtaş olduğunu söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu. Yüksekdağ, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde HDP’nin ikinci çizgi olduğunu belirterek “Sayın Demirtaş, ezilen Türkiye ve Kürdistan halklarının değişim mücadelesinde gelişmiş bir seçenektir. Demirtaş sadece isminden ve kendinden ibaret değildir. Her bir aday bir eğilimin temsilcisidir.” dedi.

Yüksekdağı’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

HDP KÖŞK SEÇİMLERİNDE İKİNCİ ÇİZGİDİR

“Önemli bir eşiğe geldik. Bunu oluşturan gündemlerden birisi de Cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Türkiye’de hiçbir siyasi gündem kendisinden ibaret sayılmıyor”

“Sayın Demirtaş, ezilen Türkiye ve Kürdistan halklarının değişim mücadelesinde gelişmiş bir seçenektir. Demirtaş sadece isminden ve kendinden ibaret değildir. Her bir aday bir eğilimin temsilcisidir. Siyasi seferberliğimiz ile kendimizi ortaya koyduk. Türkiye halklarının açığa çıkardığı değişim iradesi bu memleketi dönüştürecek asıl güçtür.

“Biz alanlardan gelen talepleri öne çıkaran bir özgürlük programının gerçek alternatif olacağını biliyoruz. Başkanlık sistemi ve diktatörlük hayalleri ve rüyaları ile Türkiye halklarına verilecek gerçek hiçbir şey yoktur. Başbakan Başkanlık sistemi hayali görüyor ama Türkiye’de demokratik sistem işletilebiliyor mu? Halen yüzde 10 barajı garabeti ile uğraşıyoruz.

ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN ALTERNATİFİ DEMİRTAŞ'TIR

“Halkın üzerinde kurulacak yeni bir suntaya ihtiyacı yok. Halkın katı devletçi otoriter anlayışın pekiştirilmesine ihtiyacı yok. Halkın daha fazla özgürlüğe ihtiyacı var.

“Özgürlük ve demokrasi güçlerinin gerçek alternatifi Selahattin Demirtaş ve onun temsil ettiği siyasi çizgidir. Demirtaş sadece HDP’nin desteklediği bir aday olmaktan çıkmıştır, Türkiye’de çok önemli bir özgürlük ve demokrasi bileşenleri kapsayan düzeye gelmiş durumdadır. Bu güç daha da büyüyecek. Çünkü güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Halkın gerçek temsilcilerini çeşitli karalamalar veya saldırılarla hak ettikleri zeminden koparamazsınız.

‘TRT ERDOĞAN'IN KANALI GİBİ ÇALIŞIYOR’

“Basın ve medya kanallarının hükümet ve iktidar lehine bir aday için çalıştığına en fazla tanık olduğumuz dönemi yaşıyoruz. TRT adeta Erdoğan’ın kanalı gibi çalışıyor. Bu kurumun adı TRT mi? Tayyip Bey’in Radyo Televizyon Kurumu mu? Hangisi? Bu yanlı yayın politikası derhal terk edilmelidir. Devlete bağlı yayın kurumlarının fırsat eşitliği temelinde yayıncılık politikasını yürütmelidirler.

“KARŞIMIZDAKİ ADAYLAR HAZİNE ADAYIDIR"

“Bizim gibi halkının kuruş kuruş yaptığı bağışlarla yürüttüğü gibi çalışma yürütsün. Biz onların olanaklarına sahip değiliz. İhsanoğlu ve onu destekleyenler bakımından da aynı eşitliksizlik durumu ile karşı karşıyayız. HDP, anti demokratik kısıtlamalar nedeniyle hazine yardımı hakkından yararlanamıyor. Bu durumda karşımızdaki adaylar gerçek anlamda halkın ve onun kaynaklarına dayanan bir çizginin adayları mıdır? Karışımızdaki adaylar hazine adayıdır. Halkın adayını soruyorsanız Demirtaş’tır.

ÇERÇEVE YASA

“AKP bugüne kadar hükümet olmaktan kaçtı. Artık kaçacak yeri kalmadı ve bir duvara dayandı. İşte sınırda çıkarılan çerçeve yasa ile yaşadığı tıkanmayı aşma yoluna gitti. Bu yasa başta Kürt halkı olmak üzere barış için çaba yürüten halkların ulaştığı mücadelenin payı var. Yasayı olumlu görmekle birlikte halklarımızın elde ettiği bir kazanım olarak görüyoruz. Elbette her şey bunun içine sığmaz. Bugüne kadar oluşturdukları hiçbir sınırlı yasa kanayan yaraya çare olmadı. Bugün de elbet tarihsel bir adım ile müzakere süreci ilan edilmiş oldu. Ancak bu çerçeve içine ve bunun içinde tanımlanan yaklaşıma sığmayacak kadar kapsamlı bir sorundur Türkiye’de barışın sağlanması.

SİYASİ TUTSAKLAR ÖZGÜRLEŞMELİ

“Türkiye’de çok önemli bir siyasi dinamik tutsak ediliyor. Siyasi tutsaklar özgürleştirilmeden, başta Sayın Abdullah Öcalan olmak üzere Türkiye’nin siyasi birikiminin siyasete katılım kararlılığının önü açılmadan Türkiye’nin özgürleşmesi ve baskıcı rejimden kurtulması mümkün değildir. Özgürlük sorununu çözmek istiyorsanız bunun en belirginleştiği yerde de irade göstermek zorundasınız. Siyasi tutsakların özgürleşmesinin önünü açmak zorundasınız.

AKP ŞANSINI ZORLUYOR

“Artık cenazeler cezaevlerinden çıkmamalı. Türkiye halklarının beklemeye tahammülü yok. Artık Türk anneleri ağlamıyor. Asker cenazeleri gelmiyor. Erdoğan halen kendisine sunulan bu fırsatı siyasi koz olarak kullanmaya devam ediyor. Kürt halkı da ‘Bende artık kendi evlatlarımın cenazesini taşımak istemiyorum’ diyor. Bu isyan ve talep siyasi iktidar tarafından tam da bugün duyulmadığı durumda gerçek anlamda barışın önünün açılacağından söz etmek artık çok zor hale gelecektir. AKP hükümeti halen şansını zorluyor.

TMK'NIN LAĞVEDİLMESİ GEREK

“TMK’nın lağvedilmesi gerekiyor. TCK’daki anti demokratik ve faşist rejimlerden devşirilerek yapılmış düzenlemelerin çıkarılması gerekiyor. Bu süreç içinde onlarca ve yüzlerce gencin katledilmesine yol açan PSVK’nın kaldırılması ya da değiştirilmesi gerekiyor. Barıştan bahseden onca cana mal olmasına rağmen halen karakol ve kalekol yapımlarını sürdürüyor. Savaş döneminde oluşturulan militarist yapılar halen kan kusuyor. Daha iki gün önce korucular tarafından gerçekleştirilen katliam yaşandı. Koruculuk kurumu dağıtılmalıdır. Köye dönüşlerin başlatılması için bölgenin silahsızlanmadan ve askeri politikalardan arındırılması gerekiyor. Bu konuda siyasi iktidara rol düşüyor. Gerillaya sürekli silah bırakma çağrısı yapıyorlar. Çözüm sürecini hükümet esas olarak böyle tanımlıyor. Oysa karşımızda siyasi ve sosyal sorun var. İki taraflı silahların bırakılması bu siyasi sorunun çözümünün bir parçasıdır. Taraflardan birisine bu çağrı yapılırken, taraflardan diğeri sonuna kadar silah kullanmaya devam ediyor.

ANADİLDE EĞİTİM HAKKI

 “Anadilde eğitim hakkı oyalamalar ile ertelenemeyecek kadar gerçek bir insan hakkıdır. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi hakkı ile anadilde eğitim hakkının güvence altına alınması gerekir. Tek dil, tek millet söylemine besmele edinen bütün güçler bu hakkın önünde uzun süre duramayacaklarını bilmek zorunlar

KADIN CİNAYETLERİ

“Kadın kırımı düzeyine gelindiyse bunda AKP’nin kadın düşmanı politikalarının tartışmasız yeri vardır. Kadın cinayetlerinin durdurulacağı söyleniyor ancak barınma evleri yapılmıyor. Siyasi iktidar kadının evinden çıkmasını istemiyor. Barınma evleri bundan dolayı yapılmıyor. Siyasi iktidar kadınlara ‘dayak yesen de evinden çıkma’ diyor. Bunun karşısında kadın özgürlük mücadelesinin kazandığı haklar çok önemli yerde duruyor. HDP bir kadın partisi olarak özgürlük mücadelesinde de onun önünde yer almaya devam edecek.

DİYARBAKIR'DAKİ OTURMA EYLEMİ

“Bugüne kadar Gezi anneleri ve Robosik annelerini birbirlerinden uzaklaştırdılar. Kadınların ve annelerimizin bu süreç içinde öncü rolü üstleneceklerine inanıyoruz. Yine Amed’de valilik önünde barış için anneler oturma eylemi gerçekleştiriyor. Daha düne kadar çocukları gerillaya katılan ailelerin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde oturan annelerini gören duyan yayın kuruluşları barış annelerinin valilik önündeki eylemlerini duymuyor. Bu adaletsizliğin en tipik örneğidir. Gerçeği arıyorsanız Diyarbakır Valiliği önündeki annelere, Gezi ve Roboski annelerini birleşmesine bakacaksınız. Orada yalan yoktur.

IŞİD’İN KOBANİ SALDIRISI

“Siyasi iktidar devrimi boğmak için IŞİD çetelerini silahlandırdı ve destekledi. Türkiye hükümeti bu destek ile tarih karşısında ağır bir yükün ve sorumluluğun altına girmiştir.”
Yüksekdağ, yarın Kobanî için Suruç’ta olacaklarını söyleyerek herkesi Kobanî’ye destek vermeye çağırdı.