Hüsamettin Cindoruk ve Anayasa Hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu Basın Kulübü'nde türban kararını tartıştılar..
Abone olHABERTÜRK'te yayınlanan ve Erdoğan Aktaş yönetimindeki Basın Kulübü'nün bu haftaki konukları eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Milliyet gazetesi yazarı Derya Sazak ve Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu'du. Konu ise Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği türban düzenlemesi...
Gazeteciler sordu, Cindoruk ve Prof. Kaboğlu yanıtladı...
Hüsamettin Cindoruk: Bu çok tipik siyasi dava niteliğinde. Ortada siyasi bir parti var. Onun kapatılması konusu var. Ve kapatılmasının sebebi olan bir konu görüşüldü.
Türk hukukunda bu mesele önem taşıdığı kadar bunun tarafları, karşıtları da var. Anayasa Mahkemesi siyasallaşmış gibi ortaya kondu. Bu konu mahkeme önüne getirilmeseydi bu konu bu kadar vurgulanır mıydı? Mahkeme kendisine iletilen ondan çözümü istenen siyasi olguyla siyasi tarihinde önüne gelen konuda bir karar verdi. Bu karar sonunda Türk siyasi hayatı karışabilir. Siyasi partilerin bir kısmı karmaşaya girebilir. İhtilafı sınırlar içinde tutalım. Ortada bir iktidar partisi var. Temel sorun hala ayrılıkçı düşüncenin Cumhuriyete karşı başkaldırısı var. Devletin idare edilemez hale gelmiş olması beni korkutuyor. İktidar partisine soğukkanlı olmalarını tavsiye ediyorum.
Bu mesele çözülür önemli olan Türkiye'nin birliğin korunmasıdır. Türkiye ciddi bir değişim içerisinde. Bu davalar devleti yönetenleri üzse bile devlet sorumluluğunu yüklenmeleri gerekir. Bu meseleyi tartışarak sonuç almaya çalışmalıyız. Yargıyı küçük düşürmek gibi davranışlardan kaçınmalıyız.
DEĞİŞİKLİK ANAYASA'YA AYKIRI
Prof. Kaboğlu: Anayasa Mahkemeleri siyaseti barışlandırmak için kurulan mahkemelerdir. Siyaseti hukukileştirmek için kurulan mahkemelerdir. Bağrında siyasal bir kısım var. Anayasa Mahkemesi yargı kurumudur. Türkiye'de genel geçer yanlış bir kanaat var. Değiştirme konusu hassas konu olmuştur. 2 yönü var. Şekil ve maddi yönü olmak üzere. Anayasa yapmak ve değiştirmek farklı işlerdir. Anayasacıların tartıştığı konu budur. Türev kurucu iktidar neretye kadar gider? Bazı maddeleri değiştiri mi? Anayasalar değiştirilemez hükümler karşısında ya da Anayasa'nın değiştirilmesi üzerinde mahkemeler yetkili kılınıyor mu? Bu konuda sessiz kalan, yetkili olan ve bizim gibi ne yetkili ne yetkisiz mahkemeler var.
Bu konu 9 Şubat günü oylandı. Ben o günden bu yana sık yazmıyorum. Önemli bir kısmına baktım. Henüz oylanmadan yazdığım yazı şu 'Anayasa'ya aykırı Anayasa değişikliği.' 42. maddeyi aykırı buldum. 'Haktan mahrumiyet mümkün mü?' Benim kanaatim Anayasa'ya aykırı bir Anayasa değişikliğiydi. Acaba buna rağmen Anayasa Mahkemesi iptal edebilir miydi? O konu farklı.
Benim yaklaşımım eğitim-öğrenim özgürlüğü açısında 'hiç kimsenin eğitim-özgürlüğü kısıtlanamaz' diyor. Ama neden olduğunu öngörmüyorlar. Anayasa'ya aykırılığı devam ediyor. Laiklik kullanılabilir mi? Dolaylı bir nedendir, insan haklarına dayalıdır. 148 kullanılmış. Karar verildikten sonra bir kez daha düşündüm. Bunu beklemiyordum.
Benim düşüncem yorumlu ret olması yönündeydi. Bu değişiklik demokrasiye, laikliğe aykırıdır ama benim yetkim burada bitiyor. Benim yetkim saptamakla kalıyor. Gerisini yasamaya bırakırım şeklinde olmalıydı. Teknik hukukla bunu açıklamakla zorlandım. Cumhuriyet dönemindeki en büyük kırılmalardan ilk kırılma 1960'da oldu. Darbe sonrası 1961 yılında hazırlanan anayasa...