BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

'Dedem sağ olsaydı beni öldürürdü'

Jennifer Teege, dedesinin bir Nazi toplama kampında komutan olduğunu öğrenince çok şaşırmış. Annesi bu konudan ona hiç söz etmemiş. Jennifer, annesinin kısa süreli bir ilişki yaşadığı Nijeryalı öğrenci babasını da hiç tanımamış.

Abone ol

Jennifer Teege, dedesinin bir Nazi toplama kampında komutan olduğunu öğrenince çok şaşırmış.

Annesi bu konudan hiç söz etmemiş ona. Jennifer, annesinin kısa süreli bir ilişki yaşadığı Nijeryalı öğrenci babasını da hiç tanımamış.

Jennifer Teege hikâyesini BBC Dünya Servisi'nde 'World Update' programında anlattı.

Beş yıl önce Almanya'nın kuzeyindeki Hamburg kentinde bir kütüphanedeyken bir kitap görmüştüm. Kırmızı kapaklı bu kitap nedense hemen ilgimi çekti.

'Babamı Sevmem Lazım, Değil mi?' başlığını taşıyan kitabın kapağında, bana biraz tanıdık gelen bir kadının fotoğrafı vardı.

Kitabı alıp çabucak göz attım. Çok sayıda fotoğraf içeriyordu ve bunlara baktıkça bazı şeyler daha da tuhaf gelmeye başladı.

Kitabın sonunda yazar, kapaktaki kadın ve ailesi ile ilgili bazı bilgileri özetliyordu. Bunları okudukça kendi ailemin hikayesine ne kadar benzediğini farkettim.

Fotoğraftaki kadın annemdi; yanında, babası Amon Goeth, Krakov yakınlarındaki Plaszow toplama kampının komutanı.

Annem bu konuda bana hiçbir şey söylememişti. Ama beni annem büyütmemiş, çok küçükken terk etmişti.

Ben doğduktan birkaç hafta sonra bir çocuk bakımevine yerleştirilmişim. Annem de zaman zaman gelirdi ziyaretime. Yedi yaşındayken bir aile evlatlık edindi beni.

Ondan sonra annemi sadece bir kere gördüm. 20'li yaşlarımdaydım. Bana birşey söylememesini beni koruma isteğine bağlıyorum.

Bunları öğrendiğimde çok şaşırdım: Sanki yer ayaklarımın altından kaydı.

Hiçbir şey yapamadım. Eve döndüm. Kitabı yanıma almıştım. Evde baştan sona okudum. Annem, anneannem ve dedem Amon Goeth ile ilgili bilgiler vardı.

Yavaş yavaş, okuduklarımın etkisini anlamaya başladım. Evlatlık bir çocuk olarak geçmişimle ilgili hemen hemen hiçbir şey bilmiyordum. Sonra da böyle bir bilgiyle karşılaşmak çok yoğun duygular yaşattı.

Kendime gelmem bir ayı buldu.

Schindler'in Listesi filmini izlemiştim. Ralph Fiennes dedemi oynuyordu. Goeth isimli birisini oynadığını biliyordum, ama bağlantı kuramamıştım o zaman. Yakınım olduğunu bilmiyordum.

Bütün bunları daha gençken öğrenmiş olsaydım daha kolay olurdu sanırım. Bu geçmiş, hayatımın bir parçası haline gelirdi. Oysa böyle tesadüfen ve birdenbire öğrenmiş olmak, ben kimim sorusuna cevap vermemi neredeyse imkânsız kılıyor.

Amon Goeth ile genetik bağımın bulunması çok üzücüydü. Kendimi onların bir parçası sayıyor ama hâlâ bir mesafe hissediyorum. Annemle aramdaki fark bu. Onu da kendi annesi yetiştirmişti ve geçmişini arkasında bırakması daha zordu.

Ben kendi adıma geçmişi geride bırakmamaya, ait olduğu yere koymaya çalışıyorum. Yani ne geçmişi gözardı etmek ne de onun hayatıma gölge düşürmesine izin vermek.

Ben aile geçmişimin bu tarafının yansıması değilim, ama hala oraya bağlıyım. Hayatıma entegre etmenin bir yolunu bulmaya çalışıyorum.

Çok ilginç bir hikaye bu, derin anlamlar taşıyan. Geçmişin bugün üzerindeki ağırlığı sorunuyla bağlantılı olan ve geçmişi değerlendirip ondan kişisel özgürlük kazanmanın mümkün olabileceğini gösteren bir hikaye.

Jennifer Teege hikâyesini 'Amon Dedem Beni Öldürürdü' adı altında kitaplaştırdı.