Başbakan Davutoğlu'nun Başdanışmanı ve AK Parti Malatya milletvekili adayı Taha Özhan, Gülen Cemaati'ni ve muhalefetin tavrını yazdı
Abone olTaha Özhan Star gazetesindeki "Eski Türkiye'nin son sığınağı" başlıklı yazısında muhalefeti ve kimi aydınları 'Paralel Papı'yı ıskalamakla eleştirdi.
Koza İpek Holding ve bünyesindeki şirketlere kayyum (geçici yönetim) atanması kararı gündeme oturdu. Muhalefet partileri ve toplumun değişik kesimleri topyekün Gülen Cemaati'ne yakınlığıyla bilinen Koza İpek'e destek çıktı.
Tartışmalara katılan Başbakan Davutoğlu'nun Başdanışmanı ve AK Parti Malatya milletvekili adayı Taha Özhan, yazısında eski Türkiye'nin son sığınağının Gülen cemaati olduğunu yazdı.
80 DARBESİNİN YAN ÜRÜNÜ
1980 darbesi sonrası aynı darbenin yan ürünü olarak kabul edilen misyoner bir hareket olduğunu savunan Özhan, 80 darbesiyle eşzamanlı olarak çıkarılan yayın organının isminin ‘Sızıntı’ olmasına dikkat çekti.
"KOMPLOLARIN GİZEMLİ DÜNYASI"
Cemaat'in tepesindeki Gülen için "Komploların gizemli dünyasında, istihbarata yaslanarak fıkıh geliştiren aklın kendisini Amerika’da bulması, sıradan bir seyahat de olabilir." ifadelerini kullanan yazar yazısına şöyle devam ediyor:
"PARALEL YAPI'NIN VARLIĞI İÇİN YETERİNCE MALZEME VAR"
"Baştan aşağı istihbarat, polis-savcı-hâkim üçlemesi, şantaj, mahreme musallat olma, çoklu kimlik travmalarıyla toplumun, siyasetin ve sermayenin içerisinde arz-ı endam ettikleri de safsatadan ibaret olabilir. Bütün bunlar Fetullahçılık adına sürreel bir dünyanın hurafeleri olsa bile; 2008’den beri feci bir hafıza, zekâ, ahlak ve ciddiyet kaybı yaşamamış her akıl sahibinin, paralel yapının varlığını kabul etmesi için yeterince malzemenin olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz."
"SEVİMSİZ DÖNEMLERİ HIZLI UNUTMUŞA BENZİYORLAR"
"AK Parti saplantısı" uğruna laik Türk entelijansiyasını Fetullahçılık fenomenini ıskalamakla eleştiren yazar, yazısını böyle tamamlıyor:
"Fetullahçılık eski Türkiye’nin son sığınağı olarak, Kemalizm’in her çeşidinin konforlu bir şekilde barınabileceği bir odak. 28 Şubat’ta sahte bir şekilde, 2008-2013 arasında ise operasyonel bir şekilde Kemalizm ile karşı karşıya gelme sahneleri ne Fethullahçılığa ne de Kemalizm’e yakışan veya kendilerinden beklenen tavırlar değildi. Zaten bu sevimsiz dönemleri hızla unutmuşa benziyorlar. PKK’dan MHP’ye, CHP’den liberal cemaate varıncaya kadar, fazlaca bir siyasi ve ahlaki hazmetme şikâyeti de yaşamadan son sığınaklarına koşmuşa benziyorlar.
Sığınaktan yakın zamanda çıkmaları için özel bir sebep görülmüyor. Dün nasıl Kürt meselesinin, darbecilerin, 28 Şubat’ın, yasakların ve eski Türkiye’nin varlığını mebzul miktarda isim ve odak ıskalamayı başardıysa, bugün de ‘paralel dünyanın’ varlığı da aynı ahlak ve zeka düzeyiyle ıskalanacağa benziyor."