BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Dayısı Sakine Cansız'ı böyle anlattı

Paris'te öldürülen PKK'lın kurucularından Sakine Cansız'ın dayısı Hüseyin Cansız'ın dayısı yaşanan olayı değerlendirdi

Abone ol

Paris'te öldürülen PKK'nun kurucularından Sakine Cansız'ın dayısı Hüseyin Yıldırım yeğenini anlattı. Cansız'ın şiddete karşı olduğunu söyleyen Yıldırım, ''Sakine kişilik olarak her zaman şiddete karşıydı. Hiçbir zaman dağa çıkıp silahlı faaliyet içinde bulunmadı ve silah kullanmadı. Eline silah almadı. Sakine kalemi ile sözleriyle mücadelesini siyasi olarak sürdürüyordu.Ben yeğenimi kaybettim, büyük bir üzüntü içindeyim ama her şeye rağmen yine barış derim. Kaderimiz hep ağlamak, acı çekmek olmamalı" dedi.

screen-shot-2013-01-11-at-2.12.49-pm.pngParis'te önceki gece PKK'nın kurucularından Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez öldürüldü. Sakine Cansız'ın Almanya'da yaşayan ve kış aylarında memleketi Tunceli'ye gelen dayısı Hüseyin Yıldırım, DHA'ya konuştu. Sakine Cansız'ın ailesinin büyük bölümünün Almanya başta olmak üzere Avrupa'da, bazı kardeşlerinin de Türkiye'de yaşadığını söyleyen Hüseyin Yıldırım, yeğeni ile Almanya'da sık olmasa da zaman zaman görüştüğünü söyledi.

ÇETELER YİNE İŞBAŞINA GELMİŞ

Yeğeni Cansız'ın Türkiye'de uzun süre cezaevinde yattığını belirten, ancak silaha bulaşmadığını iddia eden Hüseyin Yıldırım, şöyle dedi:

"Cezaevinden çıktıktan sonra Bekaa Vaadisi'ne gitti, bir süre orada kaldıktan sonra siyasi faaliyet yürütmek üzere Avrupa'ya gitti. Sakine, Türkiye'de kaldığı süre içinde yaşamının büyük bölümünü cezaevinde geçirdi. Sakine kişilik olarak her zaman şiddete karşıydı. Hiçbir zaman dağa çıkıp silahlı faaliyet içinde bulunmadı ve silah kullanmadı. Eline silah almadı. Sakine kalemi ile sözleriyle mücadelesini siyasi olarak sürdürüyordu. Bugün gelinen ortamda, barışın konuşulduğu bir dönemde, Sakine ve diğer iki arkadaşına bu suikastın yapılmasını anlamadım ve hiçbir anlam da veremedim. Bellidir ki derin devlet denilen bu çeteler, yine iş başına gelmiştir. Bu cinayeti işleyenler barışı istemeyen ve kandan beslenen kesimler olduğunu düşünüyorum."

ÖRGÜT İÇİ İNFAZ OLMAZ

Yıldırım, yeğeni Sakine Cansız'ın Avrupa'da siyasi ve kültürel çalışma yaptığını belirterek, suikastın örgüt içi infaz olması ihtimali üzerinde durmadığını belirterek, "Ben kesinlikle örgüt için bir çatışmaya ya da örgüt içi bir infaza kurban gittiğine inanmıyorum. Zaten böyle bir şeyi düşünmüyorum, böyle bir durumun olması da mümkün değil. Bu tür söylemler ortalığı bulandırmak için bilinçli olarak ortalığa atılıyor. Ben böyle bir şeye asla inanmıyorum" dedi.

DOĞDUĞU TOPRAKLARA GÖMÜLMELİ

Hüseyin Yıldırım, yeğeninin dönmek istediği memleketinde toprağa verilmesi gerektiğini söyledi. Cenaze töreninin ne zaman ve nerede yapılacağını bilmediğini kaydeden Hüseyin Yıldırım, "Dün akşam ağabeyi ile görüştüm, bugün için durumun netleşeceğini söyledi. Ben gün içinde görüşüp cenazenin ne zaman geleceği konusunda bir bilgi alacağım, ama şu anda bir bilgi yok. Bizler de, ailesi de cenazenin memleketine getirilmesi ve memleketinde toprağa verilmesini istiyoruz. Çünkü, Sakine memleketine gelmek ve özgürce yaşamak için mücadele veriyordu. Bu topraklar için can vermişse bu topraklara gelmesi gerekir" dedi.

SAKİNE'Yİ VURANLAR BARIŞI İSTEMEYENLER

Yeğeni Sakine Cansız'ın liseyi Tunceli'de okuduğunu ve başarılı bir öğrenci olduğunu anlatan Hüseyin Yıldırım, şöyle dedi:

"Sakine'yi vuranlar barışı istemeyenlerdir. Barışı hedef alarak Sakine ve arkadaşlarına bu katliamı yaptılar. Bugün adımlar atılmış, İmralı'da görüşmeler başlamış, herkesin barış anlamında umutlandığı umutların yeşerdiği bir zamanda böyle bir cinayet sadece barışı zedelemek içindir. Var olan sürece balta vurmaktır. Ben şuna inanıyorum, gerek Türkiye halkı olsun, gerekse Türkiye'deki devrimciler olsun, gerekse demokrat kesim olsun, hepsi birlikte buna karşı durmalı. Bu tür eylemlerin barışı zedelemesini boşa çıkarmalıdırlar ve barış görüşmeleri devam etmelidir. Biz artık kimsenin ağlamasını, üzülmesini ya da anaların artık ağlamasını istemiyoruz. Dökülen gözyaşları yeter artık son bulsun. 30 yıldır insanlar hep acı çekiyor, analar ağlıyor. Ben yeğenimi kaybettim, büyük bir üzüntü içindeyim ama her şeye rağmen yine barış derim. Kaderimiz hep ağlamak acı çekmek olmamalı. Ben örgüt içi bir çatışma ya da örgüt içi bir infaz olduğunu asla düşünmüyorum. Böyle bir duruma ihtimal vermiyorum. Örgüt içinde Türk, Kürt, Alevi. Sünni, her kesimden insanlar var."