BIST 9.866
DOLAR 35,07
EURO 36,62
ALTIN 2.946,71
HABER /  MEDYA

Davutoğlu'nun danışmanından korkuyoruz yanıtı

Son dönemde 'korkuyoruz baskı altındayız' söyleminin altında ne var? Star yazarı Taha Özhan yazdı.

Abone ol

Başbakan Davutoğlu'nun başdanışmanı ve Star gazetesi yazarı Taha Özhan, haketmediği imtiyazını kaybedenlerin felaket telllalığı yaptığını yazdı.

Hak ve hukuk ihalleri yaşandığı, özgürlükleri kısıtlandığı iddiaları son dönemde sıkça dile getiriliyor. Sanatçılar ve medyanın bir bölümü bu konuyu sürekli gündemde tutuyor. Peki olan bitene iktidara yakın çevreler nasıl bakıyor? 

KENDİ KEHANETLERİNİN PEŞİNDE KOŞUYORLAR

Davutoğlu'nun başdanışmanı Özhan, "En kötü dönem!" başlıklı köşesinde bu konuya değindi. Felakat cemaatine 17 Aralık sonrası Gülen grubunun da katıldığına dikkat çeken yazar, cemaat için "Gülen Grubu’nun fecaat bir ülkede yaşadığımızı ispatlamak için ortalığa saçtığı malzemelere fazlasıyla sarılanlar, kendi kehanetlerinin peşinde koşarak, nasıl “nefes alamayıp, Türkiye’de boğulduklarını” dünya âleme ihbar etmekten geri kalmıyorlar" ifadelerini kullandı.

Yazar,  “çok kötü bir dönemde olduğumuzu" savunanlara ise böyle yanıt veriyor:

MEMLEKETİN İNİM İNİM İNLEDİĞİNE KENDİLERİNİ İKNA ETMİŞE BENZİYORLAR

"Peki, bu denli realiteden kopan eskatolojik güruh ne olacak? Zira sabah akşam büyük bir zulüm altında memleketin inim inim inlediğine en azından kendilerini ikna etmişe benziyorlar. Bundan sonrası için de kurguladıkları konforlu alandan çıkmaları için ikna edilmeleri zor görünüyor. Çünkü her ikna çabasını, kurguladıkları dünyanın yıkımı anlamına gelmesi dolayısıyla büyük bir tehdit olarak kabul ediyorlar.

DEĞİŞİM SANCISININ HİKAYESİ

Aslında en başından beri, seküler kesimde yaşanan değişim sancısının hikâyesi bu. Sadece tezahür halleri güncel aktörlere göre değişim gösteren bir kısır döngü hali. Hak etmediği imtiyazlarını kaybedince, geri istemenin dilini oluşturan “korkuyoruz” dünyasının yeni formda arz-ı endam etmesinin ismi, “Türkiye, hiçbir dönem bu kadar baskı altında olmadı” savrulması oluyor. Bu savrulmaya rasyonel cevaplar yetiştirmeye çalışmanın bir anlamı yok. Zira karşımızda maddi bilgi eksikliği ya da tecrübe yoksunluğundan dolayı eski Türkiye-yeni Türkiye ayrımı yapamayan bir kitle yok. Aksine eski Türkiye’nin korkularının bizzat kaynağı veya rantını yemiş ‘kaybeden’ bir kitle var."