BIST 8.946
DOLAR 34,35
EURO 37,11
ALTIN 2.989,47
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Dayakçı polisleri asalım mı?

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, İzmir'de karakolda dayak atılan kadınla ilgili olayda polislere böyle seslendi

Abone ol

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, İzmir Karabağlar Karakolu'nda iki polisin, Fevziye Cengiz'e dayak atması olayıyla ilgili Cumhuriyet Savcılığının soruşturmayı sürdürdüğünü, polisler hakkında da disiplin soruşturması açıldığını hatırlattı.

Karakoldaki güvenlik kamerası kayıtlarının yok edilmediğine ve savcılığa verildiğine dikkat çeken Şahin, "Tasvip etmediğimiz bu olayın şüphelelilerine, o görevlilere, hukukun öngördüğü cezanın ötesinde, bir ceza mı verelim. Yani İzmir Konak meydanına darağacı kuralım, personeli darağacında asalım mı?" dedi.

İçişeri Bakanı İdris Naim Şahin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ev sahipliğinde yapılacak olan '24'üncü Reform İzleme Grubu' toplantısına katılmak için Konya'ya geldi. Bakan Şahin ilk olarak hayırseverler tarafından Konya Emniyet Müdürlüğü'ne alınan araçların teslim törenine katıldı. Emniyet Müdürlüğü'nden düzenlenen törende konuşan Bakan Şahin 240 bini aşkın polis, 210 bini aşkın jandarmanın, 74 milyon kişinin ve her yıl ülkemizi ziyaret eden milyonlarca turistin güvenliğini sağlamaya çalıştığını söyledi.

Geniş bir teşkilat yapısına sahip olunduğundan, elbette bazı yerlerde hataların oluşabileceğini ifade eden Bakan Şahin, İzmir Karabağlar Karakolu'nda Fevziye Cengiz'e polis tarafından dayak atılması olayına değindi.

'KARAKOLDA AYNA DEĞİL KASET VAR, KAMERA VAR'

Olayın 16 Temmuz 2011 tarihinde gerçekleştiğini hatırlatan Bakan Şahin, polislerin tutumunu onaylamadığını belirtti. Olayın savcılığa intikal ettiğini hatırlatan Bakan Şahin, şunları söyledi:

"Savcılık tahkikatını başlatmıştır. Şüpheliler, sanık durumuna düşmüşlerdir. 17 Temmuz tarihinde disiplin soruşturması başlamıştır. Aradan aylar geçmiştir, bu ay içinde bir görüntü kasedine ulaşılmıştır. 3 Aralık tarihinde. Bu kaset üzerinde bir yayın başlanmıştır. Başlanacaktır. Bu ülkenin şefaflığı için biz bütün kararlığımızla devam ediyoruz. Ele geçen bu kaset gizli kaset mi? Hayır. Dışardan birinin çekimi ile oluşmuş bir kaset mi hayır. Bu kaset İzmir Karabağlar Karakolu'nda, bizim de görmediğimiz tutum ve davranışların sahibi polislerin hal ve haraketlerini kayıt altına alan, İzmir Karabağlar Karakolu'ndaki devletin orada çalışan kaseti. Bu kaset, olayın delili olarak ilgili savcılığın dosyasındaydı. Bu kaseti vermemiz gereken yere vermişmiyiz? Savcılığa teslim etmişiz. Takdir kendisinin. Bu kaseti 3 Aralık tarihinde ulaşıp yeni bir olaymış gibi kamuoyuna taktim etmek, kamuoyunu zaman yönünden yanıltmaya hakkımız var mı? Kim olursak olalım. İster devlet kurumu olalım, ister medya olalım. 'Bu kaset Karabağlar Karakolu'ndan alınarak savcılığa verilmiştir' demek gibi bir erdem gerekmiyor mu? Genel ahlak ve basın ahlakı bunu gerektirmiyor mu? Eskiden karakolda ayna var denilirdi. Biz o aynaları kırdık. Şimdi karakolda kaset var, kamera var. Türkiye, polisi, jandarması bu noktada."

KAMERA KAYITLARI YOK EDİLMEDİ

Karabağlar Karakolu'ndaki güvenlik kamerası kayıtlarının yok edilmediğini belirten Bakan Şahin, "Eğer polis, kendini farklı konumda görüyor olsaydı, o kamerayı pekala yok etmeyi düşünebilirdi. Belki düşünen de olmuştur. Olabilir. Ama o düşünce değil, o kaydın o kasedin yok edilmeden, kendi arkadaşlarının aleyhinde bile olsa savcılığa teslimini gerekli gören bir anlayış Karabağlar Karakolu'nda da, İzmir emniyetinde de vardır. Olan budur" dedi.

'DARAĞACINDA ASALIM MI?'

Polislerin yaptığı davranışı onaylamadığını vurgulayan Bakan Şahin sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu olayın şüphelilerine, o görevlilere hukukun öngördüğü cezanın ötesinde bir ceza mı verelim? Yani İzmir Konak meydanına dar ağacı kuralım, personeli dar ağacında asalım mı? Ne isteniyor. İşin orta yerinde durup doğruları bir tarafa, yanlışları bir tarafa koymak anlayışına ne zaman gelebileceğiz. Belki de henüz halledemediğimiz konulardan bir tanesi de budur."

'ÖZÜR DİLİYORUM'

Fevziye Cengiz'in katıldığı bir televizyon programını da eleştiren Bakan Şahin, şunları söyledi:

"İnsan hakları adına bu ülkede yapılmış hatalara örnek olarak veriliyor ve verilmeye çalışılıyor. Belli ki ruh hali sıkıntılı bir konuk alınmış. İnsanlar güya program adıyla meşgul ediliyor. Bir olay üzerinde yüzbinlerin teşkilatı, imaj yönünden zedelenmeye ve üzerinden bir yerlere bazı mesajlar verilmeye çalışılıyor. İyi bulaşık yıkama özelliği olan bu programcıya şunu sormak istiyorum. Siirt'e, eylül ayında haince teröristler tarafından taranarak hayatını kaybeden kızlarımız, Batman'da Mizgin hanım. Karnında bebeğiyle saldırıda bomba ile hayatını kaybetti. 2010 Eylül ayında Hakkari de yolculuk yapan kırmızı minibüste hayatını kaybeden anne ve onun hayatta kalan kızı Zeynep, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Bingöl'ün Genç İlçesi'nde bir kadın terörist bomba yükü patladı. Ona müdahil olmak isteyen bir anne Hatice Belgin, 3 ya da 4 tane yetim bıraktı geride. İnsan hakları adına bu ülkede daha çok sayabiliriz. Hayatına kast edilen kadın örneği yok mu? Soruyorum. Karabağlar'daki olayı tasvip etmiyoruz. Kaset yayınlandıktan sonra görevlileri görevden uzaklaştırdık. Özür de diledik, İzmir Valiliği üzerinden. Ben de özür diliyorum. Bu olay Türkiye'ye yakışmıyor doğrudur da, Türkiyeya yakışmayan başka olaylar yok mu? Onları neden görmüyoruz."

'POLİSLER MENFAATLERİ İÇİN İŞ YAPMAZ'

Bakan Şahin, "Türkiye'de konuları saptırmak adına hiç kimsenin cambazlık yapmaya hakkı yoktur. Karabağlar olayı, Karabağlar olayıdır. Kendi sınırları içinde değerlendirilmiştir ve değerlendirilmeye de devam edecektir. Yargı ve disiplin soruşturması devam ediyor. Ama bu ülkede başka konular var. Onları yok görüyorsunuz. İnsan hakları hatasında o anneler yok sayılıyor. Görmüyorlar" dedi.

Polislerin hiçbir zaman menfaatleri içerisinde görev yapmadığını belirten Bakan Şahin, yaparlarsa da hesaplarını soracaklarını söyledi.